Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "NATO’nun en çok terör saldırısına hedef olan ülkesi olarak terörle mücadele noktasında hem İttifak’ın hem de müttefiklerimizin gereken hassasiyeti göstermelerini bekliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, NATO Zirvesi öncesi İletişim Başkanlığı tarafından Madrid’de düzenlenen “Bölgeselden Küresele NATO: Diyalog, Genişleme ve Birliktelik Paneli”nde katılımcılara videomesaj ile hitap etti.
Altun, dost ve müttefik İspanya’nın ev sahipliğinde gerçekleşen ve İttifakın 2030 stratejik konseptinin güncelleneceği tarihi NATO Zirvesi’nin marjında böyle bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyduklarını dile getirdi.1952 yılında NATO’ya katılan Türkiye’nin hala İttifakın en büyük ikinci ordusuna sahip olduğuna işaret eden Altun, Türkiye’nin geride kalan 70 yıllık dönemde hem müttefiklerine güçlü desteği hem de İttifak’a sunduğu katkılarla NATO’nun vazgeçilmez bir parçası haline geldiğini belirtti.Türkiye’nin son yıllarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü ve vizyoner liderliğiyle yerli-milli savunma sanayiine yaptığı yatırımların da Türkiye’nin bu konumunun bir göstergesi olduğuna dikkati çeken Altun, savunma sanayii alanında Türk mühendislerinin emekleriyle ortaya çıkardıkları her eserin istikrarlaştırıcı bir aktör olan Türkiye’ye olduğu kadar, parçası olunan NATO’ya da güç kattığını söyledi.
“İhtiyacınız olduğunuzda silah arkadaşınızın yanınızda olması gerekiyor”
“Asker millet” olarak tanımlanan Türklerde “silah arkadaşlığı” kavramının özel bir yeri bulunduğunu anlatan Altun, şöyle devam etti:
“Silah arkadaşlığı yalnızca belirli bir süre zarfında belirli vazifeleri birlikte icra etmiş olmanın değil; bir ortak paydanın, vefa duygusunun ve dayanışmanın tecessümü olarak anlaşılmalıdır. Türkiye’nin NATO’ya atfettiği önemi en iyi anlatan kavram da silah arkadaşlığı olabilir. Öte yandan silah arkadaşlığı kavramının içine yalnızca zor durumda olan silah arkadaşınıza yardım etmek veya birlikte hareket etmek değil; ihtiyacınız olduğunuzda silah arkadaşınızın yanınızda olması da girer. Üzülerek ifade etmeliyim ki, terörle mücadele söz konusu olduğunda bazı NATO müttefiklerimizin yanımızda olmadığı hissi, NATO’nun Türk milleti nezdindeki imajına ciddi anlamda zarar vermektedir. Aynı şekilde NATO’nun en çok terör saldırısına hedef olan ülkesi olarak terörle mücadele noktasında hem İttifak’ın hem de müttefiklerimizin gereken hassasiyeti göstermelerini bekliyoruz. Bu kapsamda PKK terör örgütünün propaganda, finansman ve militan devşirme faaliyetleriyle ciddiyetle mücadele edilmesi gerekmekte; bu mücadele, örgütün Suriye kolu YPG başta olmak üzere tüm uzantılarını kapsamalıdır. İlaveten ülkemizin kurumlarına sızarak, nihayet 15 Temmuz 2016 akşamı 251 masum insanımızı şehit eden ve yönetime el koymaya kalkan FETÖ ile mücadelede tatmin edici adımlar atılmasını bizim müttefikliğin gereği olarak gördüğümüz bir husustur."
“Türkiye’nin gösterdiği hassasiyeti en iyi İspanyol dostları anlar”
Terörle mücadele konusunda Türkiye’nin gösterdiği hassasiyeti en iyi İspanyol dostlarının anlayacağını ifade eden Altun, kimi devletlerin aksine İspanya’nın terörün acısını yaşadığını, teröristlerin çirkin yüzünü tıpkı Türkiye gibi gördüğünü belirtti.
İttifaka 1982 yılında, 16’ncı üyesi olarak katılan İspanya’nın da Türkiye gibi on yıllar boyunca İttifaka büyük katkılar sağladığını anlatan Altun, NATO'nun misyon operasyonlarında önemli görevler üstlendiğini, Bosna Hersek ve Kosova'daki NATO misyonlarının yanı sıra Afganistan'daki NATO misyonuna da önemli katkılar sunduğunu kaydetti.
Altun, “Dost ve müttefik olarak gördüğümüz İspanya’nın hava savunmamız başta olmak üzere milli güvenliğimiz konusunda gösterdiği hassasiyeti de takdirle karşıladığımızı ifade etmek istiyorum. Bu yaklaşımın 'güvenliğin bölünmezliği' ilkesiyle uyumlu olduğunu düşünüyoruz. İki Akdeniz ülkesi arasındaki bu yakın işbirliğinin tüm müttefiklere örnek olması gerektiğine inanıyoruz. İttifakımıza katılmak isteyen devletlerin de terörle mücadele konusundaki kararlılığımızı paylaşmasını istiyor; bu konuda gerekli adımları gecikmeden atmalarını bekliyoruz. Zira NATO’nun değerlerini, müttefiklerin güvenliğini tam anlamıyla içselleştirmemiş ülkelerin bir bütün olarak ittifaka katkıdan çok zararı olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
(HTY-