ABD ile bazı Batı ülkelerinin Rus enerji sektörünü hedef alması, küresel petrol piyasalarında arz endişelerini derinleştirerek petrol fiyatlarında artışlara yol açarken, Washington için kaynak arayışını gündeme getirdi.
Son dönemde hız kazanan İran nükleer müzakereleri ve ABD'nin Venezuela ile uzun bir aradan sonra gerçekleştirdiği üst düzey görüşmeler nedeniyle, bu ülkelere yönelik yaptırımların kaldırılmasının, kaynak arayışındaki Biden yönetiminin başlıca seçenekleri arasında olduğu değerlendiriliyor.
Uluslararası Enerji Ajansına göre, yaptırımlar kaldırıldığında üretiminde hızlı bir artış sağlaması beklenen İran'ın, yıl sonuna kadar günlük 1,3 milyon varil artışla 3,8 milyon varillik sürdürülebilir bir arz kapasitesini yakalayabileceği tahmin ediliyor. Ayrıca, ülkenin tankerlerde depolanan yaklaşık 80 milyon varillik petrolünün de olabildiğince hızlı şekilde piyasaya sürüleceği öngörülüyor.
Günlük petrol üretimi yaptırımlar nedeniyle 350 bin varile kadar gerileyen Venezuela'nın, bu rakamı Aralık 2021'de 800 bin varile yükselttiği biliniyor. Yaptırımların kaldırılması durumunda Venezuela'nın piyasaya sağlayacağı petrol arzına ilişkin belirsizlikler devam ederken, petrol sektöründe büyük yatırımlara ihtiyaç duyan ülkede yetersiz altyapı nedeniyle günlük 1 milyon varillik üretim seviyesinin sürdürülebilir olmadığı değerlendiriliyor.
"Rusya, göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir petrol üreticisi"
Viyana Enerji Araştırma Grubu Kurucusu Fereydoun Barkeshli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, söz konusu petrol olduğunda ABD'nin yaptırım uyguladığı ülkelerle temasa geçmesinin şaşırtıcı olmadığını söyledi.
Barkeshli, Washington'un İran ve Venezuela ile temaslarına işaret ederek, "Hepimizin bildiği gibi uluslararası ilişkilerde hiçbir dostluk kadar hiçbir düşmanlık da sonsuza kadar sürmez. Sonsuza kadar sürecek tek şey ülkelerin çıkarlarıdır." dedi.
Küresel petrol piyasalarında giderek derinleşen arz daralmasına dikkati çeken Barkeshli, "Petrol piyasasında bu denli bir arz sıkıntısı en son 30 yıl önce Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgal ettiği ve piyasadan yaklaşık günlük 5,4 milyon varil petrolün buharlaştığı zamandı. Ancak o zamandan bu zamana çok şey değişti ve Rusya, göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir üretici. Bu nedenle, ABD'nin piyasaya ilave arz sağlamak için Venezuela veya İran ile iletişime geçmesine şaşırmamalıyız." diye konuştu.
"Rus petrolünü tamamen ikame edilebilmesi mümkün değil"
Barkeshli, arz tarafında yaşanan gelişmelere piyasaların verdiği tepkilere değinerek, "Madalyonun iki yüzü olduğunu unutmayalım; fiziki petrol ve piyasa algısı. Uluslararası petrol piyasası genellikle algı odaklıdır. Piyasa şu anda petrolsüz kalmış değil. Hiçbir alıcı tedarik sıkıntısı nedeniyle eli boş geri dönmedi. Piyasada bol miktarda petrol var ancak piyasa bardağın boş tarafına odaklanmış durumda. Algı olumsuz ise beklenti her zaman daha kötüsünün geleceği yönündedir." değerlendirmesinde bulundu.
