"Kazım Kurt binlerce kişinin yeni ev sahibi olmasını engelliyor"
medyamidas.com'da Midas'ın Konukları programının ilk konuğu olan Eskişehir Büyükşehir ve Odunpazarı Belediye Meclisleri AK Parti Grup Başkanvekili Murat Özcan, programda Hakkı Kutlu'nun sorularını cevapladı. ...
medyamidas.com'da Midas'ın Konukları programının ilk konuğu olan Eskişehir Büyükşehir ve Odunpazarı Belediye Meclisleri AK Parti Grup Başkanvekili Murat Özcan, programda Hakkı Kutlu'nun sorularını cevapladı.
Murat Özcan, Odunpazarı Belediyesi ve Kazım Kurt ile ilgili sert eleştirilerde bulunurken, Karapınar 2. Etap projesi ile ilgili de binlerce kişiyi yakından ilgilendiren açıklamalarda bulundu. Yıllardır Eskişehir'in kanayan yarası olan konuyla ilgili çarpıcı bir tablo çizdi.
"Kazım Kurt, 8 yıldır TOKİ ile inatlaşmasa binlerce kişi yeni ev sahibi olacaktı"
"Biz Eskişehirspor için uğraştık, ama camia sahiplenmeyince Kazım Kurt'un istediği oldu"
Büyükerşen istifa edip milletvekili adayı olur mu? İstifa ederse mecliste neler olur? Yeni başkan nasıl seçilir? Murat Özcan yorumladı...
***
Hakkı Kutlu: Hemen sert siyasetle başlamak istiyorum. Türkiye genelinde partinizin uzun süredir yaptığı bir şey var. Buna da gerçi bu dönem başladınız. Çünkü genellikle Büyükşehir Belediye Başkanları sizin partinizden oluyordu. Ama bu son seçimden sonra 11 ilde belediye başkanları CHP’li oldu. Siz de Büyükşehir Belediyesi’nde 11 ilin Grup Başkan Vekili olarak her ay sırayla bir ilde toplanıp istişarelerde bulunuyorsunuz. Durum değerlendirmesi yapıyorsunuz. Bu konuyla başlamak istiyorum. Yakın zamanda da Hatay'da mıydınız?
Murat Özcan: Evet. Geçen hafta Hatay'da.
"Eskişehir'de duyduğumuz bahaneleri duyuyoruz"
Hakkı Kutlu: Bu 11 büyükşehirin fotoğrafını çekmek gerekirse, 2019’daki seçimden sonra CHP’li belediyelerin karnesi nasıl? Özellikle belediye başkanlarının?
Öncelikle Hakkı Bey, programınız hayırlı uğurlu olsun. Şimdi bu genel merkez çalışması. CHP’li belediyeler tarafından, belediye başkanları tarafından yönetilen 11 büyükşehir belediyesinin grup başkan vekilleri olarak her ay düzenli olarak bir ilde buluşuyoruz. CHP’li belediye başkanlarının yönettiği büyükşehirlerde buluşuyoruz. İzmir, Tekirdağ, Ankara, Adana ve Hatay da şu ana kadar yapmış olduğumuz toplantılar… Tabii sıra Eskişehir'e de gelecek. Burada da yapacağız Allah izin verirse inşallah. Önümüzdeki ay da almış olduğumuz karara göre Antalya'da buluşacağız. Şimdi buradaki amaç ne? Takdir edersiniz ki siyasetin bir parçası olarak yerel yönetimlerde oluşan, meclislerde oluşan birçok belediyeyi ilgilendiren tartışma konuları var. Ve bu tartışma konularının aslında baktığınız zaman biz sadece meclisle sınırlı kalan, yerelle sınırlı kalan bir eleştiri hinterlandı ile karşı karşıyayız.
