Bu seçim kaybedilirse sorumluluk AK Parti teşkilatlarındadır!
Adalet ve Kalkınma Partisi, Refah Partisi'nden biriktirdiği tecrübelerle, teşkilatçılığa ve teşkilatlara her zaman önem verdi. Bazen, "Teşkilatlar bu kadar önemli olmalı mı, bu parti zaten 'lider' partisi. Oyun çoğunu lider alıyor" der ve AK Parti'nin, teşkilatlarına verdiği önemi 'gereğinden fazla' bulurdum, ancak son yıllarda yaşananları izledikçe, AK Parti karar vericilerinin doğru yaptığını görüyorum.
Çünkü şu anda AK Parti teşkilatları, bütün Türkiye'de, partinin sorunlarını çözmekten çok kendileri sorun teşkil eder hale büründü. Tabii ki bütün teşkilatları ve teşkilatlarda yer alan herkesi kastetmiyorum, ancak partinin sıkıntılar içinden geçtiği şu günlerde, teşkilatların genelinde 'çözümün parçası' olma noktasında sıkıntı yaşandığını da en net biçimde ifade etmeliyim...
Mesleğe başladığım 1990'ların başından itibaren Refah Partisi ve ardıllarını takip eden bir gazeteci oldum. Bundan yaklaşık 30 yıl önce, Sakarya gazetesinde, siyasi partilerle ilgili başlattığımız yazı dizisinde, 'Refah Partisi görevini' almış ve zamanın il başkanı Murat Canözer ile gerçekleştirdiğim uzun röportajın ana başlığını, "adam adama markaj" olarak tercih etmiştim...
Milli Görüş, 1960'ların sonlarından itibaren, parti çalışmalarını bu minvalde yürütmüş ve parti ikiye bölündükten sonra, iki parti de teşkilatların yürüttüğü "adam adama markaj" ilkesiyle hareket etmişti...
Son günlerde bu ilkeden uzaklaşıldığını gözlemliyorum...
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyaset bilgisine kimsenin bir şey söyleyebileceğini düşünmüyorum...
Başkan Erdoğan, 15 Temmuz 2016'da kendi hayatına da kastedilen meşhur 'işgal hareketi' sonrasında büyük değişim yaşadı bence. O tarihe kadar vaktinin, emeğinin ve düşüncelerinin yüzde 70'ini AK Parti'ye veriyor, yani yüzde 70'i ile bir sonraki seçimi ve partisini düşünüyordu.
'Darbe' girişiminden sonra değişti, siyasetçi kimliğini bir kenara bırakmadı, ancak vaktinin, emeğinin ve fikri mütalaasının yüzde 95'ini, devleti için ayırır oldu...
Recep Tayyip Erdoğan artık neredeyse bütünüyle devlet adamıdır ve devleti için kaygılanmaktadır...
Son zamanlarda uygulanan ekonomi programını da bu çerçevede değerlendirdim hep...
Hiçbir siyasetçi, siyasetten anlayan hiç kimse, seçime 1,5 yıl kala yüzde 150'ye varan develüasyon yapmaz zira. Devleti için, devletini güçlendirmek için atılan bu türden adımlar, evet, belli bir süre sonra vatandaşa da olumlu yansır ve fakat bu süre içerisinde vatandaşların büyük çoğunluğu pahalılık sıkıntısını en derininde hisseder. Doğal olarak da bunun sorumlusu olarak gördüğü 'iktidar partisi ve liderini' sandıkta ikaz etmek hatta cezalandırmak ister...
İşte, Recep Tayyip Erdoğan son aylarda aldığı kararlarla seçimde yaşayacakları muhtemel sıkıntıyı göze almış ve hatta siyasi geleceğini riske atmıştır...
***
Peki, teşkilatlar ne yapıyor?
Çoğu, hiçbir şey...
Bugün Türkiye genelinde AK Parti teşkilat mensupları arasında bir anket yapılsa yüzde 80'inin, gelişmeleri FOX Tv'nin ana haber bülteninden takip ettiğini görürsünüz!
Evet, evet...
