Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM Genel Kurulu’nda Paris İklim Anlaşması’nın TBMM onayına sunulacağını açıklaması dünyada geniş yankı uyandırdı. Erdoğan'ın iklim krizi ve küresel ısınmaya dikkat çektiği konuşmasında, Paris İklim Anlaşması ile ilgili Türkiye'nin de önemli bir adım atacağını ilan ederek dünyaya seslenmesi sosyal medyanın da gündemine oturdu... Peki, Paris İklim Anlaşması nedir? Dünya için neden bu kadar önemli? Türkiye anlaşmayı onayladığında neler olacak? İşte detaylar...
Paris İklim Anlaşması nedir?
Paris İklim Anlaşması, iklim krizinin önüne geçmek amacıyla 197 ülkenin ortak hareket etmeleri gerektiğini kabul ettikleri uluslararası bir anlaşmadır.
Paris İklim Anlaşması iklim krizinin önüne geçmek için küresel olarak ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlandırmayı, hatta 1,5 derecenin altında tutmayı amaçlıyor. Uzmanlara göre dünyada daha büyük felaketlerin yaşanmaması için en kısa sürede yüzey sıcaklığındaki artışı artıran karbon salınımı konusunda bir an önce sınırlamaya geçilmesi gerekiyor...
2015 yılında Fransa’nın başkenti Paris’te kabul edilen anlaşma, 196 ülke tarafından imzalandı, 191'i onayladı. ABD, Trump döneminde anlaşmadan çıkmış, Biden seçildikten sonra yeniden anlaşmaya taraf olmuştu. Anlaşmayı henüz onaylamamış ülkeler arasında Türkiye de bulunuyordu.
Türkiye Paris İklim Anlaşmasını ne zaman imzaladı?
Türkiye, Kyoto Protokolü'nün 2020 yılında sona erecek olması sebebiyle, 2015 yılında Fransa'nın Paris kentinde gerçekleştirilen 21. Taraflar Konferansı'nda, 2020’den sonra geçerli olacak Paris İklim Anlaşması'nı kabul etmişti. Anlaşma, 5 Ekim 2016 itibariyle, küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 55’ini oluşturan en az 55 tarafın anlaşmayı onaylaması koşulunun karşılanması sonucunda, 4 Kasım 2016 itibariyle yürürlüğe girmişti. Türkiye, Paris Anlaşması'nı, 22 Nisan 2016 tarihinde, New York’ta düzenlenen Yüksek Düzeyli İmza Töreni'nde 175 ülke temsilcisiyle birlikte imzalamıştı.
Dünyayı tehdit eden gerçek... 2 derecelik ısınma neden bu kadar önemli?
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin ortaya koyduğu verilere göre, 2 derecelik ısınma dünyadaki sel risklerini yüzde 170 artırabilecek, şiddetli kuraklığın dünyada etkileyeceği nüfusun 1,5 derecelik artışta 350 milyona, 2 derecelik bir artışta ise 410 milyona çıkabileceği öngörülüyor. 2 derecelik ısınma dünyanın iklim dengelerini bozma noktasında geri dönülemez bir sonuca neden olabilir. Uzmanlar, 2 derecelik ısınma sonrasında tahmin edilen sonuçların bir silsile halinde dünyanın genelini etkileyecek daha büyük bir krize ve iklim değişikliğine neden olabileceğini ifade ediyor. Aşırı sıcak hava dalgalarının dünya nüfusunun en az yüzde 30'unun olumsuz etkileyebileceği ve bunun da milyonlarca kişinin ölümüne neden olacak yıkıcı sonuçları olabileceği ifade ediliyor.
Türkiye neden şimdiye kadar onaylamıştı? Erdoğan konuşmasında açıkladı...
Türkiye neden şimdiye kadar Paris İklim Anlaşmasını onaylamamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, iklim krizine dikkat çektiği konuşmasında, "Yükümlülüklerle ilgili adaletsizlikler sebebiyle henüz bu anlaşmayı yürürlüğe koymamıştık. Son dönemde bu çerçevede kaydedilen mesafenin ardından aldığımız kararı buradan, BM Genel Kurulundan tüm dünyaya duyurmak istiyorum. Paris İklim Anlaşması'nı, yapıcı adımlara uygun şekilde ve ulusal katkı beyanımız çerçevesinde, önümüzdeki ay Meclisimizin onayına sunmayı planlıyoruz" ifadelerini kullandı. Paris İklim Anlaşması'nın içeriği ve yükümlülüklerin tüm ülkeler tarafındn adil şekilde uygulanmadığına ilişkin eleştiriler de dünyada tartışılmaya devam ediyor. Özellikle Çin, ABD, Rusya gibi dünyada en çok karbon salınımında bulunan ve küresel ısınmayı artıran sera gazlarını dünya atmosferine salan ülkelerin bu konuda isteksiz hareket eden politikaları eleştiriliyor. Bu durumun gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler arasında yarattığı adaletsizlik de tartışma noktalarından biri...
Paris İklim Anlaşmasını imzalayan ülkelerin neler yapması gerekiyor?
Paris İklim Anlaşması ile birlikte her ülke karbon emisyonlarını azaltma hedeflerini kendisi belirliyor. Niyet edilen ulusal katkı olarak adlandırılan bu hedeflerin, 5 yılda bir gözden geçirilmesi gerekiyor. Zengin ülkelerin, iklim değişikliğine uyum sağlayabilmeleri ve yenilenebilir enerjiye geçmeleri için yoksul ülkelere yardım etmesi de öngörüler arasında, ancak bu konuda somut adımlar atılmadığı görülüyor.
Anlaşma, iklim değişikliğiyle mücadelede gelişmiş/gelişmekte olan ülke sınıflandırmasına ve tüm ülkelerin "ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler" ilkesi altında sorumluluk üstlenmesi anlayışına dayanıyor. Gelişmiş/gelişmekte olan ülke sınıflandırmasının yapılabilmesi içinse bir belirleme yapılmadığı görülüyor.
Avrupa Birliği 2030 yılına kadar emisyonlarını yüzde 55 azaltmayı ve 2050 yılına kadar da tamamen karbondan arınmayı hedeflediğini söylüyor. Çin, 2060 için karbondan arınma hedefi ortaya koyarken, Japonya, Güney Kore, Güney Afrika ve Kanada'nın da sıfır emisyon planları olduğu ifade ediliyor.
ABD, 2050 yılında karbon nötr olmaya, 2035 yılında ise elektrik üretimi sektörünü karbonsuzlaştırmaya yönelik hedefler açıklamıştı.
Dünyayı en çok kirleten ülkeler hangileri?
Dünyayı en çok kirleten ülkelerin başında Çin geliyor. Dünyayı en çok kirleten ülkeler son bilimsel verilere göre şöyle sıralanıyor: Çin, ABD, Hindistan, Rusya, Japonya, Almanya, İran, Güney Kore, Suudi Arabistan ve Endonezya.