Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan KPSS açıklaması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Soçi ziyareti gazetecilerin sorularını cevapladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sınavı iptal edilenlerden herhangi bir ücret talebi de kesinlikle olmayacak. ÖSYM, bundan sonraki süreci, kademeleri de inşallah en güzel surette devam ettirerek, şaibeleri de ortadan kaldırarak yoluna devam edecek” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sınavı iptal edilenlerden herhangi bir ücret talebi de kesinlikle olmayacak. ÖSYM, bundan sonraki süreci, kademeleri de inşallah en güzel surette devam ettirerek, şaibeleri de ortadan kaldırarak yoluna devam edecek” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Soçi ziyareti gazetecilerin sorularını cevapladı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in davetine icabetle Soçi’ye yaptığı çalışma ziyaretinin olumlu, başarılı bir şekilde tamamlandığını ifade eden Erdoğan, "Putin’le 19 Temmuz’da Tahran’da bir araya gelmelerinin ardından Soçi’de ikili ilişkileri ve uluslararası meseleleri etraflıca değerlendirdik. Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyimizin müteakip toplantısını Türkiye’de yapmak üzere Sayın Putin’e davetimi gerçekleştirdim” dedi.
Türk-Rus ilişkilerinin karşı karşıya kaldığı meydan okumaların üstesinden diyalog ve iş birliği ile gelmeyi hep başardığını ifade eden Erdoğan, ”Putin’le tesis ettiğimiz karşılıklı güven ve saygıya dayalı ortak anlayış, ilişkilerimizin teminatıdır. Mevcut şartlar altında önemli olan; ilişkilerimizi ortak çıkarlarımız temelinde ve uluslararası sistem içinde sürdürmek, ileri götürmektir” açıklamasında bulundu.
Putin ile ikili görüşmelerinde ticari ve ekonomik iş birliğinin daha da geliştirilmesi üzerinde etraflıca fikir alışverişinde bulunduklarını ifade eden Erdoğan, “Ticarette hedefin daha önce 100 milyar dolar olarak ifade etmiştik. Bu doğrultuda enerji başta olmak üzere, ticaret, turizm ve tarım gibi alanlarda iş birliğimizi geliştirmek istiyoruz. İkili ticaret hacmimizin daha dengeli bir zemine kavuşmasını temin etmek noktasında kararlıyız. Ekonomik ve ticari ilişiklerimize dair yol haritası mahiyetinde bir mutabakat zaptı da Soçi’de Ticaret Bakanımız ile Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak tarafından imzalandı” değerlendirmesinde bulundu.
Suriye’de yuvalanan terör örgütlerine karşı atılabilecek adımların mütalaa edildiğini kaydeden Erdoğan, “Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden, Suriyeli kardeşlerimizle birlikte askerimize, polisimize, güvenlik güçlerimize, sivil vatandaşlarımıza saldıran bu katil sürüleriyle mücadelemize birlikte gereken cevabı verme kararında da mutabık kaldık. Rusya’yla sürdürdüğümüz diyaloğun müspet yansımalarına Kafkaslarda, Suriye’de ve Ukrayna’da şahit oluyoruz” dedi.
