Bakan Nebati'den asgari ücret açıklaması
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati' den asgari ücret açıklaması...
Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, “2022 yılında da Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü ile işçilerimizin, Toplu Sözleşme uyarınca da memurlarımızın maaşlarında artışlar yapılacağı unutulmamalıdır. Asgari ücrete ilişkin de görüşmeler devam etmekte olup 2022 yılı için asgari ücrette herkesin beklentilerini karşılayacak bir artış yapmayı planlıyoruz” dedi.
TBMM Genel Kurulunda 2022 bütçe görüşmeleri Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı ile bağlı kuruluşların bütçeleri ile devam ediyor. Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, milletvekillerine sunum yaptı. Bakan Nebati, Pençe-Yıldırım Harekatı bölgesinde terör örgütü PKK’nın hain saldırısında şehit düşen kahraman askerlere ve vatan uğruna canlarını feda eden tüm şehitlere Allah’tan rahmet dileyerek konuşmasına başladı.
“Dünyadaki toplam borç küresel milli gelirin yüzde 350’sine ulaşmış durumda”
ABD, Almanya, İspanya gibi ülkelerde enflasyon son 30-45 yılın en yüksek düzeylerinde olduğunu belirten Bakan Nebati, “Salgın tedbirlerinin etkisiyle küresel bütçe açıkları ve borçluluk rekor seviyelerde. Dünyadaki toplam borç küresel milli gelirin yüzde 350’sine ulaşmış durumda. Dünyada kamu maliyesi alanındaki bu bozulmanın kısa sürede iyileşmesi çok zor. Tedarik zincirlerinde devam eden sorunlar, emtia fiyatlarındaki rekor artışlar, yükselen küresel borçluluk gibi birçok zorluğa rağmen, Türkiye ekonomisi alınan güçlü mali tedbirler ve sağlanan destekler ile sağlık sektöründe verilen insanüstü çabalar sayesinde diğer ülkelerden pozitif yönde ayrıştı ve ayrışmaya devam ediyor. Bu pozitif ayrışma zamanında alınan proaktif kararlar ve yerinde uygulamalar sonucunda gerçekleşmiştir” ifadelerini kullandı.
“2021 yılında da OVP tahminimiz olan yüzde 9’un üzerinde çift haneli bir büyüme bekliyoruz”
Bakan Nebati, şöyle konuştu:
“2021 yılının ilk çeyreğinde yüzde 7,4, ikinci çeyreğinde ise yüzde 22 oranlarında büyüyen ekonomimiz yılın üçüncü çeyreğinde de bu ivmeyi koruma başarısını göstererek yüzde 7,4 oranında büyüme kaydetti. Böylece yılın ilk 3 çeyreğinde büyüme yıllık yüzde 11,7 seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde büyüme dengeli bir şekilde; toplam iç talebin 6,6 puanlık katkısına karşılık net dış talebin katkısı 5,1 puan oldu. Bakınız biraz geçmişe gidelim. 1999-2002 arasında Türkiye ortalama sadece yüzde 0,9 büyüdü. 2003-2020 döneminde ise bu büyüme ortalama yüzde 5,2’ye yükseldi. Aynı dönemde ise küresel büyüme yüzde 3,4 olarak gerçekleşti. 2005 yılında Türkiye dünyanın en büyük 17. ekonomisiyken 2020’de 11. sıraya yükselmiştir. 2021 yılında da OVP tahminimiz olan yüzde 9’un üzerinde çift haneli bir büyüme bekliyoruz. Bu büyümenin en az üçte ikisi yatırımlar ve net ihracattan gelecek. Dolayısıyla Türkiye bu yıl da diğer ülkelerden pozitif yönde ayrışmaya devam edecek.”
