Ahi Evran Yılı nedeniyle düzenlenen ve iki gün boyunca devam eden “Ahi Evran ve Ahilik Bilgi Şöleni” sonrasında, Eskişehir Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Nedim Ünal, Ahilik kurumunun önemine değinerek, “Toplum ve devlet hayatında etkinliğini asırlarca devam ettiren Ahilik kurumu, Türk milletinin en hayati, en elzem ve en önemli oluşumlarından biridir” ifadelerini kullandı.
Eskişehir Valiliği, Anadolu ve Osmangazi Üniversiteleri, Eskişehir Ticaret Odası, Eskişehir Ticaret Borsası, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği ve Eskişehir Türk Ocağı tarafından Ahi Evran Yılı nedeniyle düzenlenen ve 35 ilmi tebliğin sunulduğu, iki gün devam eden “Ahi Evran ve Ahilik Bilgi Şöleni” tamamlandı. Şölenin ardından sonuç bildirgesi, Eskişehir Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Nedim Ünal tarafından okundu.
“2021’in Ahi Evran için anma yılı ilan edilmesi birtakım faaliyetlere ön ayak oldu”
Ünal, toplum ve devlet hayatında etkinliğini asırlarca devam ettiren Ahilik kurumunun, Türk milletinin en hayati, en elzem ve en önemli oluşumlarından biri olduğunun altını çizerek, “Çok isabetli bir karar olarak 2021 yılının çağdaşı diğer büyük Türk mutasavvıfları Hacı Bektaş Veli ve Yunus Emre ile birlikte Ahi Evran için de anma yılı olarak ilan edilmesi, Ahi Evran ve Ahilik kurumunun ülke gündemine gelmesini ve birtakım faaliyetlerin yapılmasına ön ayak olmuştur. Eskişehir Türk Ocağı öncülüğünde diğer iki şahsiyete dair düzenlediğimiz bilimsel toplantılara ek olarak Ahi Evran için de, çok önemli bilgi ve verilerin paylaşıldığı bir ‘Bilgi Şöleni’ tertiplemiş olmaktan son derece bahtiyarız” sözlerini kullandı.
“Ahiliğin dününden bugününe pek çok konuda kayda değer bir birikim ortaya çıkmış oldu”
Ahi Evran ve Ahilik Bilgi Şöleni’ne katılmak üzere ülkenin farklı şehirlerinden Eskişehir’e gelen 34 araştırmacı ve akademisyenin iki gün boyunca sundukları bilimsel bildirilerle konu hakkında yeni bilgiler, tespitler ortaya koyduklarını ve yeni ufuklar açma gayretinde oldukları belirtilen Prof. Dr. Nedim Ünal, şöyle devam etti:
“2021 yılı içinde Ahi Evran ve Ahiliğe dair bilimsel faaliyetlerin Hacı Bektaş ve Yunus Emre’ye kıyasla zayıf kalmasını da üzülerek müşahede ettiğimizin altını çizelim. Bu bağlamda, omuzlarımızda hissettiğimiz sorumluluk duygusuyla bu bilgi şöleninin başarıyla sonuçlandırılması bizim için ayrıca önemliydi ve ne mutlu ki bunu başardık. 2021 Ahi Evran Yılı’nın son ayında yapılan bu bilgi şöleninin, katılımcıların konuya vukufiyetleri ve sunulan bildirilerin niteliğini göz önünde bulundurduğumuzda, yıl boyu yapılan akademik etkinlikleri taçlandırdığını söylersek mübalağa etmemiş oluruz. Bu bilgi şöleniyle Ahi Evran’ın adından hayatının muhtelif safhalarına, Ahi ocaklarının işleyişinden tarihi kaynaklarda Ahi Evran ve Ahiliğin ele alınışına, günümüz zaviyesinden Ahiliğe bakışlara kadar Ahiliğin dününden bugününe pek çok konuda kayda değer bir birikim ortaya çıkmış oldu. Bildiri sahipleri ve düzenleme kurulu olarak görevimizin bu şölenin tamamlanması ve bildirilerin yayınlanmasıyla bitmediğinin, bitmeyeceğinin bilincindeyiz. Zira yapılan bütün bu çalışmalar, Ahiliğin günümüz insanına neler söylediğine ve söyleyebileceğine dair birer işaret fişeği mesabesindedir. Esas olan bu birikimden hareketle merhum Âkif’in “Çağın idrâkine söyletmeliyiz İslâm’ı” dediği gibi Ahilik ve onun ihtiva ettiği değerler manzumesinin bugünün dünyasına nasıl yansıtılacağı meselesidir. Bu manada görev bitmemiş, bilâkis yeni başlamıştır.”
"Ahilik, ilkelerini Türk milletinin yüksek karakterinden alan bir yapılanma modelidir"
Ahiliğin çağını tamamlamış bir organizasyon olarak görülmediğinin aktaran Ünal, Ahiliğin tarihteki şekliyle canlandırılmasının akla ve hakikate uygun olmadığının da farkında olunduğunu kaydetti. Ahiliğin özünü teşkil eden değerlerden bahseden Ünal, “Başta cömertlik, çalışmak, diğergâmlık, dostluk, dayanışma, liyakat, fedakârlık, şecaat gibi ferdî ve toplumsal hasletlerle meslek ahlâkı, iş barışı, usta-çırak ilişkisi gibi iş ve meslek hayatına yönelik, her zaman ve zeminde korunması gereken değerlerin fert ve toplum nezdinde özümsenmiş bir bilgi olarak kazandırılmasının yollarını aramak ve bulmak temel hedefimiz olmalıdır. Hacı Bektaş Veli’nin 'Bilimin aydınlığında gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.' sözü gereğince bilim insanları tespit ve değerlendirmelerini yaparak yol gösterecek, onların ışıttığı yol kamu otoritesinin desteği ve yönlendirmesiyle bayındır hâle gelecektir. Temennimiz, 2021 yılıyla defterin kapanmaması, tam tersine 2021 Ahi Evran Yılı’nın verdiği ivmeyle 2022 yılının da arama toplantıları ve çalıştaylar yılı olarak yeni araştırmalara zemin hazırlamasıdır. Unutulmaması gerekir ki, Türk tarihinin en köklü ve en yaygın kurumlarından biri olan Ahilik, ilkelerini Türk milletinin yüksek karakterinden alan bir yapılanma modelidir. Yani bütün mesele, zaten bizim olan bu yüce değeri günümüzde yeniden kazandırmaktan ibarettir” dedi.