Kosova kriziyle büyüyen "Sırp milliyetçiliği" Balkanların yakın geleceğini nasıl tehdit ediyor?
Kosova kriziyle tekrar yükselen Sırp milliyetçiliği Balkanlardaki istikrarı tehdit etmeye devam ediyor.
Kosova'nın 2008'de tek taraflı ilan ettiği bağımsızlığını tanımayan Sırbistan'ın bölgeyi kendi toprağı olarak görmesi nedeniyle yaşanan gerilim ve yükselen Sırp milliyetçiliği Balkanların yakın geleceğine tehdit oluşturuyor.
Balkanlarda etkisini gösteren Slav milliyetçiliğinin arka planında ise 19. yüzyılda ortaya çıkan ve tüm Slavları içine alacak büyük Slav Devleti kurma amacını taşıyan Panslavizm ideolojisi yer alıyor.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Fatih Fuat Tuncer ile Boşnak gazeteci ve siyasi analist İbrahim Delic, Kosova ile Sırbistan arasındaki gerginlikte Panslavizm'in etkisini ve çatışmaların tarihi arka planını değerlendirdi.
Akademisyen Tuncer, Yugoslavya'nın dağılmasıyla Sırpların kendilerini bu ülkenin doğal halefi olarak gördüğünü belirterek, Yugoslavya'dan 6 federe devlet çıktığını ve Kosova'yı da içine alan Sırbistan sınırının çizildiğini aktardı.
Tuncer, Balkanlardaki en eski Sırp yerleşimlerinin ve kiliselerinin Kosova'da olmasının Sırp milliyetçilerinin dini ve ırkçı söylemlerini artırdığına işaret ederek, Kosova'nın hem Arnavutlar ve hem de Sırplar için vazgeçilmez olduğunu kaydetti.
Sırpların, Osmanlı Devleti ile Sırbistan Prensliği arasında 1389'da yapılan Kosova Savaşı'nı dini ve milli olarak efsaneleştirdiğini kaydeden Tuncer, Osmanlı askerlerinin öldürdüğü Sırp Prens Lazar Hrebelyanoviç'in aziz mertebesine yükseldiğine inanıldığını anlattı.
Tuncer, eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç'in Kosova Savaşı'nın 600. yılı olan 1989'da Kosova'da yüzbinlerce kişiye yaptığı konuşmayı anımsatarak, şöyle devam etti:
"Bu konuşma ile aslında Kosova'dan tüm Yugoslavya'yı etkisi altına alacak çatışma ve savaş süreci başladı. Miloseviç'in artık 'Kosova'nın öcünü alma vakti' sloganı ile yaptığı konuşma bugün Sırplar için Kosova'nın kaybı ile sonuçlanmış ancak buranın kutsallaştırılması ve gurur meselesine dönüşmesi bugünkü sorunların temelini oluşturuyor. Kosova'daki Sırplar konusu Sırbistan milli kimliği için en önemli meselelerden."
"Kosova'da çıkacak çatışma Kosova ve Sırbistan arasında sınırlı kalmaz"
Tuncer, Panslavizm'in yeniden yükseldiği Soğuk Savaş döneminde çatışma süreçlerinin çözülmeyerek sadece ertelendiğine dikkati çekerek, "Bugün Sırbistan ve Kosova arasındaki gerginlik hemen Soğuk Savaş sonrası Balkanlarda yaşanan çatışma süreçlerinin çözülmesi yerine dondurulmasıyla ilgili. Bosna-Hersek ve Kosova bu anlamda çözülmüş gibi görünen ancak ertelenen problemlerle oluşturulan ulus devletler." şeklinde konuştu.
Avrupa Birliği'nin (AB) Sırbistan üzerindeki Rusya etkisini kırmak için Kosova'yı tanıması şartıyla üyelik yolunu açma stratejisine değinen Tuncer, şöyle devam etti:
"AB, Kosova sorununun çözümü ve bölgedeki tansiyonun düşürülmesi için taraflar arasında 2011'de Brüksel Süreci başlattı. Bu süreç hem tansiyonun düşürülmesini hem de iki ülke arasındaki teknik ve siyasi sorunları çatışmaya dönüşmeden diplomasi masasında halledilmesini öngörüyordu. Böylece Sırbistan için AB üyeliği yolu açılacak ve bu ülkenin Batı ile ilişkileri gelişince de bölgedeki Rus etkisi biraz da olsa azalacaktı. Kosova için de yeni kurulan devletin enerjisi devlet mekanizmalarının oturtulmasına vakit kazandıracak ve belki de sürecin sonunda Sırbistan, Kosova'nın Birleşmiş Milletlere üyeliği önündeki engelini kaldıracaktı."