“Orta vadede cari işlemler dengesinde kalıcı ve sürdürülebilir iyileşme sağlayacağız”
Bakan Nebati, cari açıkta kayda değer gelişme sağlandığını belirterek, “2021 yılı Eylül ayı itibarıyla yıllık cari işlemler açığı 2020 yılsonuna göre 16,6 milyar dolar iyileşti. Bu yıl cari açığın milli gelire oranının yüzde 2,6'nın oldukça altında gerçekleşmesini bekliyoruz. Böylece, 2021 yılı yüksek büyüme ve düşük cari açıkla Türkiye'nin tarihsel döngüsünün kırıldığı bir yıl olacak. Önümüzdeki dönemde, küresel tedarik zincirlerindeki değişimler, dijital ve yeşil dönüşüm gibi eğilimleri dikkate alarak; uluslararası arenada rekabet gücü yüksek sektörleri destekleyeceğiz. Böylece, küresel ticaretten aldığımız payı daha da artıracağız. Neticede, orta vadede cari işlemler dengesinde kalıcı ve sürdürülebilir iyileşme sağlayacağız” dedi.
“Sadece 2021 yılında feragat ettiğimiz kamu geliri sayesinde enflasyonda yaklaşık 5,3 puan düşürücü etki oluşturduk”
İstihdamın 2020’nin ikinci yarısından itibaren toparlanmaya başladığını belirten Bakan Nebati, “2021 yılı Ocak-Eylül döneminde ise istihdam artışı 2,2 milyon kişiye ulaştı ve toplam istihdam salgın öncesi seviyelerin üzerine çıktı. Bu gelişmeler neticesinde ülkemiz, salgının istihdam üzerindeki yıkıcı etkisini telafi edebilen sayılı ülkeler arasında yer aldı. 2021 yılında ekonominin hızlı toparlanmasına bağlı enflasyonist baskıların yanı sıra küresel gıda, emtia, petrol ve enerji fiyatlarındaki artışlar ve tedarik zincirlerindeki aksaklıklar neticesinde yıllık tüketici enflasyonu Kasım ayı itibarıyla yüzde 21,3 seviyesine yükseldi. Her ne kadar enflasyondaki bozulmanın önemli bir bölümü küresel gelişmeler kaynaklı olsa da döviz kuru gelişmelerinin de bu görünümde belirleyici olduğunu gözlemliyoruz. Bunlara ek olarak özellikle gıda fiyatlarındaki katılık ve enerjide dışa bağımlılık gibi yapısal sorunların da olumsuz etkileri göz ardı edilemez. Kamu olarak, yönetilen/yönlendirilen fiyatlar vasıtasıyla artan maliyet enflasyonunun tüketicilerimize sınırlı yansıması için önemli bir gelir kaybını göğüslüyoruz. Bu çerçevede, sadece 2021 yılında feragat ettiğimiz kamu geliri sayesinde enflasyonda yaklaşık 5,3 puan düşürücü etki oluşturduk. Bu hesaplamada sadece vergi düzenlemeleri ile yönetilen/yönlendirilen fiyatların etkisi olduğuna ve önlemlerimizi sadece vergi geliri ile sınırlı tutmadığımıza da dikkatinizi çekmek istiyorum” şeklinde konuştu.
“Asgari ücrette herkesin beklentilerini karşılayacak bir artış yapmayı planlıyoruz”
Asgari ücret ile ilgili olarak Bakan Nebati, “2022 yılında da Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü ile işçilerimizin, Toplu Sözleşme uyarınca da memurlarımızın maaşlarında artışlar yapılacağı unutulmamalıdır. Asgari ücrete ilişkin de görüşmeler devam etmekte olup 2022 yılı için asgari ücrette herkesin beklentilerini karşılayacak bir artış yapmayı planlıyoruz” diye konuştu.
