Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Artık Kıbrıs Türklerinin uluslararası görüşmelerde masadaki tek talebi egemen devlet statülerinin tanınmasıdır. Bunun dışındaki tüm teklifler geçerliliğini yitirmiştir. Kıbrıs Türk Devletinin en kısa zamanda geniş bir tanınırlığa sahip olması için her türlü gayreti sergileyeceğiz. İnşallah yakında bunun somut neticelerini de görmeye başlayacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teşkilatlarla bayramlaşma etkinliğine canlı yayınla katıldı. Teşkilat mensuplarının ve Türk milletinin bayramını kutlayan Erdoğan, salgın ile ilgili gelişmeler ve ekonomik gelişmelerin yanı sıra KKTC ziyaretine değindi. Erdoğan, konuşmasının sonunda teşkilatlara uyarılarda bulundu.
“Türkiye’nin büyüklüğünden habersiz şeamet tellalları sürekli tersini söylüyor”
Geçtiğimiz yılki bayramlar ile bu yılki Ramazan Bayramı'nın salgın tedbirleri sebebiyle buruk bir şekilde yaşandığını hatırlatan Erdoğan, “Kurban Bayramımıza salgınla mücadelemizde önemli bir mesafe kat etmiş, vaka, hasta ve vefat sayılarını önemli ölçüde düşürmüş, aşılamada ciddi mesafe kat etmiş ülke olarak girdik. Yaklaşık 1,5 yıllık aradan sonra bu bayramı temizlik, maske, mesafe kurallarına riayet ederek hamdolsun gönlümüzdekine yakın bir sevinçle idrak ediyoruz. Her ne kadar salgın çeşitli ülkelerde yeni varyantlarla yükselişe geçse de Türkiye henüz bu tehdidin pençesine düşmüş değildir. İnşallah hep birlikte aşılamayı yaygınlaştırarak temizlik, maske, mesafe kurallarına uyarak bu dalgayı ilave kısıtlamalara gerek kalmaksızın geride bırakacağımıza inanıyorum. Siz teşkilat mensuplarının bu konuda milletimize öncü ve örnek olmanızı, insanları teşvik etmenizi bekliyorum. Salgın süreci yol açtığı sıkıntılar ve maliyetler yanında ülkemizin önünde pek çok fırsat penceresi de açmıştır. Şimdi bu fırsatları kuvveden fiile geçirmenin aşamasındayız. Sanayi üretimi gayet iyi gidiyor, ticaretimiz canlanıyor, ihracatım rekor üstüne rekor kırıyor, turizm sektörü sürekli hedef yükseltiyor. Yatırımcılarımızın en önemli şikayeti, kapasite büyütmek için makine, üretmek için hammadde, nakletmek için konteynır bulamamak. Organize sanayi bölgelerinde yer kalmadığı için sürekli genişletme ve yenilerini açma çalışmaları var. Tüm bu gelişmeler istihdamı da olumu yönde etkiliyor. Pek çok sektörde vasıflı vasıfsız eleman ihtiyacı hat safhaya çıktı. Bilhassa belli alanlarda yetişmiş iş gücü adeta karaborsaya düşmüş durumda. Gençlerimiz başta olmak üzere ülkemizin insan kaynağını en verimli şekilde değerlendirmek için tüm kurumlarımızla yoğun gayret içindeyiz. Türkiye’nin potansiyelinden, gücünden, büyüklüğünden habersiz şeamet tellalları sürekli tersini söylüyor, karanlık bir fotoğraf çizmeye çalışıyor olsa da 2023 hedeflerimize doğru kararlılıkla yürüyoruz” diye konuştu.
“Bu yolda attığımız her adımda karşılaştığımız engelleri, önümüze kurulan tuzakları, arkamızdan yazılan kirli senaryoları birer birer boşa çıkartıyoruz, ülkemizde artık vesayeti diriltme hayalleri de, darbe ile milletin arasını ve iradesini gasp etme girişimleri de, demokraside ve ekonomide elde ettiğimiz kazanımları geriye götürme çabaları da beyhudedir” açıklamasında bulunan Erdoğan, Türk milletinin en son 15 Temmuz’da bu konudaki kararını ve duruşunu ortaya koyduğunu belirtti.
Erdoğan, “Milletimizle birlikte başardığımız her mücadele gibi önümüzdeki bu süreci de hep birlikte zafere ulaştıracağız” dedi.
“Kıbrıs Türklerinin masadaki tek talebi egemen devlet statülerinin tanınmasıdır”
KKTC’ye yaptığı ziyarete ilişkin bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs Türklerinin tek talebinin egemen devlet statüsünün tanınması olduğunun altını çizdi. Erdoğan, “Kıbrıs Türkü kardeşlerimiz, yıllarca kendilerini sahte vaatlerle, yalanlarla, ikiyüzlülükle aldatanlara cevaplarını bir süre önce açıkladıkları yeni bir kararla verdiler. Artık Kıbrıs Türklerinin uluslararası görüşmelerde masadaki tek talebi egemen devlet statülerinin tanınmasıdır. Bunun dışındaki tüm teklifler geçerliliğini yitirmiştir. Rum kesimini ve Yunanistan’ı verdikleri tüm sözlerden dönmelerine, yapılan anlaşmalara sırt çevirmelerine, Türk toplumunu yok sayan şımarıklıklarına rağmen ısrarla destekleyenlerin artık bu konuda söyleyecek sözü kalmamıştır. 1963’ten itibaren Kıbrıs Türklerine katliam dahil her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu, nobranlığı yapanlar Rumlardı. Ada’da iki tarafın da temsil edildiği bir devlet formülü için BM tarafından başlatılan Annan Planı dahil tüm girişimlere ‘hayır’ diyen yine Rumlardı. Türkiye’nin gösterdiği iyi niyete rağmen AB içinde ülkemizde ve Kıbrıs Türkleri ile ilgili her konuda aleyhimize çalışan Rumlardı. Yakın zamanda Crans Montana’da masadan kaçan yine Rumlardı. Ada’nın zenginliklerini ve tüm imkanlarını sadece kendilerine isteyen, Kıbrıs Türkünü ısrarla azınlık görmeye devam eden yine Rumlardı. Öyleyse artık bizim bu kısır döngüyü sürdürmek için sebebimiz kalmamıştır" dedi.