Sırbistan'ın AB üyeliği sürecinin bölgede yükselen tansiyonla tıkandığını ifade eden Tuncer, "Süreç 'plaka krizi' olarak bilinen iki ülke araç plakalarının karşılıklı olarak tanınması ve Kosovalı Sırpların hiçbir şekilde Kosova devleti kimlik ve araç plakalarını kullanmaması kararı nedeniyle çıkmaza girdi. Bir diğer sorun ise Sırp Belediyeler Birliğinin kurulması ve Sırbistan'da yapılan seçimler için Kosova'da sandık kurulması idi. Kosova'da bütün bu sorunlar yakın geçmişe kadar var olsa da çatışma ihtimalini bugünkü gibi ortaya çıkarmamıştı." diye konuştu.
Tuncer, Rusya'nın, Ukrayna'ya savaş açmasının ardından Sırpların doğal müttefiki Ruslara yaklaşmasının da süreci olumsuz etkilediğini vurgulayak, Rus paralı asker grubu Wagner'in Kosova-Sırbistan sınırında etkisinin artığını ve Rusya'nın Ukrayna'ya yapılan Batı desteğine karşı Balkanlardaki Slav kartını açmasının tüm Avrupa'yı derinden sarsabileceğini kaydetti.
Rusya'nın Balkanlardaki Panslavist hareketleri desteklediğine işaret eden Tuncer, "Yugoslavya'nın dağılması sürecinde Sırbistan'ın izlediği Panslavist politikanın bedeli çok ağır oldu. Önce Bosna-Hersek ve Hırvatistan'da sonra da Kosova'da çok büyük katliamlar yaşandı." ifadesini kullandı.
Tuncer, Panslavizm'in diğer Balkan ülkelerindeki aşırı milliyetçiliği tetiklediğine dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:
"Kosova'da çıkacak bir çatışma süreci Kosova ve Sırbistan arasında sınırlı kalmaz. Makedonya, Karadağ ve Bosna-Hersek'i de etkiler. Hırvatistan ve Arnavutluk'un da sürece dahil olması ile Avrupa'nın ortasında yeni savaş dalgasına neden olabilir. Bu sürecin ortaya çıkması için bugünkü Sırbistan yönetiminin çok istekli olduğunu söyleyemeyiz ancak Kosova konusundaki sıkışmışlık hissi Rusya'nın da desteği ile Panslavizmi canlandırabilir."
Sırbistan, Kosova'yı kendi toprağı olarak görüyor
Gazeteci Delic, Sırbistan'ın, Kosova'yı kendi toprağı olarak gördüğünü belirterek, nesiller boyu Sırp entelektüeller tarafından oluşturulan mitlerin, bölgedeki tansiyonun yükselmesine neden olduğunu söyledi.
Delic "Sırplar, nesiller boyu oluşturulan mitler nedeniyle Kosova'nın ayrı bir devlet olduğu gerçeği ile yüzleşemiyor." dedi.
Sırpların, Kosova devletini temsil eden tescil işaretlerini kabul etmediklerini dile getiren Delic, Kosova'nın mütekabiliyet esasına göre Sırbistan'a karşı aldığı önlemler nedeniyle iki ülke arasındaki tansiyonunun yükseldiğini kaydetti.
Delic, Sırbistan tarafından Kosova'nın kuzeyinde çatışma çıkarıldığını ifade ederek, Sırp milliyetçilerinin halk efsanelerine çok inandığını ve tarihi konuları simgeleştirerek bölgede hak iddia ettiklerini aktardı.
Kosova Savaşı'nın Sırp milliyetçiliğinin temelini oluşturduğunu anlatan Delic, "Sırp milliyetçileri ırklarının Kosova'da var edildiğine inanıyor. Kosova'nın bu yüzden kendilerine vaat edildiğini düşünüyor. Bazı Sırp entelektüeller de bu ırkçı miti parlatıyor." diye konuştu.
Delic, Sırp milliyetçiliğinin diğer Balkan milletlerine "üstten baktığını" ve ayrımcılık uyguladığını kaydederek, Sırpların nüfuz alanlarında olan Karadağ, Kosova, Bosna Hersek ve Makedonya'da kitleleri hareketlendirdiğini belirtti.
Delic, yüzyıllardır artarak devam eden Sırp milliyetçiliğinin bitmeyeceğini dile getirerek, Balkanlarda neredeyse her 50 yılda savaş çıktığını söyledi.
