"Dünya Satın Almama" gününü değerlendiren Tüketiciyi Destekleme Derneği (TÜKDES) Genel Merkez, Çözüm Merkezi Üyesi Ayşe Keskin, "Bilinçli tüketimi gelecek nesiller için bir 'yaşam felsefesi' haline getirmeliyiz" dedi.
Ayşe Keskin açıklamasında şu ifadeleri kullandı: "Her yıl Kasım ayına özel, dünya üzerindeki şirketlerin tüketicileri çekmek amacıyla gerçekleştirdikleri 'Black Friday' (Kara Cuma) çılgın tüketim faaliyetlerini protesto etmek amacıyla yine Kasım ayında 'Dünya Satın Almama' günü etkinlikleri düzenlenmektedir.
Kasım ayında tüm dünyada gerçekleştirilen bu aşırı tüketim faaliyetleri son yıllarda ülkemizde de sıkça görülmeye başlanmıştır. Televizyonlardan, billboardlara, sosyal medyadan, vitrinlere kadar her yerde 'indirim günleri başlıyor' vb. sloganlar paylaşılmaktadır. Her daim bir ürün, hizmet satın almamız için duyularımız ve algılarımıza adeta hücum eden reklamlar arasında sadece ekonomik değil, psikolojik bir mücadele, bir irade sergilemeye çalışmaktayız.
Ülkemizde sadece bugünlerde değil; bayram, yılbaşı, Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü vb. özel günlerde de aşırı tüketim teşvik edilmekte, sevdiklerimize verdiğimiz değeri, hissettiğimiz duyguyu 'maddiyatla' göstermemiz gerektiği adeta bilinçaltımıza işlenmektedir.
'Dünya Satın Almama Günü'nde yaşam için elzem görülen temel ihtiyaçlar dışında hiçbir şey satın alınmamakta ve bilinçli tüketim anlayışı ile gerçek ihtiyaca yönelik satın alma davranışı teşvik edilmektedir. Bugünde sadece satın alma davranışının kısıtlanması değil, satın alınan her tüketim maddesiyle birlikte dünyadaki kaynakların ve hammaddenin azaldığına da dikkat çekilmektedir."
"Aşırı tüketim küresel ısınmayı hızlandırır"
TÜKDES Çözüm Merkezi Üyesi Keskin, aşırı tüketimin küresel ısınmayı da etkilediğini ifade ederek, "Küresel iklim değişikliğinin yoğun bir şekilde hissedildiği günümüzde, gelir durumumuz ne kadar iyi olursa olsun, bilinçsiz yapılan ve ihtiyaç dışı satın alınan her ürünün kaynakları boşa harcamak anlamına geldiği, dünyamızdaki bu iklim değişikliğine zemin hazırladığı, arttırdığı tüketiciler tarafından idrak edilmelidir.
Tüketiciler sahip oldukları gücün farkına varıp; bilinçli davranışları ve tercihleriyle piyasaya yön verebileceklerini unutmamalıdırlar. Satın alma sırasında gösterdiğimiz duyarlılığı, seçiciliği; aldığımız ürünü kullanırken ve değerlendirirken de göstermeli, israf edilen her ürün için gerekli tepkiyi vermeliyiz" ifadelerini kullandı.
"İhtiyacın olmayanı alma, geleceğimizi karartma"
Ayşe Keskin ayrıca sürecin sadece maddi değil aynı zamanda psikolojik boyutunun olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "Satın alma sürecinin sadece maddi bir süreç olmadığı üretim sektörünün yoğun reklam çabalarından, reklamlarda kullanılan slogan, görsellik, müzik vs seçimlerinden net bir şekilde anlaşılmalı; psikolojimize ve algılarımıza yönelik bir çaba olduğu fark edilmelidir. Bunun için satın alma öncesi, sırası ve sonrasında daima düşünerek, mantık süzgecinden geçirerek, planlı, bütçemize uygun hareket edilmelidir. Böylece bin bir emek ve güçlükle kazandığımız gelirimizi gerçek ihtiyaçlarımız için harcayabiliriz.