Güç seninle olsun…
İnsanlarda kendini mutlu edememe korkusu, herhalde insanı görüp tutabileceği her şeye yönelmeye zorluyor bir şekilde?
İnsan kendinde varolan şifa ve mucizeyi yaratmak yerine, aslında hiç çaba sarf etmeden elindekini tüketerek başkalarının şifalarını almaya çalışıyor, hem yabancı hem de birçok kere yalancı suratların fısıltılarıyla...
Sorun şu ki aldıkları onların şifası da değil, dini terminolojiye ait pek çok kavramı da kullanarak sağlıklı ve kaliteli bir yaşam vaadiyle servis ediliyor. Bu yeni New Age hareketinin, bu spiritüel pazarlama ve market alışverişi yöntemiyle hangi demografik yapıya sahip bireylerin umut iştahlarını kabarttığını düşünmek gerek. Geleneksel ve kutsal olan yerine, bireye özel inanç paketlerinin yeni çağ insanlarını cezbedecek sözlerle bezenmiş yapısı, daha özgür bir seçim yapabilme yanılgısı yaratmış olabilir. Türkiye’de özellikle reiki, theta healing, biyoenerji, access bars ve EFT gibi yapılardan bahsediyorum. Mistik ögelerle tanışma, batı toplumunda 1960 sonrası kilisenin etkisini kaybetmesiyle insanları Yeni Çağ şifacılığına yönelttiğinde bu kişilerle başlamıştır. İyi oluşun tüm teknik ve yöntemini bildiğini ifade eden manipülatif kişilik özellikleriyle bu insanlar neredeyse yeni yüzyıl şamanları olmaya aday olmuşlardır.
Son zamanlarda kendi mezuniyet yani diploma alanı dışında pek çok his bükücü, enerji stok yardımcısı, yıldız falcısı, şifacı veya bars üstatları kılığında iyileştirme tacirleri; insanların aslında kendi öz benliklerinin harcında olan umudu ambalajlayarak geri veriyorlar onlara.
Evdeki tencerem nasıl pişecek diye yapmacık kelimeler vermeyin insanların kalplerine!
Çünkü suni narkozlarınız ile yapmaya çalıştığınız geçici şifalarınız faydadan çok zarar verecektir uzun zaman içerisinde… Bolluğa ve şifaya geçiş, mistik deneyimler, inziva meditasyonu, derin dönüşümler, güçlü kreasyonlar adına ne derseniz deyin bunları bırakıp aldığınız diplomayla iş yapın kudret arayın. Üç beş sertifikayla Nirvanaya ulaşmış gibi kendinizi gülünç durumlara düşürmeyin. “Taklitler asıllarını yüceltir” derler. Umarım asıl gücünü keşfeden insanlar da bu taklitlere bel bağlamaz. İllaki ağacın altındaki ulu bilgeyi ya da ışıkta boy gösteren aksakallı dedeyi görmek mi? el öpmek mi lazım?
Umut tacirlerine pazarlıksız vermeyi kabul ettiğiniz yegane zihniniz, aslında sahip olduğunuz en önemli umuttur bunu bilesiniz.
İyi kötü diye bir kavram kullanmıyorum dikkat ederseniz. Sorun şu, hazır elinizde olanların farkına varmak için bence önemli olan selftrans yollarla kendi ruhunuza bir seyahat yapmaktır.
Mevlana’dan bir dizeyi paylaşmak isterim
"Ölüm diye bir şey yok bu ummanda
Umutsuzluk da yok, hüzün de, kaygı da...
Bu umman sonsuz aşk ve sevgi dolu,
İyiliğin, cömertliğin ummanı bu..."
New York Times Bestseller olan “Değişim Zihinde Başlar - Plasebo Sensin- Dr Joe Dispenza” mutlaka okunması gereklidir diye düşünüyorum. Okumaya başladığınız anda ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Yıldız Savaşları filminde jedayların repliğinde keramet mi varmış bilmem ama
May the force be with you! “Güç seninle olsun..”
"Ölüm diye bir şey yok bu ummanda
Umutsuzluk da yok, hüzün de, kaygı da...
Bu umman sonsuz aşk ve sevgi dolu,
İyiliğin, cömertliğin ummanı BU.NE GÜZEL DEMİŞ