Kosova-Sırbistan gerginliği
Eski Sırp polis memuru Dejan Pantic'in gözaltına alınmasının ardından Kosova ile Sırbistan arasındaki tansiyon yükselmişti.
Pantic'in gözaltına alınmasına tepki gösteren Kosovalı Sırplar, 10 Aralık'tan bu yana Jarinje ve Bernjak sınır geçişlerine kurdukları barikatlarda nöbet tutuyor.
AB, NATO ve ABD, Kosova'nın kuzeyindeki gerginliğin düşürülmesi ve barikatların kaldırılması çağrısı yapmış; Sırbistan, NATO'nun Kosova Barış Gücüne (KFOR) Sırp ordusu ve polisinin Kosova'nın kuzeyinde konuşlandırılması için talepte bulunmuştu.
Sırbistan, 2008'de tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Kosova'yı kendi toprağı olarak görüyor.
Belirli aralıklarla karşı karşıya gelen Sırbistan ve Kosova, AB arabuluculuğunda 2011'de başlatılan Belgrad-Priştine Diyalog Süreci kapsamında ilişkilerin normalleşmesi ve nihayetinde iki ülkenin birbirini tanıması için ortak bir yol bulmaya çalışıyor.
Panslavizm nedir?
Panslavizm, Rusya'nın, özellikle Çarlık döneminde uyguladığı, varsayımsal Slav ırkından olanları kendi hakimiyeti altında bir devlet halinde toplama siyasetidir. İlk kez 1826 yılında J.Herkel tarafından kullanıldı. Pan-Cermenizm'den etkilenen Panslavizmin çıkışının temelinde Kırım Savaşı'nın ardından daha belirgin hale gelen Avrupa karşıtlığı yer almaktadır.
Doğu Avrupa ile Orta Avrupa'nın orta kesimindeki çeşitli Slav halkları arasında ortak kültürel ve siyasal hedefler doğrultusunda birlik sağlamaya çalışan hareket.
19. yüzyılın ilk yarısında Batı ve Güney Slav halklarının ulusal kimlik arayışı, bilim insanları, aydınlar ve şairler arasında başladı. İlk Panslavistler, Slav halkları arasında şarkılarını, türkülerini, şiirlerini inceleyerek Slav birliğini sağlamak istiyorlardı. Bu tür çalışmaların yapıldığı Prag Slav tarihi ve filoloji araştırmalarında ilk panslav merkezi oldu.
Panslavizm hareketi çok geçmeden siyasal içerik kazandı. 1848'de Avusturya-Macaristan'ın ayaklanmalarla sarsıldığı bir sırada Çek tarihçi Frantisek Palacky Prag'da bir kongre topladı. Avusturya yönetimindeki tüm Slav milliyetlerinden oluşan temsilcilerin katıldığı kongrede; Merkezi monarşik yapıya son vermek ve Habsburg hanedanı altında eşit haklardan oluşan demokratik bir federasyon yaratmak için eş güdüm sağlanmalıdır şeklinde karar alındı.
Kongreden pratik bir sonuç çıkmamasına karşın canlılığını koruyan hareket 1860'larda özellikle Rusya'da yaygınlaştı.
Slav toplulukları bir yandan Fransız ihtilalinin getirdiği milliyetçilik akımından diğer yandan Rusya'nın panslavist propagandalarından güç alarak ayaklanmaya devam ettiler. Rusya balkanlardaki Slav toplulukları arasında yoğun bir propaganda çalışması yaparak merkezi İstanbul olacak ve bütün Slavları içine alacak bir ittifakı duyuruyordu. Bu gelişmeler sonucunda 1875'de Sırplar ve Karadağlılar bağımsızlık elde etme amacıyla Osmanlı devletine savaş açtılar. Osmanlı ordusu Sırp ve Karadağ kuvvetlerini yenilgiye uğratarak ayaklanmayı bastırdı. Rusya bu durumu Ortodoksların katledildiği şekilde Avrupa'ya duyurdu. Böylece Balkan milletlerinin sözcülüğüne başladı. Osmanlı ordusunun kısa sürede ayaklanmaları bastırması, Karadağ'da duruma hakim olması ve Bosna-Hersek'de düzeni sağlaması, Rusya'yı endişeye düşürdü. Avrupa devletlerini de yanına alarak Sırplarla savaşı durdurması için Osmanlı Devleti'ne ültimatom verildi. Osmanlı devleti Rusya'nın bu isteğini kabul etti.
Günümüzdeki Slav devletleri; Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Sırbistan, Karadağ, Ukrayna, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Rusya, Bulgaristan, Kuzey Makedonya, Karadağ, Polonya ve Belarus'tur.