AK Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım, Eskişehir’de buluştuğu üniversite öğrencilerinin Ukrayna sorusu üzerine, "Savaşın başlamaması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her yolu denedi" dedi.
AK Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım, Sazova Mahallesi'nde bulunan Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Bilim Kültür ve Sanat Merkezi’nde öğrenciler ile bir araya geldi. Burada öğrencilerin sorularını cevaplayan Yıldırım, özellikle gelişen teknoloji ve bilişime dikkat çekti. Tecrübelerini öğrencilere aktaran Yıldırım, zaman zaman ise anılarından bahsetti.
Yıldırım ve beraberindekiler, AÜ Kariyer Merkezi tarafından Türk Dünyası Uygulama ve Araştırmaları Merkezi'nde düzenlenen "Dijitalleşme ve Geleceğin Meslekleri" konulu söyleşiye katıldı.
Burada öğrencilerin sorularını yanıtlayan Yıldırım, gençlerle birbirlerini daha iyi anlamaları için gençlerin büyüklere dijitalleşme konusunda bir şeyler öğretmesi gerektiğini söyledi.
Kendilerini "dijital göçmen" gençleri de "dijital yerli" olarak tanımlayan Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
"Bilişim, iletişim, dijitalleşme ve onun getireceği yeni meslekler. İnsan hayatında, toplumsal hayatta nasıl bir değişim bundan sonra bizi bekliyor bunlar değerlendirilecek. Hem ülkenin bilgi toplumu olması hem de dijitalleşme yönünden bizim uyum sağlamamız bakımından size ihtiyacımız var. Cumhuriyet kurulduğunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere kurucu irade alfabe okur-yazarlığı için büyük bir seferberlik başlattı, amaç okuma-yazma bilmeyen kalmasın. Hamdolsun alfabe okur-yazarlığımızda çok büyük mesafe aldık, yüzde 100'lere yaklaştık ama tam 'iş bitti' derken önümüze başka bir hedef çıktı, o da bilgisayar okur-yazarlığı. İşte bu noktada da roller değişik, önce büyükler daha küçüklere öğretiyordu, şimdi devir değişti ahir zaman sizler bizlere öğreteceksiniz." değerlendirmesinde bulundu.
"Dünyayı ateşin içine çekecek bir potansiyel içeriyor"
Sovyet rejiminin Türk tarihine 75 yıllık bir ara verdirdiğini aktaran Yıldırım, ortak bir dil olmadığını ve kültürün de ortak yönlerinin çok az olduğunu kaydetti.
Türk devletleri arasındaki ticaretin istenilen düzeyde olmadığını belirten Yıldırım, "Ortak ticaretimiz de ne yazık ki beş tane ülke, Türkiye altıncı ülke, Macaristan gözlemci ülke, 500 milyar dolar toplam ticaret var, sadece yüzde üçü kendi aralarında, diğerleri başka ülkelerle. Bu bile ne kadar büyük bir yol katetmemiz gerektiğini ortaya koyuyor." dedi.
İlkokul öğretmeni ve lisedeki fizik öğretmeninin hayatında önemli yer ettiğini dile getiren Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da liderliğinin kendisi için önemli olduğunu belirtti.
Hızlı trenin kendi döneminde hayata geçirildiğini aktaran Yıldırım, zamanın ABD'li ulaştırma bakanıyla Ankara'dan Eskişehir'e hızlı trenle seyahat ettiklerini, bakanın hızlı treni övdüğünü ve bunun da kendisi için mutluluk verici olduğunu söyledi.
Binali Yıldırım, coğrafyanın kendilerine yüklediği sorumluluklar olduğunu belirterek, "Bugün Ukrayna'da, Rusya'da yaşanan savaş, başlangıçta bölgeyi ama bir adım sonra da bütün dünyayı ateşin içine çekecek bir potansiyel içeriyor." ifadelerini kullandı.
Havacılık sektöründe önemli işler yaptıklarını aktaran Yıldırım, havacılığın dünyada yüzde beş büyüdüğü dönemlerde Türkiye'de yüzde on seviyelerinde büyüdüğünü, dünyanın en büyük havalimanlarından birini İstanbul'da hizmete geçirdiklerini kaydetti.
