Eskişehir Valiliği koordinesinde afet bölgesinden Eskişehir'e getirilen depremzedeler, konaklayacakları yurt ve kamu kurumlarına ait misafirhanelere yerleştiriliyor.
Sağlık kontrollerinden geçirilen depremzedelere, rehberlik ve psikolojik danışmanlık mezunu öğretmenler tarafından psikososyal destek veriliyor. Misafirlerin her türlü kişisel bakım ve ihtiyaçlarının karşılanması için de imkan sunuluyor.
Aileleriyle gelen çocuklar da kendileri için oluşturulan "Çocuk Oyun Odası"nda vakit geçirip depremin acı hatıralarından uzaklaşmaya çalışıyor.
Depremin üçüncü gününde Kahramanmaraş'tan Eskişehir'e gelen Rüstem Topalkaş, AA muhabirine, Dulkadiroğlu ilçesine bağlı Güneşevler Mahallesi'ndeki evlerinin deprem nedeniyle hasar gördüğünü söyledi.
İlk depremin ardından evlerini terk ettiklerini anlatan Topalkaş, şöyle konuştu:
"Bir daha eve girmedik. İlk anda arabalarımızda idare ettik. Bölgeye hemen çadırlar kuruldu. İkinci gün çadırda kaldık. Daha sonra Eskişehir'e geldik. Burada çok güzel karşıladılar. Ben bu kadar ummuyordum. Devletimiz depremin ilk anından beri her türlü imkanıyla yanımızda. Her şeyimiz temin edildi. Devletimiz sağ olsun. Deprem bölgesinde askerler yanımızda sabaha kadar çadır kurdu. Sağanak olmasına rağmen çocuklar hiç durmadı. Gün aydınlanınca bir baktık ki her yer çadırla dolmuş. Hiç kimse 'açım, açıktayım' demesin. Her türlü yardım yapıldı."
Topalkaş, deprem anını unutamadığına değinerek, "Sanki kıyamet koptu. Bu deprem bambaşka bir şeydi. Duvarlar adeta konuşuyordu. Duvarların hepsi patladı ve sıvalar döküldü. 6'ncı kattan merdivenlerle indik." dedi.
"Bu devlete kurban olurum"
Kahramanmaraş'tan gelen depremzede Erdal Kılınç da depreme evine 50 metre uzaklıkta bekçilik yaptığı markette yakalandığına değinerek, iş yerindeki bütün dolapların ve reyonların devrildiğini söyledi.
Sarsıntı sırasında kendini sokağa attığını belirten Kılınç, şunları kaydetti:
"Dışarıya çıktığımda yol benimle birlikte hareket ediyordu. Hemen eve koştum. Her yer kalabalıktı. Küçük bir kıyamet gibiydi. İlk anda arabada kaldık. Daha sonra yakınımızdaki fuar alanına kurulan çadırlara gittik. Sağ olsun devletimiz ve askerlerimiz elinden geldiğince yardımcı oldu. Çadırımızı kurdular ve battaniyelerimizi verdiler. Çadırımızı bir aileye teslim edip, Eskişehir'e geldik. Devletimizin gözünü seveyim. Neler akıttı bize neler. Bir damla suyun kıymetini anladım. Devletimizin yaptığı yardımları ve destekleri unutamam. Bu devlete kurban olurum. Dünyada eşi benzeri yoktur. Askerimiz ilk gün alandaydı. Bir anda adım atacak yer kalmayacak şekilde çadır kurdular. Allah onların yokluğunu göstermesin, ayaklarına taş değdirmesin."