Bilecik'in Osmaneli ilçesinde asırlardır çıkarılan ve yapılarda dayanıklılığıyla bilinen "Lefke taşı"nın korunması ve geleceğe aktarılması için coğrafi işaret tescili kazandırıldı.
Osmaneli Belediyesince, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi ve İstanbul Ticaret Üniversitesinin destekleriyle Türk Patent ve Marka Kurumuna yapılan başvuru sonuçlandı. Adını ilçenin eski ismi Lefke'den alan yapı taşına coğrafi işaret belgesi verildi.
İlçe sınırları içinde yapılan ölçümlere göre 7 milyon 600 bin ton rezervi tespit edilen taş, ocaktan sarımsı renkte çıkarılıyor ancak zamanla havadaki oksijenle temas ettiği için yüzeyleri yeşilimsiye dönüşüyor.
Masif özelliğe sahip, kum taşı ve yapı taşı niteliğiyle bazı tarihi yapılarda duvarlarda, yığma yapım ile ayak, sütun ve kemerlerin taşıyıcı olduğu iskelet yapının birlikte bulunduğu alanlarda kullanılan Lefke taşının üzerine süsleme de yapılabiliyor.
İstanbul'daki tarihi Haydarpaşa Garı, Bebek Camisi, Bostancı Camisi ve 1945-1948 yıllarında yapılan Eskişehir Hükümet Konağı'nda kullanılan, üretim tekniği ve metodu bakımından farklılaşan Lefke taşının işlenmesi ustalık becerisi gerektiriyor.
"Restorasyonlarda Lefke taşına ihtiyacımız var"
Osmaneli Belediye Başkanı Münür Şahin, Lefke taşının Romalılar döneminden bu yana kullanıldığının bilindiğini söyledi.
İlçenin tarihi değerlerinden Rüstem Paşa Camisi ile diğer bazı camilerin yanı sıra Aya Yorgi Kilisesi'nin de bu taştan inşa edildiğini belirten Şahin, "Tarihi Osmaneli konaklarında da özellikle subasman dediğimiz kısımlar bu taşlardan oluşturulmuş." dedi.
Şahin, Lefke taşının çıkarıldıktan sonra kolay işlenmesi, sertleştiğinde çok dayanıklı olması, kum taşı niteliğinden dolayı nemi tutmama özelliği bulunmasıyla öne çıktığını aktardı.
Ayva lokumu ve karpuzun ardından ilçenin üçüncü coğrafi işaretine kavuştuğunu anlatan Şahin, şöyle devam etti:
"Lefke taşı eski yapılarda çok yoğun kullanıldığı için o günden bugüne gelen eserlerimiz, birçok depreme de maruz kalmalarına rağmen etkilenmemiş. Lefke taşının özelliği bu. Köşeli şekilde, yapı elemanı olarak da çok güçlü bir taş. 1999 Marmara Depremi'nde İstanbul ve Bilecik'te Lefke taşından yapılmış tarihi eserler hasar görmedi. İnşallah bundan sonra da olmaz. Depreme dayanıklı, erimeyen bir taş. Yani yıllar geçse de kemikleşmiş vaziyetini sürdüren bir taş. Bu anlamda da güzel ve özellikli bir yapı elemanı. Osmaneli Belediyesi olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından kamu yararını işletim hakkını aldık. Restorasyonlarda Lefke taşına ihtiyacımız var. Yapacağımız yapılarda mutlaka Lefke taşı kullanacağız."
Şahin, kentteki TOKİ binaların dış giydirmelerinde de Lefke taşının kullanıldığını dile getirdi.
Tescil süreci yaklaşık 4 yıl sürdü
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Mesut Kaplan da yaklaşık 4 yıllık süreçte Lefke taşının tescilini tamamlamış olmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirtti.
Ürünün diğer taşlardan farklılığını ortaya çıkaran özelliklerini analizler sonucunda ortaya koyduklarını, değerlendirmeler sonucunda tescilin yapıldığını bildiren Kaplan, "Çok yumuşak bir taş olmasına rağmen işlendiği yerde zamanla sertleşiyor ve yüzeyi sarıdan daha yeşilimsi bir renge dönüşüyor. Yüzeyi de yapıların yüzeylerine uyum sağlayan bir taş. Dolayısıyla deprem gibi doğal afetlerden çok fazla etkilenmiyor." diye konuştu.
Kaplan, madenin Türkiye'de sadece Osmaneli ilçesinde bulunduğunu, Lefke taşının restorasyon ve çeşitli amaçlarda da kullanabileceğini sözlerine ekledi.