Gümüşhane Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yasemin Güney, Batı medyasının İstiklal Caddesi'nde gerçekleştirilen terör saldırısına yönelik tutumunu Anadolu Ajansı için kaleme aldı.
Pazar günü Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde terör örgütü PKK/YPG tarafından gerçekleştirilen kanlı terör saldırısı, Amerika menşeli New York Times (NYT) gazetesinin sosyal medya hesabından "turizm" vurgusuyla paylaşıldı: “Her yıl dünyanın dört bir yanından Türkiye’yi ziyaret eden on milyonlarca turistin çoğu, pazar günkü bombalamanın gerçekleştiği bölgede vakit geçiriyor.” NYT'nin bu hareketi, Batı medyasının bilhassa terör olaylarında kendinden olmayana karşı kronikleşmiş bakışını yansıtıyor.
Paradigması Avrupa merkezci bir dünya görüşünün hakimiyeti içerisinde oluşturulan bu bakış, oryantalist düşüncenin varlığını kanıtlar nitelikte, belli aralıkla tekrarlanan ve dünya kamuoyunda kendisine kolaylıkla karşılık bulabilen sorunlu bir bakıştır. Nitekim, bir kez daha eylem içeriğinin ve sonuçlarının medyanın yönelimine göre nasıl farklılaştığı gözler önüne serildi. Batı medyası söz konusu olduğunda bu bakışa hiç de yabancı değiliz.
Batı medyasının oluşturduğu algı
New York Times'ın 6 kişinin hayatını kaybettiği ve 81 kişinin yaralı olarak kurtulduğu terör saldırısının haberini turizmi referans alarak yansıtması; terör ve terör örgütlerinin ulaşmaya çalıştığı korku ve kaos ortamına katkı sunarak, uluslararası arenada Türkiye üzerinde oluşturulmaya çalışılan “güvenli olmayan coğrafya” algısına da hizmet ediyor. Kullanılan dil ve haberin odak noktası haline getirilen "turist" vurgusu, "dünya kamuoyuna karşı, toplumu bilgilendirmenin ve gazeteciliğin ne olmadığına dair iyi bir haber nasıl yapılır" sorusuna cevap niteliğinde olmanın yanı sıra Edward Said’in belirttiği anlamı ile oryantalizmi ve oryantalist bakış açısını da besliyor.
Dilimize "Şarkiyatçılık" olarak çevrilmiş olan Orientalism adlı eserde Edward Said, Batılıların, Doğuyu ele alırken kendi görüşlerinden hareketle, kendi çıkarlarına uygun bir Doğu manzarası çizdiğini ifade eder. Çıkarlara uygun olarak çizilen bu manzarada Doğu, "öteki" konumunda nesneleştirilmiş ve tanımlanmış bir biçimde kendisine yer bulabilir. İşte burada ortaya çıkan ötekileştirmede Batı; Avrupa'nın maddi uygarlığının ve kültürünün temsilcisi olarak zemin bulan gerçek özne konumundadır. Doğu’nun bir “öteki” nesne olarak tanımlanmaya ihtiyacı vardır. Bu tanımlanma Batı medyasının Türkiye özelinde oluşturduğu haberlerde kendini fazlasıyla gösteriyor. Söz konusu haberde de görülebileceği üzere, saldırı sonrası ölen ve yaralanan vatandaşlar bilinçli bir şekilde göz ardı edilerek turizm merkeze alınmış ve Doğu, oryantalist bakış açısıyla nesneleştirilmiştir.
Yeni olmayan bu tanımlama biçimi ve bakışa hem NYT’nin farklı tarihlerdeki haberlerinde hem de Batının küresel ölçekte haber servis edilmesine katkı sağlayan medya organlarında (Reuters, BBC, AFP…) farklı zamanlarda tanık olmak mümkün.
Ülkemizin beka açısından tehdit olarak gördüğü Suriye sınırında, bölgeyi terörden arındırma amaçlı, Suriye’nin toprak bütünlüğü de gözetilerek farklı tarihlerde gerçekleştirilen Fırat Kalkanı (2016), Zeytin Dalı (2018) ve Barış Pınarı (2019) harekatları esnasında da benzer bakış, yukarıda ismi zikredilen medya organlarında kendisine yer bulmuştur. Türkiye’nin her fırsatta dile getirdiği operasyonların Kürt halkını değil terör gruplarını hedef aldığı gerçeği küresel yayın organları tarafından çarpıtılmış ve hedefte “sivillerin, Kürt halkının olduğu" iddiası ısrarla dünya kamuoyuna servis edilmiştir. Bunun yanı sıra bölgede birer tehdit unsuru olarak bulunan terör örgütleri ise meşru gösterilmiştir.
Terör örgütü PKK’nın tasviri
Batı medyasının, Türkiye söz konusu olduğunda terör örgütlerini meşru gösterme durumu elbette bu harekatlar ile de sınırlı değil. NYT, farklı tarihlerde ABD tarafından da terör örgütü olarak kabul edilen terör örgütü PKK için “rebels” (isyancılar), “Kurdish rebel group” (asi, isyankar Kürt grup) gibi tasvir ve nitelendirmeler kullanmıştır. Bu bilinçli dil kullanımı, PKK'nın bir terör örgütü olmaktan çıkartılmasını ve "isyancı bir grup" olarak tasvir edilmesini mümkün kılmaya çalışarak onu dünya kamuoyuna "sıradan isyancılar" olarak pazarlamaktadır. PKK’nın örgüt propagandasına doğrudan hizmet etmekle kalmayan bu yaklaşım, terör konusunda hassas olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini de uluslararası arenada yalnızlaştırmaktadır.
Bilhassa, PKK’nın terör örgütü olarak tanımlanması noktasında literatürde eli çok güçlü olan Türkiye, uluslararası medya kurumlarının tutumları sebebiyle bilinçli bir iki yüzlü bakışa maruz bırakılmaktadır. PKK’nın hem ABD hem de AB tarafından terör örgütü olarak kabul edilmesine rağmen, bu ülkelerin medya mecralarında dolaşıma sokulan yaklaşım oldukça sorunludur. Bu tutum, örgütün uluslararası arenadaki propagandasına da hizmet etmektedir. Çünkü terör örgütleri, gerçekleştirdikleri eylemlerin medyaya konu olmaları neticesinde planlarına ulaşabilmekte ve kendilerine meşruiyet zemini bulabilmektedirler. Amerikan terör uzmanı Brian Jenkins’in de ifade ettiği üzere, terör örgütleri için amaç “çok kişiyi öldürmek değil çok fazla kişiye seyrettirmektir.” Medya ise bunun en önemli ayağını oluşturmaktadır.
NYT’nin Twitter hesabı üzerinden kamuoyu ile paylaştığı menfur saldırının haberi de terörü ülkemiz için değil turist için tehlikeli gören Avrupa merkezci bakış açısıyla oryantalizme hizmet etmektedir