Bugün Dünya Kahve Günü... Kahvenizi nasıl alırdınız?
1 Ekim Dünya Kahve Günü tüm dünyada kutlanıyor. Sosyal medyada da kullanıcılar tarafından geniş yer bulan kahve nasıl ortaya çıktı? Kahvenin tarihçesi nedir? Kahve İstanbul'a nasıl geldi? İşte detaylar
1 Ekim Dünya Kahve Günü sosyal medyada gündem oldu. Dünyada petrolle birlikte en çok ihracatı yapılan iki üründen biri olan kahve Türk kültüründe de çok büyük bir öneme sahip...
Kahvenin bulunuşu ile ilgili ise kesin bir veri olmamakla birlikte en çok kabul gören rivayet Etiyopya'da keşfedildiğidir. Kahve ismini de Etiyopya'nın Kaffa bölgesinden alır. Kaffa'daki ormanlarda yetişen Arabika kahve ağaçları, çekirdekleri işlenen ilk kahveler olarak bilinir.
Kahvenin ilk durağı Yemen
Kahve ilk kez Habeşistan’da tüketildikten sonra Yemen’e getirilmiştir ve asıl şöhretini burada kazanmıştır. Günümüzde Yemen, kahve denildiğinde akla gelen ilk ülkedir fakat kahvenin asıl vatanı burası değildir. Yemen, kahve kültürünü oluşturan ülkedir. Etiyopya'da o dönem köle ticareti yapılan yol üstünde yaya olarak yolculuk eden ve yorulan köleler, yol kenarındaki kahve ağaçlarının kırmızı meyvelerini çiğneyerek tükürürdü. Çiğnenen bu kırmızı meyve, kölelere enerji verir ve yolculuklarına devam etmelerini sağlardı. Bu durumu gören bazı tüccarlar da ağaçlardaki meyveleri ve meyvenin içindeki kahve çekirdeklerini toplayarak ticaretini yapmaya başladı. Kahve de yemene bu şekilde geldi.
Yemen'den Türkiye'ye geliş öyküsü
Yavuz Sultan Selim döneminde Yemen Valisi olan Özdemir Paşa, Yemen'de içtiği ve çok sevdiği kahveyi İstanbul'a getirir. Kahve, burada çok sevilir. Öyle ki sarayda 'kahveci başı' rütbeli bir çalışan bile olur. Padişahın kahvesini pişirmekle görevli olan kahveci başı, sır tutmasını bilen bilge kişiler arasından seçilirdi.
İstanbul'dan dünyaya yayıldı
1600'lü yıllarda Türkiye'ye gelen Venedikli tüccarlar, kahveyle tanışır ve kahvenin Avrupa'ya taşınması bu şekilde gerçekleşir. İlk başlarda sokaklarda satılan kahve, 1645 yılında ilk defa İtalya'da bir dükkanda yani 'kahvehane'de satılmaya başlanır.
Türk kahvesinin özellikleri
Türk kahvesinin en belirgin özelliği cezvede pişirilmesi ve telvesiyle beraber servis edilmesidir. Diğer kahve kültürlerinde kahve posası demleme işleminden sonra süzdürülse de Türk kahvesinde durum böyle değil. Servis edildikten sonra bile kahve, fincanın içinde demlenmeye devam ediyor. Ayrıca porsiyonların çok küçük olması da sert bir kahvenin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Kahveyi bu şekilde sevmeyenler için ilk başlarda bal karıştırarak tatlandırmaya çalışılmış. Sonraki dönemde şeker, balın yerini almıştır
Bu gibi tadımsal özelliklerine rağmen Türk kahvesi, lezzetiyle değil manevi yönüyle ön plana çıkan bir kahve türüdür. Gelen misafire kahveyle beraber su ikram edilerek açlık durumunun naif bir şekilde anlaşılması, kız isteme merasimlerinde kahve pişirilmesi, kültürümüzün bir başka önemli parçası olan lokumla özdeşleşmesi kahvenin manevi yönünü güçlendiren unsurlardan yalnızca birkaçı. Bunun sonucunda “Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır.” gibi kahveyle ilgili dostluğu vurgulayan pek çok atasözü kültürümüzde kendine yer buluyor.