“Sosyal Destek Programı kapsamında 4,4 milyar TL'si Hazine desteği, 5,5 milyar TL’si fonlardan olmak üzere toplam 7 milyonu aşkın haneye yardım sağladık”
Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında uyguladıkları tedbirlerin ekonomik büyüklüğün yaklaşık 718 milyar TL’ye ulaştığının altını çizen Bakan Nebati, “Bu tutarın Merkezi Yönetim Bütçesi ve İşsizlik Sigortası Fonu başta olmak üzere çeşitli fonlardan karşılanan kısmı yaklaşık 190 milyar TL’dir. Yılsonuna kadar bu desteklerin 205 milyar liraya, yani milli gelirin yüzde 4’üne ulaşmasını bekliyoruz. Vergi, sosyal güvenlik prim ertelemeleri ile kullandırılan krediler ve ertelemeler yoluyla 529 milyar liralık, diğer bir ifadeyle milli gelirin yüzde 10,5’i kadar bir kaynak harekete geçti. Böylesine zorlu dönemde, üretimde ve ticarette süreklilik devam ettiyse, kısa çalışma ödeneği, işsizlik ödeneği, nakdi ücret desteği ve normalleşme desteği gibi mekanizmaların büyük payı var. Bu bahsettiğim dört mekanizmayla 10 milyonun üzerinde vatandaşımıza 63 milyar TL destek sunduk. Bunlara ilaveten, Sosyal Destek Programı kapsamında 4,4 milyar TL'si Hazine desteği, 5,5 milyar TL’si fonlardan olmak üzere toplam 7 milyonu aşkın haneye yardım sağladık. Salgının etkilerini sınırlandırmak ve enflasyon ile mücadeleye katkı sağlamak amacıyla 125,6 milyar TL vergi gelirinden vazgeçtik. Eşel mobil uygulamamız çerçevesinde feragat edilen 65 milyar TL gelir ile akaryakıt fiyatları üzerindeki baskıyı azalttık. KDV ve kira stopajı indirimi uygulamalarımızı salgının en yoğun hissedildiği dönemlerde devam ettirdik, TL cinsi mevduat ve fonlara yönelik stopaj indirimini devreye aldık, konaklama vergisinin uygulama süresini 2023 yılına öteleyerek turizm sektörümüzü destekledik” şeklinde konuştu.
“İç borç stokunda döviz cinsi enstrümanların payının azaltılmasını hedefliyoruz”
Borçlanma ile ilgili olarak Bakan Nebati şunları kaydetti:
“Stratejik ölçütler çerçevesinde yürütülen borçlanma politikası kapsamında borçlanmanın ağırlıklı olarak TL cinsinden yapılmasını ve iç borç stokunda döviz cinsi enstrümanların payının azaltılmasını hedefliyoruz. Ayrıca, likidite riskinin azaltılması amacıyla güçlü nakit rezervi tutulması politikasına da devam ediyoruz. 2021 yılında bütçe gerçekleşmelerinde kaydedilen iyileşmenin bir yansıması olarak toplam borçlanmanın, yıllık finansman duyurusundaki tutara göre 160 milyar TL azalarak 458 milyar TL olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Döviz cinsi borçlanmaların iç borçlanma içindeki payını bir önceki yıla göre yüzde 27,6’dan yüzde 12,8’e, döviz ve altın cinsi borçlanmaların iç borçlanma içindeki toplam payını ise yüzde 37,2’den Kasım sonu itibarıyla yüzde 29,7’ye indirdik. 2020 yılsonu itibarıyla merkezi yönetim yurt içi döviz ve altın cinsi borç stoku 36,2 milyar dolar iken Eylül sonu itibarıyla 31,6 milyar dolara geriledi. 2021 yılı Ekim ayı itibarıyla iç borçlanmanın ortalama vadesi iki yıl öncesine kıyasla yaklaşık iki katına çıkarak 56 aya yükseldi. 2020 yılında AB tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranı yüzde 39,7 iken, 2021 yılı ikinci çeyrek itibarıyla yüzde 38,4 seviyesinde gerçekleşti. AB üyesi ülkelerde bu oran aynı dönemde ortalama yüzde 91’dir. 2022 yılında 385,5 milyar TL’si iç, 120,4 milyar TL’si dış olmak üzere toplam 505,9 milyar TL borç servisi gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Diğer taraftan 101 milyar TL karşılığı dış, 397,1 milyar TL karşılığı iç olmak üzere toplam 498,1 milyar TL borçlanma yapmayı hedefliyoruz. Böylelikle 2022 yılı sonunda iç borç çevirme oranının yüzde 103 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz.”