Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Etimesgut 3'üncü Hava Bakım Fabrikası'nda düzenlenen Hassas Güdüm Kiti-82 teslimat töreninde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) yurt içinde ve sınır ötesinde karada, denizde ve havada hiç olmadığı kadar yoğun ve etkin bir şekilde faaliyetlerine devam ettiğini belirterek, “Kahraman ordumuz vatanımızın, mavi vatanımızın, semalarımızın ve 84 milyon vatandaşımızın güvenliğini sağlamak için başta FETÖ, PKK/YPG ve DEAŞ olmak üzere her türlü risk, tehdit ve tehlikeye karşı ‘ölürsem şehit kalırsam gazi' anlayışıyla azim ve kararlılıkla mücadelesini sürdürmektedir” şeklinde konuştu.
"Bizim mücadelemiz terörledir"
Bakan Akar, Irak'ın kuzeyindeki operasyonların artan bir tempoda Iraklılarla koordineli şekilde devam ettiğini aktararak, “Tüm komşularımızın sınırlarına ve toprak bütünlüğüne ve egemenlik haklarına son derece saygılıyız. Bizim mücadelemiz terörledir, teröristledir. Irak'ın kuzeyinde yuvalanan ve ülkemize 40 yıldır tehdit oluşturan teröristleri etkisiz hale getirmekten başka düşüncemiz yok.
En son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar azim ve kararlılıkla mücadelemize devam edeceğiz. Terörü bitirmekte, halkımızı bu terör belasından kurtarmakta kararlıyız. Biz sadece kendi güvenliğimiz için değil ülkemizin omuzlarımıza yüklediği sorumluluk gereği dost ve kardeş ülkelerin barış, huzur, güvenlik ve demokrasileri için de mücadele vermekteyiz” diye konuştu.
“9 milyon Suriyeli kardeşimize insani yaşam şartlarını sağlamak için elimizden geleni gayreti gösteriyoruz”
Bakan Akar, Suriye'nin kuzeyinde icra edilen operasyonlarla Türkiye'nin güneyinde kurulmak istenen terör koridorunu engellemekle kalmadıklarını, bölgede sağlanan huzur ve güven ortamıyla yeni bir göç dalgası ve insanlık dramını önlediklerinin altını çizerek, “Terör koridoru engellenmeseydi ülkemiz çok daha farklı tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya kalabilirdi. Çok daha farklı oluşumlarla karşılaşabilirdik. Hatta Türkiye proaktif davranarak burada gerekli tedbirleri almasaydı, yaşanacak muhtemelen göç dalgası nedeniyle Avrupa dahi büyük zorluklarla yüzleşmek zorunda kalacaktı.
Halihazırda 4 milyonu Türkiye'de, 5 milyonu Suriye'nin kuzeyinde olmak üzere toplam 9 milyon Suriyeli kardeşimize insani yaşam şartlarını sağlamak için elimizden geleni gayreti gösteriyoruz” ifadelerini kullandı.
“Orada kimse yokken Libyalı kardeşlerimizin yanında biz olduk"
Libyalılara yönelik askeri eğitim, yardım ve danışma faaliyetlerini sürdürdüklerine değinen Bakan Akar şunları söyledi:
“Birleşmiş Milletler'in tanıdığı meşru Libya Hükümeti'nin resmi çağrısı, daveti ve ikili anlaşmalar kapsamında şu anda Libya'dayız. Bizim burada bulunmamız tamamen uluslararası hukuka uygun bir şekilde gerçekleşmiş bir faaliyettir. Türkiye, Libya'da kesinlikle yabancı güç değildir. Bunu herkesin anlaması, bilmesi lazım. Masum ve mazlumların yardım çağrılarını kimse duymazken, 2019'da Trablus'a 5 kilometre kalmışken, Trablus düşmek üzereyken darbeci Hafter tarafından kimse bunu duymazken, orada kimse yokken Libyalı kardeşlerimizin yanında biz olduk.
Libya'da ortaya çıkan toplu mezarları, yaşanan insanlık dramını da unutmamak lazım. Darbeci Hafter tarafından döşenen mayın, EYP'lerden dolayı uzuvlarını kaybeden, şehit olan çok sayıda Libyalı kardeşimiz var. Bunların bir kısmı Libya'da, bir kısmı da Türkiye'de hala tedavi altında. Onlara el uzatan tek ülke Türkiye. Bundan dolayı zarar görenlerin ve ailelerin acılarını dindirmek için de her türlü gayreti gösterdik.
Amacımız Libya Libyalılarındır anlayışıyla toprak ve siyasi bütünlüğünü, birliğini sağlamış, barış ve istikrar içerisinde yaşayan bir Libya oluşumuna katkı bulunmaktır. Libyalı kardeşlerimizin haklı davasına desteğimiz devam edecektir" dedi.
Kafkasya'da barış ve istikrarın sağlanması için büyük gayret sarf ediyoruz
Kafkasya bölgesinin istikrarına da büyük önem verdiklerini söyleyen Akar, “Bu bölgede de barış ve istikrarın sağlanması için büyük gayret sarf ediyoruz. Azerbaycan'ın öz toprağı olan Karabağ'ın Ermenistan işgalinden kurtarılmasından sonra kurulan ortak merkez faaliyetleri Rusya ile koordineli şekilde devam etmektedir. 15 Haziran'da Türkiye-Azerbaycan arasında birliğimizin, kardeşliğimizin ve ortak gelecek hedeflerimizin göstergesi olarak Şuşa Beyannamesi de Cumhurbaşkanımız ve Aliyev tarafından imzalandı. Bu tarihi bir adımdır. Bu gerçekten bizim zaten var olan bağlarımızı da bir şekilde somut olarak gösteren bir belge olarak ortaya çıkmıştır.