"Türkiye, Montrö'de durması gereken yerde duruyor"
Yıldırım, Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili soru üzerine, şunları kaydetti:
"Bunun bir arka planı var, bugün ortaya çıkan bir konu değil. Arka planı nasıl? Sovyetler dağıldıktan sonra Rusya, yani Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinden 15 tane bağımsız ülke oldu. Bunların bir kısmı Avrasya coğrafyasının Avrupa tarafında, bir kısmı da Asya tarafında. Avrupa tarafındakilere Avrupa Birliği (AB) sahip çıktı, bünyesine aldı. Bir kısmı NATO'ya girdiler. Ukrayna'yı da hem NATO hem AB'ye ısrarla almak istediler. Rusya da buna itiraz etti. Dedi ki 'Doğuya doğru genişlemenize ben, razı değilim. İstemiyorum, bunu yapmayın.' Bu inatlaşma, yıllar geçtikçe arttı. Bunun üzerine Kırım işgali oldu. Kırım'ı Rusya 2014'te aldı ama ne Amerika ne Avrupa, Ukrayna ile ilgili politikasında bir değişiklik yapmadı ve işler bu noktaya geldi."
Hiçbir savaşın haklı olmadığını, en kötü barışın bile savaştan daha iyi olduğunu belirten Yıldırım, "Bizim konumumuz, çok özel. Karadeniz'e giriş kapısı, Türkiye. Çanakkale ve İstanbul Boğazı dolayısıyla Karadeniz'e kıyı ülkelerin dünyaya açıldığı kapı, bizden geçiyor. Hem Ukrayna hem Rusya ile derin ilişkilerimiz var; tarihten gelen ilişkilerimiz, ekonomik, enerji ilişkilerimiz var. Rusya ile Türkiye'nin toplam ticareti, 33 milyar dolar; Ukrayna ile 7,5 milyar. Yani kabaca 40 milyar dolar bir ticaretimizin olduğu iki ülkeden bahsediyoruz. Bu da toplam ticaret hacmimizin yüzde 10'u mertebesinde. Bu iki ülkeden ülkemizi ziyaret eden insan sayısı, yılda 8 milyon. Bizden de oraya giden milyonlarca vatandaşımız var. Dolayısıyla burada meydana gelecek bir istikrarsızlık, kargaşa, kaos, doğrudan bizim. Onun için Türkiye, Montrö'de durması gereken yerde duruyor ve ilk andan itibaren bu adaletsiz, dengesiz savaşın başlamaması için de Cumhurbaşkanımız kişisel olarak ve Türk dış politikası olarak, her yolu denedi. Maalesef başarılamadı ve halen de bu çabalarımız devam ediyor. Dolayısıyla ümit ederim ki aklıselim sonunda galip gelir." şeklinde konuştu.
"Savaşı bitirmek için gayretlerimiz devam edecek"
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi olduğunu hatırlatan Yıldırım, "Bunlar, Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin. Herhangi beş tanenin bir tanesi 'olmaz' deyince hiçbir karar çıkmıyor. Şimdi Rusya'nın içinde bulunduğu, kendisini ilgilendiren bir konuda kimse 'evet' demesini beklemesin." dedi.
Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2. Dünya Savaşı'ndan sonra bir 'oldu bitti' ile kurulan Birleşmiş Milletler sistemi, bugün insanlığın ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Bunun mutlaka değiştirilmesi gerekiyor. Bu hakkı onlara kim verdi? Kendi kendilerine verdikleri bir haktı. Bugün ekonomik, nüfus, etki alanı olarak, birçok ülke olmasına rağmen onların maalesef Birleşmiş Milletler'de söz hakkı yok ve bölgesel, küresel barış da bir türlü tesis edilemiyor. Türkiye olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, bu adil olmayan savaşı bitirmek için gayretlerimiz devam edecek. Sivillerin, masum bebeklerin, yavruların ölmemesi için bütün dünyanın üzerine düşen görevler var."