Fakat Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın şöyle bir avantajı var. Bunlar bir araya geldikleri, basın açıklaması yaptıkları zaman daha ulusal düzeyde kendi eleştirilerini, kendi siyasetlerini duyurma şansları var. Bu sefer biz de aramızda karar aldık, dedik ki biz de ulusal düzeyde toplantı yapalım. Sonuçta hangi şehirde buluşuyorsak, o şehrin Grup Başkan Vekili, bizi misafir eden şehrin Grup Başkan Vekili o yaşamış olduğu şehirde meclislerine yansıyan tartışmaların ana unsurlarını bir basın bülteni olarak kamuoyuna duyuruyor. Aynı zamanda şöyle bir durumumuz var. Bugün Büyükşehir Belediye Başkanlarının belki yarısında belediye başkanlığını yapmaktan ziyade ulusal siyaset yapma merakı var arkadaşların. Yarısı zaten cumhurbaşkanı. Yarısı cumhurbaşkanı adayı. Hatay'daki de ilan etmiş ben de diğer genel başkanımız, genel başkanları aday değilse ben de adayım demiş hatırlarsanız. Dolayısıyla yerelle ilgilenmekten ziyade ulusal arenada siyaset yapma merakları olan hizmet yapmama, yerelde siyaset yapmama nedenleri olarak da “engelleniyoruz, kriz var, pandemi var” diyorlar. Malum Eskişehir'de de duymuş olduğumuz gibi. Biz bunu şöyle öğrendik… Yaşanan bu durum sadece şehrimizde olan bir durum değilmiş. Bu Cumhuriyet Halk Partisi'nin siyaset yapan belediye başkanlarının genel aralarında almış olduğu bir ilke kararı. Hizmet yapmamayı nasıl anlatacaklar vatandaşlarına, işte çeşitli bahaneler üretecekler. Biz de bu bahanelerini çürütmek için o şehirlerde bulunuyoruz. Dolayısıyla da nasıl engellenmediklerini aslında nasıl hizmet yapma konusundaki beceriksizliklerini bütçelerini inceleyerek yapıyoruz. Projelerini inceleyerek yapıyoruz. Vaatlerini inceleyerek yapıyoruz. Ve bu konuyla ilgili de en azından sadece o şehrin yerelinde değil Türkiye'ye bunu duyurma adına yapmış olduğumuz toplantılar bunlar. Ama emin olun, bütün CHP’li başkanların yönetmiş olduğu belediyelerde genelde hep aynı sorunlarla karşılaşıyoruz. Yani sanki birbirinin taklit edilmiş halleri gibi… Bütçeleri, yatırımları, siyasetleri… Dolayısıyla da üzülüyorum.
Yani en son Hatay'daydık işte, düşünün ki yüzde 90 oy alan ilçe belediyesi, Samandağ Belediye Başkanı televizyonlara çıkıp sokakta bir Büyükşehir Fen İşleri Daire Başkanlığı'nı görmüş sokakta gezerken. Düşünün bir belediye başkanı, ilçe belediye başkanı, CHP’li belediye başkanı sokağa iniyor. Ooo hoş geldiniz. Buralara da uğrar mıydınız? Ben yıllardır, aylardır seni arıyorum. Bir telefonuma bakma zahmeti göstermedin. Beyefendi hayırdır? Burada ne işin var gibi… Yani belediye başkanı söylüyor. Belediye başkanına söylüyor. Belediye başkanı, CHP’li ilçe belediye başkanı Büyükşehir Belediyesi’nin Fen İşleri Daire Başkanlığı’nı görmüş ülkesinde eyvah eyvah. Adamı böyle tiye alıyor yani. Bunu da videoya almış ve basına yansımış bir konu. Hani bu bir şey değil. Telefonlarımıza bakmıyorsun diyor.
Burası yüzde 90 CHP'ye oy aldığımız bir yer diyor. Bizimle ilgilenmeyeceksiniz de kimle ilgileneceksiniz diye bağırıyor adam. Bunu bir AK Partili ilçe belediye başkanı yapmış olsa dersin ki siyaset yapıyor. Bu da CHP’li, üstelik de Hatay'da CHP’de en yüksek oy aldığı Samandağ İlçe Belediyesi’nde yaşanan sorunlar bunlar. Yani sadece AK Partililer bu hizmetsizlikten şikayetçi değiller, CHP’lilerin bizzat kendileri de bundan şikayetçi. Genelde altyapı, yol hizmetleriyle ilgili ciddi problemler var gördüğümüz kadarıyla nasıl engellenmedikleri de orada aşikar. Hatay'ın şöyle bir özelliği var. Burada yüzde 70 merkezi idare gelirleri Büyükşehir Belediyesi bütçesinin yüzde 70'ini oluşturuyor. Bu bazı şehirlerde yüzde 80, yüzde 85’i oluşturuyor. Hatay'da yüzde 90’ı geçiyor. Çünkü büyük sanayi tesisleri olduğu için merkezli idareden o kadar çok büyük pay alıyorlar. Şunu söylememde de hiçbir beis yok. Belediyenin hiçbir geliri olmasa bu adamların sadece merkezi idarenin gelirleriyle almış oldukları paralarla rahatlıkla bütün hizmetlerini, personel giderlerini, giderlerini karşılayabilecek pozisyona gelmiş bugün. Nasıl oluyor da engellendiklerini emin olun ben de bilmiyorum. Üstelik bizim yüzde 90’ı geçti oy birliğiyle almış olduğumuz kararlar, bazı şehirlerde yüzde 95 yüzde 96’lara varmış. Özellikle büyük projelerde arıtma, yol ve ulaşım gibi konular var. Bizde olduğu gibi, her seferinde istedikleri gibi oybirliği ile alınan kararlar da ortada dururken maalesef ciddi anlamda engelleniyoruz bahanesini, orada da rahatlıkla utanmadan kullanabiliyorlar. Ama takdir buyurursanız , işte medyanın önüne çıktıkları zaman sanki böyle bir şey varmış gibi bir algı oluşturuyorlar kendileri. Biz de bu algıyı tersine çevirmek için zaten o bölgelere gidiyoruz.
