Hatırlıyor musunuz pandeminin ilk günlerini? Balkonlarda, pencerelerde alkışlanıyordu sağlık çalışanları. O sağlık çalışanları bugün tükenmişlik hissiyle baş başa bırakılmış durumda. Hükümetin önlem almaması, vatandaşın bana bir şey olmaz tavrı, sağlık sistemi üzerindeki yükü her geçen gün artırıyor. Her akşam açıklanan ya da açıklamak durumunda bırakılan sayılar durumun vehametini gözler önüne seriyor.
Sağlık çalışanlarının da insan olduğu göz ardı ediliyor. Bu çok net ortada. Aileleri adına korkuyorlar, kendileri adına korkuyorlar, gelecekleri adına korkuyorlar. En temel beklentileri COVID-19’un meslek hastalığı kabul edilmesi. Bunu da eğer bu mücadelede yaşamlarını yitirirlerse geride kalanlar rahat etsin diye istiyorlar. Daha bir çok talepleri var ama görmezden geliniyor. Sağlık çalışanları umutsuz, sağlık çalışanları kaygılı. Onları motive edecek girişimlerde bulunmak artık öncelikli bir zorunluluk halini almış durumda.
O çok övünülen sağlık sistemi böyle giderse çökecek. Sağlık çalışanlarının tükenmişliğine, hızla artan hasta sayısı da eklenince bu sistemi sürdürmek mümkün görünmüyor. Hepimizin kişisel önlemlerimize her zamankinden daha fazla özen göstermesi gerekiyor.
Pandemi süresince yüzlerce sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Böyle bir dönemde bir sosyal medya hesabı dikkatimi çekti. Cehalet ile bilmişliği harmanlayarak eczanelerle marketleri kıyaslama hatasına düşen, bununla da yetinmeyip sayısal verilerle kendini kanıtlamaya çalışan bir hesap... Sayısal verilere bu denli meraklı bir hesap karşısında ben de sayılarla konuşmak isterim, verileri paylaşmak isterim. Ancak ne yazık ki benim birazdan vereceğim sayıların hepsi birer evlat, birer anne, birer baba, birer dost, birer candı... 10 ayda 30 eczacı ve 7 eczane teknisyeni COVID-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Bazı öyküler, bazı gerçekler sayılara nasıl da indirgenemiyor değil mi?
Eczacıların pandemide verdiği mücadeleyi değersizleştirmeye çalışmak bir vicdan meselesidir. Popüler olma uğruna emeği değersizleştirenlere, vicdana sırtını dönenlere ne söylense boş. Eczacılık mesleğinin bilimsel bir meslek olduğunu, hastaların hastanelere, ASM’lere gitmeye korktuğu bu dönemde her sorunları için eczacılara danışmaya geldiğini burada anlatmaya çalışsam sayfalar sürer. Ama biliyorum ki gözlerini gerçeğe kapatanlara bir şeyler anlatmaya çalışmak fuzuli bir çabadan başka bir şey değil.
Bakın aşı ile yatıp aşı ile kalkıyoruz. Bundan aylar önce uzak bir hayal olan aşı, artık somut bir gerçeklik halini aldı. Tüm dünyayı etkisi altına alan bir virüs için bile bir umut var, ancak cehaletlerini açığa çıkarmak için eczacıları değersizleştirmeye çalışan bu tip insanlar için umut kırıntısı dahi yok. Kim bilir, belki de en iyisi bu tip insanları hastalarımızın, vatandaşımızın vicdanına havale etmektir.