Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 10 büyükelçinin açıklamasına ilişkin, “Niyetimiz elbette kriz çıkarmak değil, ülkemizin egemenlik hakkına yöneltilen bu saygısızlığa gerekli cevabı vermekti. Tutumumuzu net bir şekilde ortaya koyduk ve yanlışı ortadan kaldırmayı hedefledik” dedi.
Oktay, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2022 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2020 Kesin Hesap Kanun Teklifi üzerine milletvekillerinin sorularını cevapladı. Oktay şöyle konuştu:
“Bu ülkenin esnafını, KOBİ’sini, girişimcisini, Start-up sahiplerini, e-tüccarını, çiftçisini, besicisini, zanaatkârını, tasarımcısını pek çok teşvik programıyla destekleyen; bizleriz. Öğrencimizin yurdunu da en iyi şartlarda biz yaptık ve yapıyoruz; öğrencilerimizin kredisini, bursunu da olabilecek en yüksek seviyede biz veriyoruz. Çalışanımızın yanındayız; engelli vatandaşımızın ve korunmaya muhtaç çocuklarımızın yanında da biz varız. Doğal afetlerde en hızlı şekilde vatandaşımızın imdadına koşan da biziz, afet sonrası yaraları en hızlı şekilde sararak şehirlerimizi yeniden ihya eden de biziz. AK Parti hükümetlerinin bugüne kadar ne badireler atlattığını, hangi zorluklara göğüs gerdiğini; her şeye rağmen büyük ve güçlü Türkiye hedefinden şaşmadığını aslında hepiniz biliyorsunuz.”
Para ve maliye politikalarına değinen Oktay, “Para ve maliye politikalarımız birbiriyle koordineli olarak üst politika dokümanlarında belirlenmekte ve yayımlanmaktadır. Orta Vadeli Program (OVP) salgının etkisiyle yükselen kamu açıklarının tedrici olarak azaltılması ve mali disiplinin sürdürülmesi program döneminde izlenecek maliye politikasının temel amacı olacağı dile getirilmiştir. Ayrıca, stratejik ölçütler çerçevesinde yürütülen borçlanma politikası kapsamında borçlanma ağırlıklı olarak TL cinsinden yapılacağı dile getirilmiş, yurt içi döviz ve altın cinsi borçlanmaların ise piyasa koşulları çerçevesinde kademeli olarak azaltılması borçlanma politikasının temel stratejik hedeflerinden birisi olacağı vurgulanmıştır. Kazanımlarımızın dayanağı; maliye politikamızı güçlü bir biçimde kullanıyor olmamız ve bütçe disiplinimizdir” şeklinde konuştu.
"Dünyada bütçe açıkları arttı"
Oktay, bütçe disiplini konusundaki muhalefet milletvekillerinin eleştirilerine, “Son iki yılda tüm dünyada bütçe açıkları artmıştır. Bütçe açığının milli gelire oranı; ABD’de yüzde 5,7’den yüzde 10,8’e, Avro Bölgesi’nde yüzde 0,6’dan yüzde 7,7’ye, Almanya’da yüzde 1,5 fazladan yüzde 7,7 açığa, Fransa’da yüzde 3,1’den yüzde 8,9’a, Çin’de yüzde 6,3’ten yüzde 7,5’e, Hindistan’da yüzde 7,4’ten yüzde 12,8’e yükselmiştir. Ülkemizde ise salgının ağır şartlarına ve hükümetimizin açıkladığı pek çok desteğe rağmen bütçe açığını 2020 yılında yüzde 3,5 seviyesinde gerçekleştirdik. 2021 yılı bütçe açığı ise Meclisimizden yüzde 4,3 olarak geçmişken, bir taraftan salgından etkilenen kesimler başta olmak üzere sosyal ve iktisadi destek ihtiyacı olan tüm kesimlerin gereksinimlerini tamamen karşılayacak şekilde harcama politikalarımızı sürdürürken, diğer taraftan sene başında aldığımız tasarruf tedbirleriyle yüzde 3,5’lik bir açık seviyesini hedefleyerek bütçemizi etkin bir biçimde yönettik. Sene sonuna yaklaştığımız şu günlerde bu hedefi tutturuyoruz” diye konuştu.
