Eğitim Bir-Sen Eskişehir 1 No'lu Şube Başkanı İbrahim Akar, 2022-2023 eğitim öğretim yılına dair değerlendirme toplantısında gazetecilerle bir araya geldi. Eskişehir özeli ve Türkiye geneli eğitimle ilgili konular ve öğretmenlerin talepleri ile ilgili açıklamalarda bulunan İbrahim Akar, Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesi ile ilgili iddialara da bir kez daha yanıt verdi, "her okula imam atanıyor, imamlar derslere giriyor" iddialarının gerçeklerle bağdaşmadığını söyledi.
"Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaptığı ir protokoldür"
İbrahim Akar bu konuda şu açıklamalarda bulundu: "ÇEDES nedir? 2021 yılında Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bir araya gelmesiyle yapılan bir protokol. Açılımı da "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum" projesi. Bu proje Milli Eğitim'in tamamında, ilkokul, ortaokul, lise hepsinde uygulanacak şekilde hayata geçiyor. Protokolü amacı nedir? "1739 sayılı Milli Eğitim temel kanununda vurgulandığı gibi öğrencilerimizin milli, insani, manevi ve kültürel değerlerimizi benimseyen, koruyan ve geliştiren fertler olması, ayrıca çağın becerileri ile donanmış ve bu donanımı insanlığın hayrına sarf edecek, bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı, milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değereri kendi yaşantılarında inşa etmiş, aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim sahibi bedensel ve sosyal anlamda gelişmiş bireyler olarak öğrencilerimizin yetiştirilmesine katkı sunmak"..."
"Denilenlerin hiçbiri gerçeklerle bağdaşmıyor... Protokolle hiçbir okula imam atanmadı"
"Protokolle ilgili maalesef sanki okullarda çocuklara zorla, mecburen dayatılan bir çalışmaymış gibi, birilerinin kendi kafasına göre uyguladığı bir çalışma gibi lanse ediliyor. Sanki ortada kanuna, yönetmeliklere uygun bir protokol yok da, herkesin kafasına göre yaptığı bir çalışma gibi lanse edilmeye çalışılıyor. Bu protokolün tamamı tüm Milli Eğitim mevzuatına uygun bir şekilde hazırlanmış ve uygulanmaya başlamıştır. Bu kapsamda öncelikle okullar "değerler kulübü" diye bir kulüp kuracak. Değerler Kulübü'ne bir rehber öğretmen atanacak. O öğretmen öğretmen ve öğrencileri belirleyecek. Ve okulda kültüre, sosyal, milli, manevi değerleri önceleyen çalışmalar yapılacak. Bu çalışmalar sene başında planlanacak ve bir yıl boyunca okullarda veya paydaş kurumlarda yürütülecek. Sanki tüm okullara birer imam atanmış, oradaki öğretmenler ikinci plana atılmış, imamlar derslere sokulmuş, bilimsel ve laik eğitime karşı gibi açıklamalar yapılıyor. Bunların hiçbiri gerçekle bağdaşmıyor. Bu protokol kapsamında hiçbir okula bir imam görevlendirilmiş değil. Bu protokolle hiçbir öğrenciye dayatılarak bir çalışma yaptırılmış değil. Bu çalışmaların hepsi gönüllülük esasına dayalı çalışmalardır."
Eskişehir'den tek tek örnek verdi... ÇEDES ile deprem bölgesine yapılan yardımları sıraladı
"Eskişehir'den örnekler veriyorum. ÇEDES protokolü kapsamında Çifteler Milli Eğitim Müdürlüğü 12 Nisan tarihinde sosyal medya hesabından paylaşmış. İlçe okullarında toplanan yardım malzemeleri deprem bölgelerindeki okullara ulaştırılmış. O zaman da kendileri ile konuştum. Hatay'da olduklarını ve ÇEDES kapsamında toplanan yardımları bölgeye götürdüklerini söylediler. 12 Nisan tarihinde... 200 bin lira civarında değeri olan bir yardım toplanıp bizzat toplanıp teslim edilmiş. ÇEDES projesi... Bilimsel ya da laik eğitim sistemine aykırı bir şey yok, değil mi? Bir başkası... Anadolu Üniversitesi içindeki Mustafa Kemal İlkokulu. Oradaki müdür yardımcısı arkadaşımız ÇEDES projesi kapsamında yine Hatay'ın Hassa ilçesine bir yardım kampanyası başlattıklarını söyledi. Kampanyada 29 bin 545 lira yardım toplanmış. Bu da ÇEDES projesi, dekontu da burada. Dün Alpu ilçesindeydim. ÇEDES projesi ile kırtasiye malzemeleri toplandığı söylendi. Kırtasiye malzemelerini deprem bölgesine ulaştırmışlar. Yaklaşık 40 bin liralık nakdi karşılığı olan yardımı gönderdiklerini söylediler. Bu çocuklarımıza yardımlaşmayı, topluma ve çevreye duyarlı olma bilincini oluşturacak bir çalışma. Sanki bir bardak suda fırtına kopartılmakta. Okullarda imamlar derse giriyor gibi algı yaratılıyor.
"Öğretmen dururken derse imam girerse ben de karşı çıkarım. Seçimin hemen sonrası bu asılsız iddiaların ortaya atılmasını takdirinize bırakıyorum"
"Her okulda çalışan Din Kültürü ve Bilgisi öğretmenlerimiz var ve asli görevleri derslere girmek. Bu okullara gönderildiği bahsedilen imamlar veya bir okulumuzda bir imam görevlendirilmiş. Proje kapsamında da okulda öğrencilere bir konferans vermiş. Ne ile ilgili? Kuran'ı Kerim ile ilgili bilgiler verilen, ayetlerin açıklandığı bir toplantı yapılmış. Okullarda bu tür konferanslar yapılır. Örneğin depremle ilgili öğrencilere bir bilgilendirme yaılacaksa dışarıdan bir jeolog ararsınız, bu alanda uzman birini ararsınız. Okulda coğrafya öğretmeni dururken, bu kişiyi getirmeye gerek var mı, der misiniz? Kimse söylemez. Ya da Fen Bilimleri, sporla, müzikle, edebiyatla ilgili kendini yetiştirmiş kişileri okula çağırır konferans verirler. Hiçbir zaman böyle bir uzmanı neden getirdiniz demeyiz. Kimse karşı çıkmaz. Ama bir imam, İlahiyat Fakültesi'ni bitirmiş, akademik bilgiye ve pedagojik bilgiye de sahip bir kişi... Konu imam olunca, dini değerler olunca, Kur'an-ı Kerim olunca hemen buradan bir yangın çıkarılmaya çalışılıyor. Eğer o imam öğretmen varken derse girerse ben de karşı çıkarım. Öğretmen dururken bir imamın okulda ders vermesi zaten mümkün değil. Öyle bir şey söz konusu olamaz ve öyle bir şey de yok zaten. Asılsız, mesnetsiz ve yersiz bir konu olarak görüyorum. Seçimlerin akabinde bunun gündeme taşınması, hemen seçim sonrası böyle bir şey olmuş gibi hava yaratılmak istenmesini de sizlerin takdirine bırakıyorum."