Hakkı Kutlu: Zaten yasal olarak da hükümetin belediyelerin payını azaltmasına hak ettikleri paranın bir kısmını alıkoymasına imkan ihtimal yoktur.
Yok, zaten CHP’li siyasetçiler şunu söylüyorlar. Ya arkadaş bu kanunen bizim hakkımız, bize lütuf yapıyormuş gibi konuşmayın. Zinhar. Doğru. Kötülükmüş gibi konuşmuyoruz. Kanuni hakkınız, herhangi bir sorun da yok. Sorun şurada. Şimdi bir hükümet engellemek isterse ne yapabilir ? Parasını göndermez. Doğru mu? İller Bankası'nda engel koyar. Doğru mu hocam? Bir projesi varsa buna engel olur. Biz de diyoruz ki, bu örnekler üzerinde konuşalım. Yani şurada bizi engellediniz deyin.
"Biz böyle belediyeciliği istesek de yapamayız... Yapsak bizi ne yaparlar bilmiyorum"
Bu engelleme biraz da Eskişehir'den çıkma gibi. Şimdi İzmir ve Eskişehir dışında başka belediye var mı, Tekirdağ galiba. Hani AK Parti'den CHP’ye geçmemiş. İstanbul, Ankara, Hatay, Antalya… AK Partili belediyecilikle yönetilirken CHP’ye geçti. Onlar biraz cepten yediler galiba.
Fazlasıyla yediler. Düşünebiliyor musunuz? İzmir'de ben kokudan dışarıda dolaşamadım. Koku! Daha arıtma tesisi yapma becerisine sahip olmayan bir belediyecilikle karşı karşıyayız. Dışarılar çöp dağı gibi. Emin olun yani biz böyle bir belediyecilik yapsak yani bir kere yapamayız da, istesek de yapamayız. Ama yapsak bizi ne yaparlar bilmiyorum. Vallahi ne yaparlar bilmiyorum.
Hakkı Kutlu: Ailem İzmir'de yaşadığı için biliyorum. Burhan Özfatura koku meselesini 90’larda halletmişti. O koku gitmişti. Sonra arkasından rahmetli Piriştina geldiği zaman yine kokusuz günler devam ediyordu. Ama arkasından gelenler tekrar o kokuyu İzmir'e getirdiler.
Sonuçta şehir büyüyor ve gettoların içinde büyük bir şehirle karşı karşıyasınız. Bir tarafta gökdelenler bir tarafta gettolar var. Hiçbir dönüşüm projesine maalesef hiçbiri imza atamamış, maalesef üzgünüm. Şehir öyle bırakıldığı gibi durmuş. Hatay'daki arkadaşlar videodan izletti. Bir yol konusundaki beceriksizlerini ve kanalizasyon konusundaki beceriksizliklerini anlatsalar… Ortalık lağım kokuyor. Lağımlar dışarıda, böyle bir belediyecilikle karşı karşıyayız. Türkiye'de işaretli gastronomi şehirlerinden, üç şehirden biri. Tabii Hatay çok güzel bir şehir. Çok seviyorum Hatay'ı. Hem turizm hem çok kültürlülük, gastronomi, tarım ve aklınıza gelebilecek her şey... Sanayi biliyorsunuz ki, demir çeliğin kalbidir. Her anlamda da şehirciliğin özelliklerini taşıyan bir şehir.
Doğru işlense Hıristiyan turizmi için de çok önemli.
Zaten biliyorsunuz, Hıristiyan dünyasının dünya üzerindeki üç tane hac yeri tabir edilen noktalarından biri.
"Karapınar daha nasıl anlatılabilir..."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan ve cezaevinden çıktıktan sonra tekrar başbakan ve cumhurbaşkanı olduğu süreçte belediyeciliğe çok fazla önem verdi. Ve ben her zaman şunu söylüyorum. AK Parti’de belediyeciliğe gelindiği zaman sanki bir okul gibi. Sonradan partiye katılmış olsa bile insanlar belediyecilik konusunda bir uzmana dönüşüyorlar. Siz de son seçimde Odunpazarı Belediyesi Meclis Üyesi oldunuz ve hem Odunpazarı Belediyesi'nde hem de Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nde Grup Başkan Vekilisiniz. Biraz Odunpazarı Belediyesi’nin gündemiyle ilgili konuşmak istiyorum. Çok konuşulan bazı konular var. Üç maddede bunları sıralayabiliriz. Biri Karapınar'daki dönüşüm konusu, yıllardır konuşuluyor. İkincisi, Eskişehirspor'la ilgili, Odunpazarı Belediyesi'nin Burhan Sakallı döneminde Eskişehirspor'a verilmiş olan akaryakıt istasyonu. Bir de Kazım Kurt'un son seçimde verdiği bir dolu vaatler, hani gerçekleşenleri saymaya kalktığım zaman bir iki maddede bitiyor ama. Karapınar’la başlayalım, ne oluyor, ne bitiyor? Bu konuda 10 yıldan fazladır çok konuşulduğu için insanların aklı karışık. Basit bir şekilde anlatabilir misiniz? Karapınar niye bitmiyor? Birinci etabı bitmiş. ikinci etabı tamamlanmıyor. İnsanlar mağdur.