Merkez Bankası’nın politika faiz indirimine ilişkin olarak Oktay, “Para politikası kararları, Para Politikası Kurulu üyeleri tarafından alınmaktadır. Bu sebeple tartışmaların Merkez Bankasının bağımsızlığını zedeleyecek bir zemine çekilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca politika faizi ve enflasyon denklemine sadece dar tek bir çerçeveden bakamayız. Salgının etkileriyle enflasyonun tüm dünyada bir yükseliş trendinde olduğunu görüyoruz. Ancak enflasyonun artıyor olması Merkez Bankalarının illa ki enflasyon üzerinde bir politika faizi uygulaması anlamına gelmiyor. Örneğin gelişmiş çoğunda, hemen hemen hepsinde politika faizleri enflasyonun oldukça altındadır. ABD’de yüzde 5,4 enflasyon varken politika faizinin yüzde 0,25 olduğunu görüyoruz. Bu örneğe Kanada, Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere ve Japonya gibi birçok ülkeyi dahil edebiliriz. Gelişmekte olan ülkeler açısından da benzer bir durum söz konusu. Örneğin Brezilya’da yüzde 10,25 enflasyona karşılık faizin yüzde 6,25, Meksika’da ise enflasyon yüzde 6 iken faizin yüzde 4,75 olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Oktay şunları kaydetti:
“Kur hareketleri konusuna değinecek olursak; Doların ABD’nin tahvil alımlarını yakın zamanda azaltmaya başlayacağının netleşmesiyle ve faiz artırım kararı ile birlikte diğer ülke para birimleri karşısında değerlendiği bir dönemde bulunmaktayız. Dolar endeksi Mayıs ayından bugüne bir yükseliş trendi içindedir. Avro/Dolar paritesi de 1,16 seviyelerindedir. Bu durumdan pek çok ülke gibi bizim de etkilendiğimiz bir gerçektir. Türkiye ılımlı bir borçluluk seviyesi, düşük bir bütçe açığı ve geniş gamda üretim kapasitesiyle güçlü bir ekonomiye sahiptir. Bankalarımızın sermaye yeterlilik rasyoları da oldukça kuvvetlidir. İhracatımız Ocak-Eylül döneminde geçen seneye kıyasla yüzde 36 artış sergilemiştir. Buna bağlı olarak cari açığımızda önemli iyileşmeler görülmektedir. Türkiye yıllar sonra görece düşük cari açıkla büyüyebilme kapasitesine erişmeye yakındır. Cari açığımızdaki iyileşmeyle birlikte kur saldırılarına karşı ekonomimizi daha dirençli hale getirmekte ve bu saldırıları püskürtme kabiliyet ve kapasitemizi artırma kararlılığındayız.”
"Türkiye'nin büyümeye katkısı 3,9 puan"
Oktay, Türkiye’nin büyümesine ilişkin olarak, “Büyümenin kalitesine işaret eden önemli göstergeler makine-teçhizat yatırımları ve ihracat bazlı büyümelerin olup olmadığıdır. Makine-teçhizat yatırımları 2019 yılı son çeyreğinden bu yana 7 çeyrektir büyüme kaydetmektedir. 2021 yılının ilk yarısında da makine-teçhizat yatırımları yıllık bazda yüzde 32,9 büyümüş, GSYH büyümesine 3,4 puan katkı vermiştir. Güçlü iç talebin yanı sıra bu dönemde net dış talebin büyümeye katkısı da 3,9 puan olarak gerçekleşmiştir” ifadelerini kullandı.