Rusya -Ukrayna sorununun müzakere masasında çözümüne olan inancının devam ettiğini söyleyen Erdoğan, ”Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden ihraç edilmesine yönelik girişim, bunun en son küresel örneğidir. Şimdi önemli olan, planın sağlıklı şekilde uygulanması ve oluşan müspet havanın İstanbul’daki müzakerelere dönüşe yönelik somut adımlara tahvil edilmesidir. Ukrayna’daki savaşın kazananı olmayacağını başından beri vurguluyorum. Sahadaki sıkıntılara rağmen, krizin müzakere masasında çözüleceğine olan güçlü inancımı da koruyorum. Putin’e, Zelenski’yle görüşmesine ev sahipliği yapabileceğimizi bir kez daha hatırlattım. Karadeniz’den komşumuz Rusya’yla diyaloğumuzu, bölgesel ve küresel barışa katkı sunmak maksadıyla her alanda ilerletmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Rusya- Ukrayna geriliminin çözümünde tutumunun her zaman aynı olduğunu bir kez daha vurgu yapan Erdoğan, ”Türk diplomasisi aslında üzerine düşen bu görevi başarılı bir şekilde sürdürüyor. Burada herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Ancak tabii tarafların buradaki yaklaşımı büyük önem arz ediyor. Eğer taraflar verilen sözlerin üzerinde gerçekten hassasiyet gösterip dururlarsa bu işi ciddi manada çözebilecek bir imkana sahip olduğumuzu veyahut da yaklaştığımızı görüyorum. Bunun olmaması için bu noktada bir sebep söz konusu değil” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin terör unsurlarına karşı tavrını Putin ile görüşmesinde ifade ettiğini belirten Erdoğan şunları kaydetti:
“Putin konuyla ilgili Türkiye’ye yönelik adil bir yaklaşım sürdürüyor. Terörle mücadele noktasında her zaman yanımızda olacağını özellikle de ifade ediyor. Burada şunu bize ima ediyor; ‘Mümkün olduğunca bunları, rejimle birlikte çözme yolunu tercih ederseniz çok daha isabetli olur’ gibi bir yaklaşımı var. Biz de diyoruz ki, şu anda bizim istihbarat örgütümüz Suriye istihbaratıyla zaten bu konuları yürütüyor ama bütün mesele netice almak. Eğer istihbaratımız, Suriye istihbaratıyla bu çalışmayı yürütürken, buna rağmen hala orada terör örgütleri fellik fellik at oynatıyorsa bu konuda bize destek vermeniz gerekiyor diyoruz. Bu konuda da mutabakatımız var”.
"Akkuyu’daki çalışmaları yerinde, bizzat heyetimle beraber izleyeceğim"
Akkuyu Nükleer Santrali, Cumhuriyet tarihimizin en büyük projelerinden bir tanesi. Bunun önemli olmasının sebebi, sadece elektrik üretim kapasitesi değil, aynı zamanda enerji arzı konusunda Türkiye’nin beklentilerinin bir bölümünü karşılamasının öngörülmesi. Diğer taraftan sizin enerji konusunda da en başından beri çok sık vurgu yaptığımız konulardan bir tanesi yerlileşme ve millileşme. Bu çerçevede Rus tarafı ile bir Türk ortağın girişimi olarak yola çıkan IC İçtaş zaman içinde önemli bir bilgi birikimi ve know-how üretmişti. Fakat kısa süre önce ilginç bir gelişme oldu ve Rus tarafı Rosatom yarı yarıya ortak olduğu bu şirkette çalışmalarını durdurdu ve feshetti. Acaba bu konu gündeme geldi mi? Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu adım bu projenin gecikmesi veya Türk tarafının bir miktar daha böyle taşeronlaştırılmasına neden olabilir mi? Böyle bir risk görülüyor mu?' sorusuna Erdoğan, “Tabii böyle bir konuyu görüşmemek olamaz. Görüştük. Akkuyu Nükleer Güç Santrali, ülkemizin enerji stratejisi içinde ayrı bir öneme sahip. Akkuyu’nun ilk reaktörünü 2023 yılında hizmete alma hedefimiz sürüyor. Bu hususları, Rus tarafıyla görüşmelerimizde bir kez daha ele aldık. ‘25 bin kişi şu anda çalışmıyor. Burası kapatıldı’ gibi ifadeler söyleniyor. Böyle bir şeyi ben de kabul etmedim, Rus tarafı da kabul etmiyor. Çalışıyorlar. Şimdi önümüzdeki hafta Mersin Taşucu’nda Abdülhamit Han sondaj gemimizi uğurlamaya gittiğimde aynı gün oradan Akkuyu’ya geçeceğim. Akkuyu’daki çalışmaları yerinde, bizzat heyetimle beraber izleyeceğim. Ondan sonra da Sayın Putin’e oradaki gelinen durumu aktaracağım, söyleyeceğim. Ona göre de yol haritamızı belirleyelim diyeceğim. Yani onlar da bir defa kesinlikle süreci durdurmak gibi bir şeyi kabul etmiyorlar” cevabını verdi.
