Ocağımıza incir ağacı dikmemek lazım, neden mi? İncir genellikle kesilmesi uğursuz sayılan bir ağaçtır, ayrıca sinekler ve kuşlar tarafından polenlendiği için ateşin yanmadığı bacalardan girerek filizlendiği çokça görülmüştür. O yüzden ocağına incir ağacı dikilmişse o evde artık yaşam belirtisi olmazmış, bir de incir ağaçlarının kökleri çok güçlü olduğu için evlerin temellerine büyük zarar verdiği bilinmektedir. O yüzdendir ki bir kişinin evine zarar vermek istiyorsanız evin yakınlarına incir ağacı dikmeniz yeterli olacaktır.
Kıssadan hisse, lütfen eğitim ocağımıza incir ağacı dikmeyelim. Nasıl mı? Matematik okuryazarı yetiştirelim. Tek taraflı dikte etmenin hakim olduğu öğretimi ve ezber kalıpları bozalım.
Çok önemli bir problem olarak gördüğüm matematik okuryazarlığı da eğitim bütünü içinde çözülmesi gereken önemli bir konu olarak yer tutmuştur.
Öğrencilerimiz; matematiğin değerini öğrenmeli, matematik öğrenmede yetisinin olduğuna güvenmeli, matematiksel problemler çözmeli, matematiksel iletişimi öğrenmelidir.
80'li yıllarda Amerika'da matematiksel cehalet ve hesap yapamama konusunda ciddi endişeler vardı. 90’lı yıllarda Ulusal Araştırma Konseyi ( NRC ) matematiği “Fırsatların Anahtarı!” olarak tanımlamıştır.
Edge’ye göre matematik okuryazarlığı, kişinin özellikle kültürel ve sosyal düzeylerdeki bazı yeteneklerini belirten matematiksel işlevlerinin bireysel kapasitesidir. Neden mi bu kadar önemli? Çünkü matematik okuryazarlığı; uzay ve şekil, değişme ve ilişkiler, nicelik ve belirsizlik olmak üzere 4 alanı ölçmektedir. Üretici beceriler, yeniden oluşturma basit işlemler,İlişkilendirici beceriler , bir problemi çözmek için farklı düşünce ve yöntemleri bir araya getirme, yansıtıcı beceriler ve derinlemesine düşünme, daha kapsamlı matematiksel düşünme boyutlarıyla anlak bir yolculuktur bu.. Aslına bakarsak eğitim sorunlarımızı çözmek için planlayıcıların da matematik okuryazarı olması gerekliliği mutlak bir gerçektir.
Düşünmenin beş düzeyi vardır. En üst düzey yaratıcı düşünce, en alt düzey hafızaya yönelik bilgi aktarımının olduğu düzey. Bu nedenle yaratıcı bireyler yetiştirmemiz gerekiyor.
Carkhuff’a göre, “tüm insanlar belli bir büyüme potansiyeli ile doğarlar”. Ne daha çok-ne daha az! Ama potansiyeli daha üst olasılıklara taşımak için de gelecek vizyonumuzu kurgulamak gereklidir.
TELLİ’nin dizesindeki gibi sanırım insanın öğrenme serüveni hiç bitmeyecek.
“Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı
Ama atıldı yine de serüvenlere,
vakti olmadı acıların hesabını tutmaya, durup beklemeye, geri dönmelere vakti olmadı” - AHMET TELLİ
Ağaca çıkmak için, daha fidanken üstüne çıkıp büyümesini bekleyenlerden olmamalıyız sayın okurlar.
“Ne bir kelimede anlaştılar ne aynı avuçtan su paylaştılar yalnızca gözyaşında bir de kahkahada buluştular” - 1989 Üstün DÖKMEN
İnşallah eğitim maceramızda aynı kelimelerde de buluşmak üzere...