Oktay Türkiye’de devam eden dava süreciyle ilgili on büyükelçinin ortak açıklamasına değinerek, ortak açıklamanın toplumun her kesiminde infial oluşturduğunu ifade etti. Oktay, “Bağımsız ve tarafsız Türk yargısına baskı yapmaya niyetlenen bu hadsiz girişime karşı başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere her düzeyde tepki gösterdik. Niyetimiz elbette kriz çıkarmak değil, ülkemizin egemenlik hakkına yöneltilen bu saygısızlığa gerekli cevabı vermekti. Tutumumuzu net bir şekilde ortaya koyduk ve yanlışı ortadan kaldırmayı hedefledik. Türkiye Cumhuriyeti, bağımsız ve egemen bir devlettir. Yargı yetkisini de bu bağımsızlık ve egemenliğinin gerektirdiği şekilde bağımsız ve tarafsız mahkemeleri eliyle kullanır. Devletin yargı yetkisini zaafa uğratacak hiçbir girişim kabul edilemez. Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre Türk mahkemelerinde yargılanan tüm sanıklarla ilgili kararları tereddütsüz Türk mahkemesi verecektir. Dışarıdan, başka yerlerden sonuç umanlar hüsrana uğramaya mahkumdur. Bu vesileyle uluslararası hukukun bir gereğini tekrar hatırlatmakta da fayda görüyorum. Diplomatlar bulundukları ülkenin yasalarına ve yargısal süreçlerine saygı göstermek zorundadır. Diplomatik bağışıklıklar bulunulan ülkenin bağımsızlık ve egemenlik haklarına karşı kullanılamaz. Mahkemelerimizde görülmekte olan davalara hangi saikle olursa olsun dışarıdan hiçbir müdahale kabul edilemez. Müdahale olursa da uluslararası hukukun ülkemize tanıdığı haklar çerçevesinde karşılığını bulur. Büyükelçilikler de bu diplomatik teamüllere uymayan yanlışı düzeltmek için daha sonra bir açıklama yaparak, Diplomatik İlişkiler hakkındaki Viyana Sözleşmesinin 41. maddesine riayet etmeyi teyit ettiler. Diğer bir deyişle, niyetlerinin iç işlerine ve yargıya müdahale olmadığını ortaya koydular” dedi.
"Ayni ve nakdi yardımlar hızlı bir şekilde sonuçlandırıldı"
Oktay, Türkiye’nin maruz kaldığı doğal afetlerle ilgili bölgeler için ayni ve nakdi yardımların hızlı bir şekilde sonuçlandırıldığını belirterek, “Meydana gelen sellerde devletimizin tüm imkânları seferber edilerek afet bölgelerine toplam 2,5 milyar liradan fazla kaynak aktarılmış durumdadır. Şu ana kadar Kastamonu, Sinop ve Bartın’da afetten etkilenen vatandaşlarımıza toplam; 306 milyon 65 bin 349 lira nakdi yardım yapılmıştır, buna kira yardımı, işyeri hasarlarının yüzde 70’inin karşılanması ve araç yardımları dâhildir. Kastamonu’da bin 50 konut ve 40 köy evi, Sinop’ta 80 konut ve 110 köy evi ve Bartın'da 20 köy evi olmak üzere toplam bin 130 konut ve 170 köy evi yapıyoruz. Bunlardan 615 konut ve 110 köy evinin ihalesi yapılarak inşaatlarına başlandı. Adana, Mersin, Antalya, Muğla, Isparta, Burdur ve Denizli illerimiz ise orman yangınlarından etkilenmiş; yangınlar kısa sürede kontrol altına alınmış ve bölgede hasar tespit çalışmaları hızlıca tamamlanmıştır. Bu illerimize şu ana kadar yaklaşık 37 milyon lira Afet ve Acil Durum Faaliyetleri Ödeneği gönderilmiştir. 28 Temmuz-13 Ağustos 2021 tarihleri arasında toplam 54 ilde 313 adet orman yangınına 18 su atar uçak, 9 İHA, 66 helikopter, 850 arazöz ve su tankeri, 430 iş makinası ve 5250 personel ile hızlı ve etkin müdahale edilerek yangınlar kısa sürede kontrol altına alınmıştır” diye konuştu.