Siz sanıyorsunuz ki, aHaber ya da Kanal 24, 'birinci' çıkacaktır, ancak kazın ayağı öyle değil!
Bugün şehrinizde ya da ülkede Recep Tayyip Erdoğan'ın devlet için yapmak istediklerine en büyük muhalefet, yine AK Parti'nin bazı teşkilat mensuplarından çıkmaktadır.
AK Parti yöneticilerini dinleyen üyeler ve diğer parti seçmenleri de "Yav yaşananlara bunlar inanmıyor ve ne yapıldığını bunlar anlamıyorsa biz niye dert ediyoruz ki, sallayalım gitsin" şeklinde konuşuyor ister istemez...
Bundan 10 yıl önce, AK Parti'nin aldığı oyların çok, hem de çok büyük bir kısmını Recep Tayyip Erdoğan alıyordu...
Son 6 yıldır, devlet adamlığı kimliğini daha da belirginleştiren Recep Tayyip Erdoğan, özellikle, bu seçimde zafer elde etmek için teşkilatlarına da güvenmek ve onların da seçim için çalışmasını istiyor doğal olarak...
Ama nafile...
Bugün bir 'AK Parti il başkan yardımcısı ya da herhangi bir ilçe başkanı' ile konuşun...
Emin olun çok büyük bir oranda "CHP ve İYİ Parti'nin aslında hiç de muhalefet yapamadığını' görürsünüz!
O derece...
***
Şu sıralarda ülke genelindeki teşkilat mensuplarının yarıdan fazlası bırakın seçim için çalışmayı, bırakın yaşanan sıkıntılarda 'reis'lerine destek vermeyi, en âlâ muhalefeti gül gibi yapıyor maşallah!
Şu düsturu unutuyorlar:
Seçim bittip de zaferle sonuçlanırsa bir gün sonra insanlar çevresindekilerine dönüp "Sen ne yaptın da kazandık" diyecektir ve fakat seçim zafer değil de mağlubiyetle neticelenirse emin olun herkes çevresindekine dönüp "sen ne yapmadın ya da neyi eksik yaptın da kaybettik" diye konuşacaktır...
Ve şunu unutmasınlar!..
Küme düşmüş futbol takımının oyuncuları gibi bile olamayacaklar, birçoğunun dönüp yüzüne bakan bile olmayacaktır...
Buradan hareketle şunu çok net söylemeliyim ki...
"Bana ne, ben milletvekili mi olacağım, vekil olacak olanlar düşünsün" diyenler...
"Reis, doları bu kadar yükseltirken bana mı sordu" diyenler...
"Millete söyleyecek söz bulamıyoruz, anlatacak bahane üretemiyoruz" diye konuşanlar...
"Bir dönem de muhalefette kalalım, sürekli iktidar olmak partimizi yoruyor" diye düşünenler...
Bu ve buna benzer saik değil, bahanelerle çalışmaktan kaçınan, emek, vakit, nakit ya da arkadaş harcamaktan sakınan her kim varsa...
Bilsin ki bugünlerde yapılan ya da yapılmayan her şey bir yerlerde, birileri tarafından kayıt altına alınıyordur...
"Aman partimizin sosyal medya çalışmalarına katılmayayım, internetim biter, sonra Instagram'daki videolara nasıl bakarım" diye düşünenlere kadar...
Birileri, bir yerlerde emin olun bunları takip ediyordur...
Nasıl ki Recep Tayyip Erdoğan siyasi geleceğini, devlet için riske attı ve vaktinin çoğunu devlet için harcıyorsa...
Bu seçimde de AK Parti teşkilatlarının tamamının, vaktinin çoğunu, haydi yüzde 90'ını diyelim, partisi için harcamalı...
AK Parti seçim kaybederse Türkiye kaybedecek evet, ancak emin olun 20 yıl sonra yaşanacak bir mağlubiyet sırasında, ismi 'teşkilatlarda' geçen hiç kimse bu sorumluluktan 'yırtamayacak' ve sonrasında ne konuşursa konuşsun kimseyi ikna edemeyecektir...
Benden söylemesi, haydi kolay gele!..