"Artık bizim için Kuzey Kıbrıs, Güney Kıbrıs diye bir olay kalmamıştır."
Erdoğan, "Biz, Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin egemen devlet üzerine kurulu yeni çözüm teklifini sonuna kadar destekliyoruz. Artık bizim için Kuzey Kıbrıs, Güney Kıbrıs diye bir olay kalmamıştır. Bizim için sadece Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin mevcut sıkıntıları içindeki bağımsız devletler vardır. Ada’daki iki günlük temaslarımız sırasında Kıbrıs Türkü kardeşlerimizi Cumhurbaşkanından gençlerine kadar tüm kesimleri ile bu konuda kararlı gördüm. Kıbrıs Türk Devletinin en kısa zamanda geniş bir tanınırlığa sahip olması için her türlü gayreti sergileyeceğiz. İnşallah yakında bunun somut neticelerini de görmeye başlayacağız” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin istiklal ve istikbal mücadelesine tarihi bir damga vuracağız”
Türkiye’nin 2023’e çok daha farklı bir şekilde girmenin gayreti içinde olduğunu söyleyen Erdoğan, teşkilatlara ve partililere şu ifadelerle seslendi: “İçeride ve dışarıda yaşadığı sınamaların hem boyutlarının artacağı hem kapsamının genişleyeceği anlaşılıyor. Ülkemize 19 yıldır sürdürdüğü, artık yeni bir safhasına geçmeye hazırlandığı demokrasi ve kalkınma hattından çıkarmak için çalışanlar son viraja girdiklerinin farkındadır. Biz de bu kritik sürecin ülkemiz ve milletimiz için taşıdığı önemi biliyoruz. İşte bunun için her fırsatta Cumhur İttifakı’nın gücüne, AK Parti’nin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine sahip çıkmanın ehemmiyetine vurgu yapıyoruz. Salgın vesilesiyle verdiğimiz aranın ardından normalleşme adımlarına paralel olarak il ziyaretlerimize yeniden başladık. Bu ziyaretlerde katıldığımız programlarda kadınlarımız ve gençlerimiz başta olmak üzere vatandaşlarımızın ve teşkilatlarımızın heyecanı bize umut verdi, çalışma şevkimizi artırdı. Şu gerçeği sizlere bir kez daha hatırlatmak istiyorum, sahada biz varsak her, bir vatandaşımızın kapısını çalıyor, elini sıkıyor, gönlünü alıyorsak, karşımızdakilerin söylediği yalanlar ve iftiralar sabun köpüğü gibi patlayıp gidiyor. Ama biz sahayı boş bırakırsak işte o zaman söylenen yalanlar birer gülleye dönüşüp tepemize düşmeye çalışıyor. Bunun için sahayı tüm gücümüzle kapatacağız. Her yerde biz olacağız. Vatandaşlarımızın sevinçli günlerinde de, acılı günlerinde de yanlarında biz yer alacağız. Kamudan sivil topluma kadar tüm kuruluşların faaliyetlerinde bizzat bulunacak, gerektiğinde süreçte vatandaşlarımız adına müdahil olacağız. Yarın vatandaşlarımız sandıkta şunun veya bunun değil, AK Parti olarak sizlerin yaptıklarını, yapmadıklarını sandığa yansıtacak. Bu söylediklerimi hakkıyla yapmaya günün 24 saati, haftanın 7 günü az gelir. Sizlerin planlı, programlı, etkili çalışmalarınızla 24 saatin üzerine 24 saat daha, 7 günün üzerine 7 gün daha ekleyerek bu ağır sorumluluğun üstesinden geleceğinize inanıyorum. Ana kademesi, kadın ve gençlik kolları dahil tüm birimlerimizle bu anlayışla çalışmamız gerekiyor. Önümüzdeki 2 yıl boyunca yapacağınız her işin sadece seçimi değil, çocuklarımızın ve onların evlatlarının geleceğine yön vereceğini asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Bunları sadece kendimiz bilmemekle kalmamalı, milletimize de göstermeliyiz. Bir tarafta ülkemizin siyaseti ve ekonomisi ile eski Türkiye’de döndürmek isteyenler, diğer tarafta büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etmeyi teklif edenler olduğunu milletimize en iyi şekilde anlatmalıyız. Hep birlikte bunu başarırsak sadece seçimleri kazanmakla kalmayacağız, Türkiye’nin istiklal ve istikbal mücadelesine tarihi bir damga vuracağız.”