Yüzölçümünün yüzde 67’si tarım arazisi olarak kullanılan ve tahıl ambarı olarak bilinen Konya’da, 595 bin hektar alanda sulu tarım yapılırken, uzmanlar, beklenen yağış periyodunda kayma olduğunu, çiftçilerin ekim aşamasında bu durumu dikkate alması gerektiği uyarısında bulundu.
Konya’nın, 38 bin 257 kilometrekare yüz ölçümünün yüzde 67’si tarım arazisi olarak kullanılıyor. Bu alanın 595 bin 59 hektarında da sulu tarım yapılıyor. Türkiye genelinde tahıl ambarı olarak bilinen Konya'da, her yıl sulanabilir tarım alanlarında yaklaşık 5 milyar metreküp su kullanılıyor. Bilinçsiz ve vahşi sulamayla birlikte yer altı sularında da büyük kayıp yaşanıyor. Bu kayıplarla birlikte Konya Ovası çevresinde bulunan 50 barajda da su seviyeleri geçen yılların en alt seviyelerinde görüldü.
2021 yılının Aralık ayında Konya ve çevresine yağan yağışların barajlardaki su seviyelerinde barajlara göre küçük bir artış olarak kayıtlara geçtiğini anlatan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Konya Şube Başkanı Burak Kırkgöz, “Tarımdaki en büyük sıkıntı şu anda su sıkıntısı. Konya bölgesi kapalı bir havza olduğu için bu yağışların tarımla ilgili yeni tarım açısından önemi çok fazla. Kar yağışı çok güzel oldu. Yaklaşık 25 santim kar yağışı oldu. Bunun artarak devam etmesini bekliyoruz. Önümüzdeki günlerde de yaklaşık 3-4 günlük periyotta bir yağış beklentisi var. İnşallah bu yağışlar da ülkemiz için faydalı olur. Özellikle Konya bölgesinin yer altı sularında geçen sene bayağı bir azalma oldu. Bu azalmanın en büyük nedenlerinden biri de kuraklık. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan kuraklıktan dolayı çiftçilerimizin özellikle kıraç alanlarda susuz tarım yapılan yerlerde yaşanan sıkıntılar büyüktü. Baraja yakın yerlerdeki su seviyelerinin yükselmesi taban suyuna da etkili oluyor. Taban suyunun çekilmesi ise çiftçilik açısından çok zahmet oluyor. Yani suların derinden gelmesi elektrik maliyetlerini de etkiliyor” dedi.
“Çiftçilerin ekim ayını değiştirmeleri tohum zayiatını, kaybolan tohum miktarını azaltmada faydalı”
Yağış periyotlarındaki kaymalardan kaynaklı bitkilerin ihtiyaç duydukları dönemlerde yağış miktarını alamadığını aktaran Burak Kırkgöz, “Yağıştan faydalanamamasından kaynaklı. Yıl bazında baktığımız zaman yağış miktarı önceki yıllara oranla aynı düşse bile, yağış periyotlarının kaymasından dolayı bitkiler strese girmek durumunda kaldı. Bununla ilgili çiftçilerimizin de ziraat mühendisi arkadaşlardan daha çok bilgi alarak onların tavsiye ettiği tarihlere kaydırırlarsa hem çiftçi açısından, hem de ekonomi açısından daha faydalı olacaktır. Önceki yıllarda Ekim’in 15’inde olan ekim işleri hububat anlamında yıl bazında baktığınız zaman yağışların biraz daha geri yani Kasım aylarına doğru gelmesinden kaynaklı Kasım ayına doğru kaydırmaları gerekiyor. Ekiliş tarihlerini bu tarihlere kaydırmaları da çiftçilerin tohum zayiatı yani ektikleri ürünlerin kaybolan tohum miktarını azaltmaya yönelik bir çalışma olacak. Bunu da yaparlarsa çiftçiler için verim açısından birim alandaki bitki kaybı açısından önemli olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.