Türkiye’nin ülkeye yatırım yapmak isteyen herkese kapılarının açık olduğunu söyleyen Erdoğan, ”Bizim şu anda Türkiye olarak kapımız herkese açık. Ülkemizde kimler yatırım yapmak isterse biz onlara her türlü desteği veririz. Çünkü Türkiye dünyada sadece bu son gelişmelerde değil, bunun dışında da serbest pazar ekonomisinin en önemli bir açık kapısıdır” dedi.
"Putin’le ruble üzerinde mutabık kaldık"
Ruble ile alışveriş konusunun da görüşmelerde masada olduğunu bildiren Erdoğan, ”Tabii bu Soçi ziyaretinin bir güzel tarafı da şu oldu, Putin’le ruble üzerinde mutabık kaldık. Ruble noktasında bu alışverişlerimizi yapacağımız için o da tabii Türkiye-Rusya arasında mali noktada ayrı bir güç kaynağı olarak Rusya’ya ve Türkiye’ye inşallah kazandıracak. Bir de Rusya’nın Mir kartı var. Şu anda bizim beş bankamız bunun üzerinden çalışmalarını sürdürüyor. Burada da çok ciddi gelişmeler var. Bu da tabi Rusya’dan gelen turistleri çok çok rahatlatan bir süreç. Onlarla alışverişini, otel ödemelerini yapabiliyorlar. Bu da tabi hem onlar için hem bizim için çok çok rahatlatıcı bir sistem. Bu ziyaretimizde Rusya Merkez Bankası Başkanı ile bizim Merkez Bankası Başkanımız da görüşmelerini yaptılar” açıklamasında bulundu.
Azerbaycan-Ermenistan gerilimi ile ilgili açıklamalarda bulunan Erdoğan, “İlham kardeşimle iki gün önce bunları etraflıca konuştuk. Öncelikle bir Azerbaycanlı kardeşimizin şehit olmasına neden olan saldırıyı kınıyoruz. Karabağ, Azerbaycan’ın uluslararası tanınmış sınırları içerisinde yer alan Azerbaycan toprağıdır. Azerbaycan, tabiatıyla topraklarında yasadışı hiçbir silahlı unsurun bulunmasını istemiyor. Üçlü Bildiri’den bu yana yaklaşık iki yıl geçti. Ermenistan’ın buradaki taahhütlerini de bir an önce yerine getirmesi önem taşıyor. Azerbaycan’ın Londra Büyükelçiliğine saldırıyı da kabul edilemez buluyoruz. Bu olayın ciddiyetle ve detaylı bir şekilde soruşturularak faillerine gerekli cezaların verileceğini ümit ediyoruz” şeklinde konuştu.
Erdoğan, “ABD Temsilciler Meclisi Başkanının Tayvan’dan ayrılmasının ardından Çin, işgal senaryosunu andıran bir tatbikat başlattı. Bu gerilimin nereye evrileceğini düşünüyorsunuz? Pasifik’te olabilecek bir çatışma, Türkiye’nin pozisyonunu nasıl etkiler? Ekonomik anlamda özellikle bir kriz çıkarsa hazırlık mıyız?” sorusuna ise şöyle cevap verdi:
“Biz hepsine hazırız, bir sıkıntı yok. Bölgedeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Ukrayna’daki savaş ve koronavirüs salgınının küresel ekonomi ve istikrara olumsuz etkilerinin sürdüğü bir dönemde yeni bir krizin ortaya çıkmasına izin vermemeliyiz. Tayvan’la ilgili ortaya çıkan gerginliğin azaltılması için tüm tarafların sağduyulu ve itidalli hareket etmesi çok çok önemli. Eylül ayında Şanghay Beşlisi, Özbekistan’da toplanacak. Görüşmemizde Sayın Putin de rica etti; nasip olursa biz de inşallah oradaki toplantıya katılacağız. Şanghay Beşlisi’nin gerek üyeleri gerek gözlemci ya da diyalog ortağı olarak oraya katılacak olanlarla biz de beraber olalım diyoruz. Örneğin Çin geliyor, öbür tarafta Suud gelecek, Katar gelecek. Orada onlarla bir arada olmayı hedefliyoruz. Şu anda fevkalade bir durum olmazsa inşallah ben de oraya katılacağım. Orada bunları çok daha iyi değerlendiririz.”