Bazen siyasette üzüldüğüm noktalar var. Birincisi, bence siyasetçinin toplum nazarındaki itibarı çok önemli. Yani ben buna önem veren biriyim. Hiçbir zaman mecliste de CHP’li siyasetçilerin yaptığı gibi dedikoduları taşıyan birisi değilim. İftiraları taşıyan birisi değilim. Belediyenin bize vermiş olduğu evraklarla konuşurum, bu zamana kadar tekzip edilen bir lafım da olmadı. Eğer bir yanlış bilgiyi edinerek söylemiş olduğum bir şey olursa da kendilerine de söylüyorum ki tabii uyarın, bir konuda yanlış bir bilgi verdiğim için özür dilerim, bilgilerimi de düzeltirim diyorum. Artık şu Z kuşağını konuştuğumuz bir dönemde 21. yüzyılın siyasetinde artık eski siyasi kalıpların da değişmesi gerektiğine inananlardanım.
"Bazı gazetecilerin yazdıklarını okuyorum, bir tanesi dahi doğru değil"
Karapınar konusunda birçok kez açıklama yaptım, izah ettim ama hala anlaşılamıyor olmasından da o kadar muzdaribim ki, daha nasıl anlatılabilir? Biraz da Belediye Başkanı Kazım Kurt vaziyeti bu hale getiriyor. Anlaşılmasın diye ve bu konuda çok üzgünüm. Biraz da hinterlandındaki siyasetçiler ve gazeteciler de koruyor. Bazılarının böyle gazetecilik anlamında yazdıklarını okuyorum. Bir tanesi dahi doğru değil. Çok açık ve net. Bir protokol imzalanmış Odunpazarı Belediyesi ile TOKİ arasında. Bir tanesini bu hamiline imzalamış. Bir tanesi de Kazım Bey imzalamış. Sadece o protokolü okusa insanlar, her biri dört sayfa, mevzu mevzu ortaya açılacak. Anlaşılsın diye bunları da yayınladık birkaç sefer. Kimsenin de okuma niyeti olmamış. Dört sayfalık bir belge… Kazım bey ne diyor, 12 yıldır… Bir dakika, 12 yıl değil. 2014’ten 2023’e gelecekseniz eğer 8 - 9 yıldır. Bu 8 - 9 yıldır çözülemeyen bir mevzu. Yani Kazım Kurt'un döneminde. 2009’da protokol imzalamış, 2010 yılında TOKİ ve Odunpazarı Belediyesi bismillah demiş zaten kolları sıvamış, çalışmışlar. 2014 yılına kadar 1. Etap dediğimiz, şu anda insanların evinde oturduğu bölümü zaten bitirmiş adamlar.
"Halkı düşünmüyor, mahkemeye gitsin diye imarda mayınlı alanlar bırakıyor"
Hakkı Kutlu: Burhan Sakallı döneminde vatandaşlar kendi evlerine ilk kazmayı kendileri vurmuşlardı, hatırlıyorum.