Fiziki petrol piyasası açısından bakıldığında Rusya petrolünün piyasada 'umutsuzca' alıcı arayışında olduğunu belirten Barkeshli, "Petrol şu anda fazlasıyla politize edilmiş ve belki de daha kötüsü politik bir silaha dönüşmüş gibi görünüyor. Bu açıdan bakınca fiyatların yükselmekten başka çaresi yok gibi." dedi.
Barkeshli, Rus petrolünün İran ve Venezuela petrolü ile ikamesinin ise tam olarak mümkün olmadığını söyledi. Barkeshli, şunları ifade etti:
"Böyle bir durum kesinlikle piyasayı rahatlatacaktır ancak Rus petrolünü tamamen ikame edilebilmesi mümkün değil. İran şu anda gayri resmi olsa da gri bölge üzerinden günlük yaklaşık 1,1 milyon varil ihracat yapıyor. Ayrıca İran, dünya genelinde, yakın tüketim pazarları ve İran'daki limanlarda yaklaşık 120 milyon varil petrole sahip. İran, günler olmasa da haftalar içinde rahatlıkla petrol ihracatına günlük 1 milyon varil ekleyebilir. İran, eski ABD Başkanı Donald Trump tarafından yaptırıma tabi tutulduğunda, hiçbir petrol sahasını tamamen kapatmadı. Üretim devam etti ama daha küçük hacimlerde. Dolayısıyla ülkenin büyük bir sıkıntısı yok. Ancak bir sonraki 1 milyon için muhtemelen birkaç ay beklememiz gerekecek. 5-6 ay diyebilirim."
Venezuela'daki durumun ise daha karmaşık olduğunu dile getiren Barkeshli, "Venezuela'nın 2017 üretim seviyelerine yaklaşması 1 ila 2 yıl sürebilir. Venezuela petrol endüstrisi çok ciddi ve kronik teknik sıkıntılarla boğuşuyor." diye konuştu.
Barkeshli, Venezuela ağır ve ekstra ağır ham petrollerinin, Rusya ve İran petrollerinin aksine genellikle petrol rafinerilerinde diğer ham petrol çeşitleriyle karıştırılmak için kullanıldığını belirterek, "ABD, Venezuela petrolünün en büyük tüketicisiydi. Hatta Venezuela'nın ABD topraklarında eski ABD Başkanı Donald Trump yönetimi tarafından el konulan günlük 1 milyon varil kapasiteli bir rafinerisi bulunuyor." dedi.
"Yalnızca ABD, Venezuela ham petrolü için hazır bir pazar olabilir"
Energy Point Research Kurucusu Doug Sheridan da ABD'nin petrol üreticileri İran ve Venezuela ile görüşmelerinin olumlu sonuçlanmasının piyasaya ek petrol arzı olarak yansıyacağını söyledi.
Sheridan, "Herhangi bir yaptırımın kaldırılmasının bu yılın son çeyreğine kadar piyasaya günlük 1,5 milyon varil civarında petrol sürülmesiyle sonuçlanacağını düşünüyorum. Asıl katkının ise İran tarafından geleceğini tahmin ediyorum. Venezuela'nın petrol üretimini ve ihracatını artırması için zamana ihtiyacı olacak. Diğer yandan, yalnızca ABD, Venezuela ham petrolü için hazır bir pazar olabilir." ifadelerini kullandı.
ABD ile Venezuela arasında uzun bir aradan sonra gerçekleştirilen üst düzey görüşmelerin bir normalleşme sürecinin sonucu olmadığına dikkati çeken Sheridan, "Venezuela'ya yönelik yaptırımlar, ülkenin müttefiki olan başka bir ülkeye yaptırım uygulanması sonucunda kalkıyor ve bu durum yaptırımların görünüşte kaldırıldığına ilişkin endişeleri de beraberinde getiriyor." diye konuştu.
Sheridan, yine de yaptırımların kaldırılmasının her iki ülkenin vatandaşları nezdinde ABD'nin imajını iyileştirebileceğini belirtti.