Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türk milletinin, terörizmin hain planlarına, terör örgütlerinin kanlı saldırılarına baş eğmeyeceğini ve diz çökmeyeceğini söyledi.
Teröristlerin, tüm insanlığın ortak kan davalısı ve can düşmanı olduğunu belirten Bahçeli, terörizmin hiçbir şekli, türü ve türevinin, masum ve meşru olmadığını vurguladı.
Türkiye'nin üstesinden gelinmesi kaçınılmaz olan öncelikli sorununun, sorunlar piramidinin zirvesine oturmuş "bölücü terör" olduğunu dile getiren Bahçeli, "Biz, TBMM'de terörist istemiyoruz. Biz, terör örgütüne eleman devşiren, sözde Kürdistan propagandasıyla sabırlarımızı kevgire çeviren HDP'yi, Türk siyaset ve demokrasi hayatında bir saniye bile görmeye tahammül edemiyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin görevini de bihakkın yapmasını bekliyoruz." diye konuştu.
"İblis'e piyonluk yapan bölücü terör uzantılarının, tertemiz millet iradesiyle tecelli etmiş, ordular kurup, ordular yönetmiş, Milli Mücadele'yi cesaretle yürüterek devlet kurmuş TBMM'de bulunması züldür, zulümdür, zillettir" ifadesini kullanan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mehmetlerimize kurşun sıkan hainlerle düşüp kalkacaklar, terör kamplarında ideolojik ve silah eğitimi alacaklar, sonra da karşımıza geçip demokrasi, özgürlük, insan hakları, barış ezberlerini utanmadan sıkılmadan arka arkaya sıralayacaklar, bu ne kepazeliktir? Bu ne pişkinliktir? Bu ne pervasızlıktır?
29 Nisan 2017'de Adıyaman merkeze bağlı Akçalı kırsalında Türk Silahlı Kuvvetlerimizin operasyonuyla imha edilen dört teröristten birisi olan 'Koçero Meleti' kod adlı Volkan Bora ile şu anda HDP Diyarbakır Milletvekili olan bir kadının nasıl karanlık münasebet kurduğu deşifre olmuştur. Bu bölücü milletvekili hakkında lazım gelen hukuki takibat, dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili tasarruf derhal temin ve tekemmül etmelidir. Terörist sevdalıları, Meclis koridorlarındadır. Kamplara gidip gelen insanlık defoları, ihaneti tevzi eden terör trafoları, Meclis sıralarındadır. Bu kadar şehit veriyoruz, bu kadar acı yaşıyoruz, bir HDP'linin çıkıp da terör saldırılarını kınadığını, şehitlerimize rahmet dilediğini, hunhar eylemleri reddettiğini bileniniz, işiteniniz var mıdır?"
"DİAYDER iddianamesinde Kılıçdaroğlu'nun adı geçiyor mu geçmiyor mu"
Kılıçdaroğlu'nun, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde terör örgütüyle irtibat ve iltisak içinde olanların işe alınmasıyla ilgili devam eden teftiş ve tetkik sürecinde görevli müfettişlere ateş püskürdüğünü vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Çünkü çiğ süt içtiğinden karnı ağrıyor, hesabını veremeyeceği açıklarından dolayı korkuya kapılıyor. İmralı canisi tarafından kurdurulan ve PKK/KCK'nın şehir yapılanması arasında yer alan DİAYDER'in referansıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesinde işe girdikleri iddia edilenlerin destekçisi çok açık söylüyorum ki Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Bize 'sarayın sözcüsü' diyen Kılıçdaroğlu, Kandil'in teşrifatçısı, Kandil'in tedarikçisidir.
Buradan soruyorum, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanmış DİAYDER iddianamesinde Kılıçdaroğlu'nun adı geçiyor mu geçmiyor mu? Bu zat, terör aparatı DİAYDER'in bölücü mensuplarıyla toplantı yaptı mı yapmadı mı? Saklanma Kılıçdaroğlu, çık karşımıza mertçe söyle, adamsan bu soruların cevabını ver. Özellikle hatırlatırım ki yalan söylemek, vicdanı müebbet hapse mahkum eden bir suçtur. Bir yalan, bin doğrudan şüphe duyulmasını sağlayacaktır. Her yalancı, aynı zamanda korkaklık simgesidir.
Sayın Kılıçdaroğlu, yalanı avuç avuç içiyorsun da yeri geldiğinde bir damla gerçeği yutmaya cesaret edemeyecek kadar denge kaybı yaşıyorsun. Tavsiyem, iyi bir hafızaya sahip olmandır, en azından söylediğin yalanları unutmazsın, ezkaza mahcup düşmezsin, taktığın maskeni de kaybetmezsin."