Düşünmek soru sormakla başlar. Bulduğunuz cevaplar fikri altyapınızı oluşturur.
Cevap bulmak bir denklemi çözmektir.
Soru sormak ise denklem kurmaktır. Denklem kurmak, değişkenleri ve değişkenlerin boyutunu tespitle başlar, ardından değişkenlerin bir birleri ile olan bağını, bir birlerini nasıl etkilediğini boyutlarıyla görmek için basit ve anlaşılır bir denklik kurmakla tamamlanır.
Avrupalı gelişmiş ülkeler neden Erdoğan’a karşı? Neden Erdoğan’a karşı kurulan kolektif muhalefeti destekliyor?
İddia edilenler değişkenler; demokrasi, insan hakları, hayvan hakları, kadın hakları, özgürlükler... Denklik ise diktatör ve otoriter rejim.
Bu denklemin saçmalığını ispata bile gerek yok. Çünkü inançları ve kıyafetlerinden dolayı kadınların okuma ve kamuda çalışma haklarını elinden alan bir zihniyetin kadın haklarından dem vurması komiktir.
Yırtıcı hayvan sınıfından olan köpekler için şehir sokaklarının doğal ortamları olduğu iddiası komiktir.
Sokak hayvanlarının hakkı için yerel yönetimlere tavır koyanların; %70’i kadın, yaşlı ve çocuklardan oluşan, geçici koruma altındaki insanların (göçmenler) derhal sınır dışı edilmesini istemeleri dikkate alındığında, insan haklarından bahsetmesi anlamsızdır.
L(Lezbiyen: kadın kadına cinsel hayat); G( Gay: Erkek erkeğe cinsel hayat); B(Biseksüel: Cinsel hayatta erkek kadın fark etmez); T(Transseksüel: erkeğin kadına, kadının erkeğe dönüşerek cinsel hayat yaşaması), +(eşya, bitki ve hayvanlarla cinsel veya duygusal bir hayat yaşamak için kurgulanmış 20 çeşit daha ...) için özgürlük isteyip ardından inançlarından dolayı konuşanlara dahi tahammül edemeyenlerin “özgürlükçülük” iddiası kocaman bir yalandır. Ki kimse kimsenin cinsel hayatıyla ilgilenmiyor ama bunun okullarda bir propaganda aracı olarak kullanılmasını, ailelerin dağılmasını da istemiyor tıpkı alkol gibi...
Hele, sırf istediği partiye oy vermedi diye evi ocağı yıkılmışlara beter olun, diyenlerin veya ya bize oy verirsiniz ya da sizi sokağa atarız, zihniyetine sahip olanların demokrasiden bahsetmesi mide bulandırıcıdır.
Uzatmak Mümkün.
Peki, Avrupalı liderler, Erdoğan’ı neden istemiyor; Avrupa’nın sözüm ona savunduğu değerlerin hiçbirini içine sindirememiş, Erdoğan düşmanlığından başka bir dayanağı olmayanları neden destekliyor?
Anlamak için başka değişenlerle yeni bir denklem kuralım.
Kamusal harcamalar, kamusal borçlar mesela.
Erdoğan yıllık 200 milyar USD bütçeyle devlet yönetip, son yirmi yılda trilyon USD boyutunda yatırım yaparken, kamu borçlarını milli gelirin %70’lerinden %35’lere çekebilen bir lider. (İnternetten kontrol edebilirsiniz)
Şimdi Türkiye kadar nüfusu olan Almanya’yı yönetenler, sağlık harcamalarına 435 milyar USD harcadığını nasıl izah eder? Bir Alman çıkıp Erdoğan 200 milyar USD bütçeyle devletini yönetirken, siz 435 milyar USD’yi sağlık harcaması adı altında kimlere dağıttınız diyebilir mi?
Zor. Hemen linç edilir ve susturulur.
Veya 300 milyar USD dış ticaret fazlası veren Almanya’yı yönetenler, son 21 yılda kamu borcunun %59’lardan %67’lere (1,244 trilyon USD’den 2,895 Trilyon USD’ye) neden çıkardığını nasıl halkına anlatır?
Savunma harcamalarına 70 milyar USD harcayan Fransa’yı yönetenler, Akdeniz’de savunma harcamalarına 20 Milyar USD harcayan Türkleri durduramazken; Son 21 yılda kamu borçlarının milli gelire oranı %60’lardan %114’lere (904 milyar USD’den 3,256 Trilyon USD’ye) çıktığını Fransız halkına nasıl izah eder? Bir Fransız, Makron’a her yıl 70 milyar USD nereye gidiyor, diye sorabilir mi?
Sanmam. Bir fısıltı halinde kulaktan kulağa belki...
İngiltere, İspanya, İtalya, Belçika, Hollanda... Son 21 yılda ne olmuş, girin internette, bir araştırın bakalım.
Araştırırken 2002'den bu güne Türkiye’nin sanayi, tarım, hizmet sektörlerindeki gelişmeleri ve borçlanma miktarlarını bu ülkelerle bir karşılaştırın.
Evet, Erdoğan son 21 yıldır bu ülkeyi batılı gelişmiş(!) liderlerinin kendi ülkelerini yönettiğinden çok daha iyi yönetiyor.
Diğer bir deyişle Erdoğan, batılı halklara kötü örnek oluyor.
Bu liderler kendi ülkelerini doğru yönetmek için değil, Türkiye’de muhalif grupları desteklemek için milyarlarca USD harcıyor.
Bir de soruyorlar, Erdoğan bu kadar parayı borçlanmadan nereden buluyor, diye.