Anlatılacak çok gerçekler var. Ama maalesef halkımızın büyük bir kısmı bilmiyor. Önce burada bir 2014 yılını bir tespit edelim. 2014’ten önce niye başlamadınız? Zaten bu etap etap yapılan bir proje. Yani etap 1 ve etap 2 diye zaten adı var bunun. Kafadan üretilmiş bir şey değil. İkincisi, 2014 yılında sayın Kazım Kurt çok kurt bir siyasetçi olarak gidiyor, imar yapma yetkisini TOKİ'den istiyor, burası çok önemli. Niçin dönüşüm istiyorum diye bir talep olmamış, onu vatandaşa sormak lazım. İmar yapmak demek ne demek? Tipik bir belediyecilik görevidir. Bürokratlarınız var, dışarıdan da bu konuyla ilgili bir hizmet satın alırsınız, meclislerde de onaylarsınız. Çıkarsınız, ben buranın imarını yaptım 4 yılda. Orasını TOKİ bile dönüştürse, sen imarını yaptığın için zaten herkeste Kazım Bey buranın imarını yaptığı için dönüştü burası algısı oluşur. Dolayısıyla da bu işin aslan payı Kazım Kurt'un dedirttirilmesi isteniyor. Plan budur yani. Ben de diyorum ki, niçin 2014’te TOKİ sana bunun imzasını vermiş, neden 2014’te aldığın imar yapma yetkisini 2018’e kadar kullanmadın? Soru bir. 2018’de meclisten oybirliği ile geçirdik. Hemen seçimden önce, tam da bir yıl önce değil, zamanlama ayarlanmış, altı ay önce. Sahaya indiler. Tam da seçim üzeri genel seçimden önce sahaya indi. Dedi ki, biz buralara imar yaptık, 6 kat verdik. Artık bundan sonra altı katlı evlerde oturacaksınız diye reklamını yaptılar. Ben de dedim ki arkadaşlarıma, uyaralım Huzur, Erenköy ve Karapınar'da vatandaşları, bunun böyle olmadığını açıklayalım. Özellikle Hazine'ye ait alanlarla ilgili gerekli onayı almadığı için de mahkemeye taşındı konu. İmar yapma uygulamaları 1/5000'lik planlardaki sıkıntılar veya TOKİ onayı olmadığı için de, zaten protokolde yazıyor bu. Yani protokolü okuyan bir adam bunların zaten yerine gelmesi gerektiğini anlar. Siz protokole aykırı bir şekilde imar ediyorsunuz ve imarda mahkemeden dönüyorsunuz. Peki sonra ne oluyor? Seçim de bitmiş oluyor. Oradan ciddi bir oy devşirmiş oldunuz. Buraları ben yaptım, hazır seçimden sonra inşaata başlayabiliriz mantığı. Sonra ne oldu? AK Partililer bu mahkeme kararıyla bu imarı bozdu, diyorlar. Ya gördünüz mü? Dolayısıyla alın size bir siyaset yapma arenası. Burada olan Karapınar, Huzur, Erenköy halkına oluyor. Kardeşim burada niçin birbirimize siyasal söylemlerle siyaset üreteceğiz diye insanları mağdur edelim. Ondan sonra bizim dönemimize geldi, tekrar bir imar yapıldı. Geçiyoruz. Gene içerisine mayınlı alanlar bırakıldı. Ben biliyorum. Kazım Bey de, o zaman niye el kaldırdınız diyor. Dedim ki, imar yapma sorumluluğu ve yetkisi belediyenindir, benim değildir. Ben onu bahane etmiş olsaydım, diyecektim ki, oybirliğine katılmamak için bahane arıyorsun. Muhtarlara dedim ki, siz bu açıklanan brifingte teknik detaylarına hakim misiniz? Değiliz dediler. Biz de değiliz. Orada 15 dakikalık anlatılan bir brifingle imarı anlayabilir misiniz? Anlayamazsınız. Peki buna gerek var mı? Yok. Bu benim sorunum da değil. Benim düşünmem gereken kim? Halk. Oy birliğiyle. Sonra anladık ki burada da mahkeme sürecine taşınacak alanlar bırakıyor.
Hakkı Kutlu: Ama oybirliğine katılmak aynı zamanda bir mesaj değil mi belediyeye? Yani, ben bu işin bir an önce olmasını, bitmesini istiyorum. Mahkemeyle de uğraşmak vakit kaybetmek de istemiyorum. Onun da mesajı değil mi?
Evet. Biz de, sağ olsun il başkanımız, ilçe başkanımız, Nabi Avcı Hocam, Emine Nur Günay Hocam TOKİ Başkanı ile görüştük. Biz hep beraber, hepsinden Allah razı olsun, dedik ki, herhangi bir teknik sebepten dolayı TOKİ'nin mahkemeye verme sürecini başlatması veya mahkeme tarafından iptali olursa bu adamın zaten burayı dönüştürme gibi bir niyeti yok. Kazım Kurt'un sadece siyaset olarak kullanmak için yaptığı bir eylem bu. Dolayısıyla burada CHP’ye siyaset yapma alanını kapatalım. Burada halkımızın, Karapınar, Huzur ve Erenköy halkının menfaatine uygun bir şekilde buranın mahkemeye taşınma sürecini engelleyelim dedik. Sağ olsun TOKİ Başkanımız Eskişehir'den gelen bu güzide ekibi kırmadı. Evet, burada yine mahkemenin de bozabileceği maddeler var ama madem öyle bir durum var, o halkı düşünerek mahkemeye taşımayacaklarının garantisini aldık. Niçin dönüştürmüyorsunuz diyor Kazım Bey? Ben de soru sordum kendisine. Birçok gazeteci arkadaşa da sordum. Muhtarlara da sordum. Şimdi ben aynı zamanda biliyorsunuz inşaat sektöründeyim. Evet. Bir yere inşaat yapmak için oranın imarın olması lazım değil mi? Evet. Yani imarsız bir yer… Gecekondu bu değil mi.