Artık Türkiye ve Azerbaycan'ın güvenlik meseleleri birbirinden ayrı düşünülemez bir seviyeye gelmiştir. Bu beyanname aynı zamanda bölgede kalıcı barış ve huzur için bir fırsattır. Cumhurbaşkanımızın ve Aliyev'in uzattığı barış ve dostluk elini tutmalı, bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Türkiye tüm imkanlarıyla tek millet iki devlet olduğumuz can ‘gardaşımız' Azerbaycan'ın yanında olmaya devam edecektir” dedi.
“ABD teknik heyeti ile görüşmelerimiz başladı”
Afganistan'ın Asya kıtasının kalbi olduğunu dile getiren Bakan Akar, şunları söyledi: “Son derece kritik öneme sahip olan bir ülkedir. Türkiye ile Afganistan arasında köklü, tarihi ve kültürel bağlar bulunmaktadır. Nitekim bu yıl Türk-Afgan diplomatik ilişkilerinin 100. yılıdır. 1921'de Türk-Afgan ittifak anlaşmasında da ifade edildiği gibi iki ülkenin kaderi ve saadeti birbirinindir. Dolayısıyla Türkiye her zaman kederde ve kıvançta bir ve beraber olduğu Afganistanlı kardeşlerimizin barış, güven ve istikrar içinde yaşaması için büyük bir gayret sarf etmiştir.
Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde 2002'de ilk göreve başlandığı andan itibaren uluslararası güvenlik yardım kuvvetine, 2015'ten itibaren de NATO'nun Kararlı Destek Misyonu'na katkı sağlamayı sürdürüyoruz. TSK mensuplarının ve Türkiye'den gelen diğer bakanlık ve kurumlara mensup arkadaşlarımızın başarıları da oradaki uluslararası kamuoyu tarafından büyük bir hayranlıkla izlenmektedir.
Halihazırda Kabil Eğitim Yardım Danışmanlık Komutanlığı'nı biz yürütmekteyiz. Bugüne kadar elde edilen kazanımların korunması ve bu kapsamda 6 yıldır sürdürmekte olduğumuz uluslararası havalimanı işletilmesi sorumluluğunun gerekli şartlar sağlanırsa tarafımızdan devam ettirilmesi söz konudur. Bu konuda görüşmeler devam ediyor. Bu hususu diğer ülkelerle beraber nasıl yapabiliriz çalışması yapıyoruz.
Bu kapsamda ABD teknik heyeti de bugün şu anda bakanlığımıza geldi ve görüşmelerimiz başladı, devam ediyor. Şu an için alınmış herhangi bir karar yok. Mevcut personelimizin dışında bölgeye giden personelimiz bulunmamaktadır. Ülkemiz ve Afganistan'ın menfaatleri için uygun sonuç elde etmek istiyoruz. Amacımız Afgan kardeşlerimizin güvenlik, huzur ve refahı için katkılarımıza devam etmektir.”
“Beyhude silahlanma çabalarının en büyük zararının Yunan halkına olacağı görülmeli, bilinmelidir”
Milli Savunma Bakanlığı olarak Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada tüm sorunların uluslararası hukuka uygun olarak barışçıl yöntemlerle iyi komşuluk ilişkileri içerisinde çözülmesinden yana olduklarına işaret eden Akar, şunları kaydetti: “Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'taki sorunların da diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğine samimiyetle inanıyoruz. Bu kapsamda Yunanistan ile istişari görüşmeler ve NATO araştırma toplantılarının yanı sıra güven artırıcı önlemler çerçevesinde 4. toplantının 1. bölümünü video konferans yöntemiyle gerçekleştirdik ancak muhataplarımızı müteakip toplantı için Ankara'ya beklediğimizi de bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Bizler daima pozitif gündeme odaklanmak istiyoruz. Ama maalesef kimi zaman Yunan muhataplarımızın provokatif eylem ve söylemleri ile karşılaşıyoruz. Örneğin 1988 yılında karşılıklı olarak yaptığımız mutabakat var. Mutabakata göre turizm nedeniyle 15 Haziran-15 Eylül tarihleri arasında ve milli günlerimizde tatbikat ve bunun gibi faaliyetler yapılmasına dair. Maalesef buna uyulmadığını görüyoruz.
Ayrıca Yunan komşumuzun beyhude silahlanma çabalarının en büyük zararının Yunan halkına olacağı görülmeli, bilinmelidir. Yunan halkının kaynakları boşuna harcanmamalıdır. Barış ve istikrar için en doğru çözümün birbirimizin hakkına ve hukukuna riayet edilmesi ve böylece ilişkilerin geliştirilmesiyle mümkün olacağı da anlaşılmalıdır. Her zaman belirttiğimiz gibi biz bu coğrafyanın zenginliklerinin uluslararası hukuk çerçevesinde adil bir şekilde paylaşılmasından, barış içinde müreffeh bir geleceğin birlikte inşa edilmesinden yanayız. Bizim kimsenin hakkında, hukukunda ve toprağında gözümüz yoktur.
Ancak Kıbrıs dahil mavi vatanımızdaki hak, alaka ve menfaatlerimizi korumakta azimliyiz, kararlıyız ve çok şükür buna muktediriz. Ayrıca bölge barışına katkı sağlamak amacıyla başta Mısır olmak üzere ilgili ülkelerle çalışmalarımız devam etmektedir. Sonuç olarak TSK personeli Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, AB bünyesinde Suriye'de, Irak'ta, Azerbaycan'da, Libya'da, Katar'da, Kosova'da, Bosna'da, Somali'de ve Afganistan gibi daha birçok coğrafyada omuzlarındaki şanlı bayrağı atalarından aldığı ilhamla ve gururla taşımaktadır" dedi.