Almanya ve Fransa’nın Türkiye’yi hedef alan açıklamalarıyla ilgili değerlendirmede bulunan Erdoğan, ”Bu taraflı açıklamalara Dışişleri Bakanımız gerekli yanıtları verdi. Ne yazık ki Almanya da Fransa da Rum-Yunan propagandasına alet oluyor. Yunanistan’ın uluslararası hukuku hiçe sayan adımlarına göz yumulurken, doğru olmayan değerlendirmelerle ülkemizin eleştirilmesi kabul edilemez. Avrupa’nın istikrar ve güvenliği için Türkiye’nin yeri aşikâr. Bu rolümüzü küresel tahıl krizinin çözümünde öncü olarak bir kez daha gösterdik. İstanbul’dan geçen Razoni kuru yük gemisi aslında bir ilkti. Bunun arkasında bu şekilde sırada olan 20 civarında gemi var. Hepsinden öte, şu anda Rusya diyor ki ‘Bizim ciddi manada çıkabilecek hazırlığımız var, gücümüz var. Bizdekilere ne zaman aracılık edeceksiniz?’ İlgili bakanlıklarımız, birinci derecede de Ticaret Bakanlığımız bu işlerin şu anda sorumlusu olduğu için bu konuda hızla çalışıyorlar. Hele hele burada imzayı attıktan sonra sorumluluğu daha da artmış vaziyette” dedi.
Erdoğan Rusya’nın da tahıl ihracatı için destek talebinde bulunduğunu belirterek, Rusya diyor ki ‘Benim malım çok fazla. Örneğin asgari 40 milyon ton ben şu anda mal çıkarabilirim.’ Tabii arada kara kediler var, güya Türkiye gemileri durdurmuş gibi dedikodu dolaştırıyorlar. Böyle bir şey yok. Aksine, ilk gemi nasıl Lübnan'a gittiyse, bu tür gemilerin hepsi bizim üzerimizden gitmeleri gereken ülkelere ulaşmaları için yola revan olacaklar. Bunun aracılığını da Türkiye en güzel şekilde ortaya koyacak. İstanbul’daki sözleşmeyle sağladığımız o başarıyı bundan sonra da devam ettireceğiz” diye konuştu.
Yunanistan'da casus yazılım skandalı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstihbarat Teşkilatı Başkanı istifasına yönelik soruya ise "Ben Yunanistan’ın iç işlerine karışmam. Bu onların iç işleridir” açıklamasında bulundu.
Kuzey Irak’taki Zaho olayını sormak istiyorum. Hem dış politika açısından hem iç politika açısından soracağım. 9 sivil öldürüldü iki hafta önce. Bu 9 sivil defnedilmeden işi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaptığına dair tezvirat yaptılar. Zaho’daki son durum nedir? Bunu Türkiye’ye karşı küresel bir kumpas olarak değerlendirenler oldu. Böyle bir kumpas var mı? Birileri acaba Suriye'ye operasyon yapılacakken böyle işler mi yapıyorlar? Daha önce gerek Dışişleri gerekse Savunma Bakanlığımız açıklamaları yaptı. Bu, terör örgütü PKK’nın bilindik saldırılarının bir değişik versiyonu. Nasıl bugüne kadar bu tür şeyleri yapıp ondan sonra kaçtıysalar, ortada görünmeme gibi yolları seçtiyseler şimdi burada da yine aynı şekilde bu tür suikastları yaptıktan sonra topu hemen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Türkiye’nin üzerine atmışlardır. Olayın aslı budur. Buna yönelik de bugüne kadar yapılmış olan açıklamalarımızın arkasındayız. Tabii başta Amerika olmak üzere, Avrupa’nın değişik ülkelerine bunları İletişim Başkanlığımız da anlattı ve bu şekilde süreç devam ediyor. Biz ilk andan itibaren orada yerel muhataplarımızla konuşmak, görüşmek, temas sağlamak suretiyle her konuda yardımcı olabileceğimizi, bu olayın açığa çıkması için elimizden geleni göstereceğimizi kendilerine söyledik. Bu teklifimiz halen baki. Onlar da teşekkür ettiler. Hatta oradaki yaralılarla alakalı eğer arzu ederlerse onlara sağlık desteği sağlayabileceğimizi kendilerine ifade ettik. Sadece Kuzey Irak’ta veya Irak’ta değil, biz oradan ülkemize alıp en yakın vilayetlerdeki şehir hastanelerimizde, eğitim araştırma hastanelerimizde, ameliyatsa ameliyat, bakımsa bakım bunların hepsini yapabileceğimizi söyledik. Bütün muhataplarımıza taziyelerimizi ilettik. Bizim başlangıçtan itibaren yaptığımız bütün operasyonlarda sivillerin, tarihi, dini, kültürel yapıların ve çevrenin dokunulmaz olduğunu, planlamada ve icrada kesinlikle bu konulara hiçbir ordunun yapmadığı kadar dikkatli ve hassasiyetle yaklaştığımızı ilave ettik. Zaho’daki olaydan sonra Musul Konsolosluğumuza bir saldırı oldu. Oranın bir sivil hedef olduğu biline biline oraya aleni saldırı yapıldı. Kimin sivil hedeflere saldırabileceğini, bu alçaklığı kimlerin yapabileceğini herkesin görmesi lazım.