"2014’ten 2023 yılına kadar imarı olmayan bir yeri kim nasıl dönüştürebilir? Bilen anlatsın..."
2014’ten 2023 yılına kadar imarı olmayan bir yeri kim nasıl dönüştürebilir? Soru bu. Yani eğer bu sorunun cevabını bilen birisi varsa, ben sektörden gelmiş olmama rağmen ben bilmiyorum, ama bilen biri varsa bana anlatsın. Hani diyorlar ya, 2014’ten beri TOKİ niye yapmadı, diye...
TOKİ'nin imar planı yapma yetkisi var diyorlar ama 2014’te zaten Odunpazarı Belediyesi onu almış.
Dolayısıyla 2014 yılından beri 8 - 9 senedir. Hadi bu seneyi geçelim. 8 seneden beri imarı olmayan bir bölgeyi soruyorum. İmarı olmayan bir yere dönüşüm yapılabilir mi, inşaat yapılabilir mi?
Ama sanki bunu bilmiyorlarmış gibi, bir de böyle zeytinyağı gibi üste çıkıyorlar. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Ve üstelik çok anlamlı sorular sordum. Karapınar'ın tamamı giriyor gecekondu bölgesine ama Huzur ve Erenköy tamamı girmiyor. Ben o bölgeyi çok iyi bilirim. Ben orada doğdum. Huzur mahallesinde büyüdüm. İlkokul 4’e kadar orada okudum ben. Muhtarlığın oradaki basın açıklamamı herkes biliyor Huzur Mahallesi'nde.
Masa burada. Soru soruyorum. Muhtarlığın sol tarafındaki metruk yerler gecekondu önleme bölgesine giriyor. 1,7 - 1,8 emsal var. Peki muhtarlığın sağ tarafındaki o metruk yerler gecekondu önleme bölgesine girmiyor mu?
Ben de Sayın Kazım Kurt'a dedim ki, madem ki bu imar çok harika, uygulanabilir bir imar. 1.7, 1.8 emsali yolun sonuna kadar verdin ya. Şimdi burası TOKİ'ye ait değil. Burası sana ait belediye olarak, gel buraya da verelim. Eşit olsun. Yoo olmaz, önce burayı bir halledelim, diyor. Yörük sırtından kurban kesmek kolay. Belediye olarak imar yapmadın mı? Yaptın. Gecekondu önleme bölgesine bunu veriyorsun da, demez mi vatandaş, hani sokağın karşısı. Ben burada niye 1.7, 1.8 alamıyorum da, 1 emsal alıyorum demez mi? Bu ne demektir? Bir tarafta 100 metrekareye 170 metrekare inşaat yapabiliyorsun, karşı tarafta ise 100 metrekare yere 100 metrekare inşaat yapabiliyorsun.
TOKİ'nin de hiçbir yetkisi yok. Belediyenin de tamamen yetkisi var. Erenköy ve Huzur halkına bunu lütfen gitsin, izah etsin. Halen 'halktan para topladınız, etap 1’de eksiklikler var" diyor. 50 kere açıkladım. Dedim ki, 'Sayın Başkan, Etap 1 çok zor bir yerdi. Etap 1 gibi yapamazdın. Sebep neydi? Tamamen gecekondu alanıydı. Hazine arazileri üzerine yapılmış yerdi. Çoğunda tapu yoktu.
"Karapınar 1. Etap'ta tapusuz vatandaşlar kira öder gibi ev sahibi oldu, şimdi tapulu yerde belediye bunu yapamıyor"
Şimdi TOKİ Odunpazarı Belediyesi'yle protokol imzalamış. Demiş ki o zaman buradaki insanları ev sahibi yapacağız biz şimdi. Tapu yok. Sayın Burhan Sakallı demiş ki, halkı düşünerek, buradaki yıkım, enkaz bedelini üst limitlerde tutalım. Şimdi bu adama bir enkaz bedeli vereceksin. 100 lira. Ev ne kadar 1000 lira. Diyor ki biz bunu 500 sayalım. Tapu olmadığı için. Geriye kalan da harman veresiye. Yaymışlar da yaymışlar. Kira öder gibi ev sahibi oldular. Şimdi tapulu yere bunu yapamıyor belediye. Niye yapmıyor?
AK Parti'yi kriminalize etmek için ve AK Parti'yi siyasal anlamda "engelleniyoruz"a getirmek için. Çünkü orada dönüşüm yapmak AK Parti'nin işi, CHP’nin işi değil. Belediye başkanı olsam samimi söylüyorum. O bölgede yapacak olduğum dönüşümle halkımı memnun ederim. Belediyeye kazanç kapısı bile ayarlarım. İnsanların rant elde edeceği yerde halkın ve belediyenin rant elde etmesi anlaşılabilir ve hukuki bir şeydir.
Hakkı Kutlu: Bu da oy kazandırmaz mı?
Eyvallah. Ama zahmetli bir iş, böyle zahmetli işler bu arkadaşları aşan şeyler. Şimdi Eskişehir'deki şu anda kentsel dönüşüm alanları ve gecekondu önleme bölge alanları... Küçük sanayi sitesi, Gündoğdu ve Karapınar bölgesi. Buralar yapılsa, samimi söylüyorum şu anda Eskişehir'imiz ciddi anlamda emlak stokunu da, sorununu da çözer. Ciddi bir cazibe alanı oluşur. Hem de bugünkü inşaat sektöründeki rekabete çok ciddi katkılarda bulunur, bütün ilgiyi oraya çeker. Ve ilgiyi çektiği gibi de ciddi anlamda o bölgenin havası da değişir.
Kazım Bey'e şunu söyledim. Devamlı şeytanlaştırdığın TOKİ'yle, aslında oturup da bir çay içsen, ki TOKİ Başkanı da buna müsait. Ben diyor, belediyelerle bir işbirliği yaparak dönüşüm yapıyorum. Belediyeler olmazsa ben dönüşüm yapamam. Bir gün TOKİ’nin aklına geldi de gideyim şöyle Eskişehir'deki Karapınar'ı gecekondu önleme bölgesi olarak belirleyeyim demedi ki, belediye istedi bunu. Ihlamurkent, Vadişehir, Karapınar 1. Etap... Burhan Bey döneminde tamamlanmış toplu konut alanları bunlar. Ve içerlerinde çok ciddi anlamda sosyal konut var. Üç mahalle oluşturduk biz burada. Bugün Odunpazarı'nın nüfusu Tepebaşı’nın nüfusuyla neredeyse aynıydı. Belki geriye bile düşebilir. Şimdi Kazım Bey diyor ki, 8 bin haneyle o iş kapanmaz. Mesele o değil ki. 8 binle başladı. Sonra ne kadar ilave oldu? Hala da ilave ediliyor şu anda. Nereye ilave ediyorsun şu anda Odunpazarı Belediyesi olarak sanki imar alanlarını. 71 Evler’in şu anda Mahmuca tarafını geçen çözmeye çalışıyorlar.
Hakkı Kutlu: Emek Mahallesi'nde müthiş bir dönüşüm oldu, hani böyle bir dönüşüm projesiyle değil, özel sektörün yaptıklarıyla. Emek Mahallesi'nin bundan 20 yıl önceki haliyle şimdi alakası yok.
Emek Mahallesii 60 bin nüfusu var. Belki Türkiye'de 10, 15 tane ilden büyük yani.
Hakkı Kutlu: Yine Kazım Kurt'un anlatırken insanların kafasını karıştırdığı, bir türlü sonuca ulaştırılmadığı, hatta bir ara beni bile suçladığı bir konu. İsim vermeden o gazeteci yüzünden ben bu benzinliği vermiyorum dediği. Çok garip bir şekilde Eskişehirspor'un eski başkanıyla yaptığı basın toplantısında 'o gazeteci bu konuyu kurcalıyor diye vermeyeceğim' filan diye konuştu, kendi kulaklarımla duydum. Duymasam birisi söylese ben de inanmazdım. Odunpazarı Belediyesi'nin mülkiyetinde bir akaryakıt istasyonu vardı. Ve eski Belediye Başkanı Burhan Sakallı, buranın işletme hakkını Eskişehirspor'a vermişti. Bunun süresi doldu. Eskişehirspor yönetimi de dedi ki, 'Kazım başkanım her kongreye geliyorsun. Eskişehirspor'un taraftarısın. Eskişehirspor'a güzellikler yaptığını her fırsatta dile getiriyorsun. Gel bu benzinliği yine bize ver' dedi. Alttan girdi, üstten çıktı, vermedi. O süreç nasıl gelişti ? Niye vermedi bu benzinliği?
Vallahi şimdi o konuda işin açıkçası beni biliyorsunuz kitabın ortasından konuşmasını seven bir adamım. Yani yekten konuşurum. Çok fazla top çevirmesini bilmem. Bir şey itiraf etmem gerekirse Odunpazarı Belediye Meclisi'nde AK Parti grubu bu petrol istasyonu konusunda maalesef yalnız kaldı. Sadece mecliste konuşulanlarla kaldı. Kamuoyu bunu sahiplenmedi. Eskişehirspor camiası bu işi sahiplenmedi. Dolayısıyla da Kazım bey de baktı ki bu sadece burada kalıyor. Eğer bunu kamuoyu sahiplenmiş olsaydı, Eskişehirspor camiası sahiplenmiş olsaydı, Kazım Bey Belediye Başkanı olarak, bir siyasetçi olarak bunu yapmayı göze alamazdı. Ama maalesef biz o konuda iki veya üç meclis toplantısı gündeminde çok önemli bir şekilde grubumla beraber itirazlarımızı, mücadelemizi, isteklerimizi dile getirmemize rağmen maalesef bunu yapmadı, akaryakıt istasyonunun işletme hakkını Eskişehirspor'a vermedi.