Zaho’daki son durumu değerlendiren Erdoğan, ”Biliyorsunuz ben Uludere’deki o olayda ebediyete irtihal eden bütün kardeşlerimizin aileleriyle bir araya geldim. Şırnak’ta Şerafettin Elçi Havalimanı’nın açılışında o ailelerle görüşmelerimi yaptım. Bizzat eşimi de Uludere’ye gönderdim. Eşim Uludere’ye gitti, oradaki ailelerle yerinde görüşmeler yaptı. Dolayısıyla bizim Bay Kemal gibi kalkıp da nerede bir fırsatçılık var, o fırsatçılık anı geldiğinde onlarla bir araya gelmek gibi bir yaklaşımımız yok. Bay Kemal helalleşmeden bahsediyor. Sen bu ifadeyle bir defa kendini açığa çıkarıyorsun. Nedir o? Bir yerde bir borç varsa gidersin helalleşirsin. Demek ki sen bu işlerde tarafsın. Böyle bir durum zaten söz konusu. Onun için de helalleşme zarureti doğuyor. Bizim öyle bir helalleşme sıkıntımız yok. Çünkü biz bütün vatandaşlarımıza karşı her türlü yapmamız gerekenleri yaptık, yapıyoruz ve bundan sonra da aynı şekilde yapmaya devam edeceğiz. Bizim vatandaşlarımıza karşı hak noktasında bir sıkıntımız yok, buna inanıyoruz. Hele hele orada belediyeyi de biz kazandığımız için, nasıl oluyor bu iş, hem öyle hem öyle” değerlendirmesini yaptı.
KPSS iptal sürecinin detaylarını paylaşan Erdoğan, ”FETÖ’cü grup mu desek; 6’lı masa mı desek; bir de masanın altı var, yedi Şimdi dikkat ederseniz, aynı anda hepsi adeta aynı cümlelerle, aynı kelimelerle bunu tanımlamaya çalıştılar. Yani biz orada boşta bulunsak veya boşluğa düşsek bunu seçime kadar satacaklardı. Çünkü gençleri nasıl aldatırız gayreti içerisindeler. Tabii bu tutmadı. Çünkü biz durumu gördük. Durumu gördükten sonra, ben ÖSYM başkanı olan arkadaşımızı da bir zan altında bırakmak istemem ama soruşturmaların hayırlı bir netice vermesi noktasından hareketle kendisini görevden almak suretiyle oraya hemen, 24 saati bulmadan bir arkadaşımızın atamasını yaptık. Bu atamayla beraber de hemen ekibini en güzel şekilde kurması için talimat verdik. Üst düzey de bir ekip oluşturduk ve bu ekiple çalışmalarına anında başladılar. Atamayı yaptığımız gibi çalışmayla da hemen ertesi sabah çıktı basın toplantısını yaptı ve önümüzdeki ayın 17’sinde de süreci başlatma kararını aldık. Sınavı iptal edilenlerden herhangi bir ücret talebi de kesinlikle olmayacak. ÖSYM, bundan sonraki süreci, kademeleri de inşallah en güzel surette devam ettirerek, şaibeleri de ortadan kaldırarak yoluna devam edecek” dedi.