"Eğer AK Partili bir belediye başkanı bunu yapsaydı..."
Ve şöyle bir serzenişte de bulunayım. CHP’li bir belediye başkanı daha önce bu tesisi Eskişehirspor'a verseydi sonradan gelen AK Partili bir belediye başkanı bu tesisi Eskişehirspor'a vermeseydi, bugün eleştiri odaklarının nereye varacağını kullanılacak cümlelere kadar hissedebiliyorum şu an. Ama maalesef hiçbir şey olmadı, geçmiş olsun. Eğer böyle bir şeyi kamuoyu önemsemiyorsa, Eskişehirspor açısından ne önemsenecek onu da bilmiyorum işin açıkçası. Ben kendisine de söyledim. Yörük sırtından kurban kesmiyorum. Dün bizim vermediğimizi senden istemiyoruz. AK Partili bir belediye başkanının Eskişehirspor'a sağladığı şeyi sizin devam ettirmenizi istiyoruz, dedik. O da, ben düşünmüyorum, dedi. İhaleye giren alır, dedi. Eğer ihaleye girip alın dedikten sonra zaten o işin buna bir faydası olmayacağını da herkes biliyor. Bugün Eskişehirspor'da dosya kapatma ile ilgili ciddi anlamda mücadele ediyoruz. Yardımlarda bulunuyoruz Eskişehirspor camiasına.
"Eskişehirspor birçok dosyayı bu sayede kapatabilirdi, ama Kazım Kurt o istasyonu vermedi"
Ben size şunu söyleyeyim. Bugün dosya kapatmak için toplanan paranın en az 10 katını oradan alabilme şansınız vardı ve üstelik de birçok dosyayı kapatma şansımız da vardı. Ben sadece orada değil Büyükşehir Meclisi'nde de Tepebaşı, Odunpazarı ve Büyükşehir'in talep ettik toplamda beş istasyonu, izleyenler bilirler bu konudaki taleplerimizi. Gündeme de taşıdık. Gene kamuoyu maalesef çok ilgilenmedi. Yani kamuoyu bir hükümetin, bir bakanının kendisine bir Eskişehirspor yöneticisine, başkanına randevu vermedi diye 15 günden beri sosyal medyada yapmış olduğu eleştiri bombardımanı var. Maalesef meclislerde vermiş olduğumuz önergelerin hiçbirini yapmadılar. Bu da üzücü bir durum, ama canları sağ olsun. Mesela birini en azından Eskişehirspor'a bu kötü günlerinde yardımcı olabilmesi için verilmesi, yönetime verilmesi, bir dosya kapatmak şartıyla da verilmesi daha uygun olurdu. Ama maalesef olmadı. Artık bundan sonraki süreçte yeni başkan Erkan Koca kardeşime de burada başarılar diliyorum. Mehmet Bey de sağ olsun emektar oldu, evet hizmetlerinden dolayı teşekkür ederim Mehmet Bey'e de. Ama gerçek olan bir şey var ki, eğer şu andaki gençler ciddi anlamda bir motivasyon almazsalar önümüzdeki ikinci dönemin başladığı şu günlerde çok zor günleri Eskişehirspor'un beklediğini burada konuşmak lazım.
Kazım Kurt da bu konuda en azından sadece bu konuda siyaset yapmayı bırakıp gerçek anlamda Eskişehirspora destek verebilir mi? Ama bu ihale fırsatı da kaçtı. Bu bir fırsat. Bu bitti. Fırsatı kaçtı. Onu oyalaya oyalaya onu da başardı yani. Kaçırılmasını da başardı. 2019’da, hatırlıyorum Kazım Kurt, AK Parti'den Volkan Doğan'la birlikte karşılıklı yarışırken Volkan Doğan bir vaatte bulunuyorsa o katlıyordu. Volkan Doğan her mahalleye bir kreş diyordu. O 100 kreş diyordu. Şimdi muhalefettesiniz başkanım siz de AK Parti grubu olarak. Odunpazarı Belediyesi'ni mutlaka her yıl denetliyorsunuz, bütçeye bakıyorsunuz. Yatırım planlarına bakıyorsunuz. O vaatlerden kaçı gerçekleşti? Bir ara sizden de kreş istedi galiba.
Ben seçim aşamasında Volkan Doğan kardeşim aday olunca, tabii dört yıldır hazırlanan bir belediye başkan adayıydı. Vaatlerle yola çıkınca sayın Kazım Kurt'un kimyasını bozdu bu anlamda. Aslında onun böyle bir hazırlığı yoktu. Bildiğim kadarıyla ve duyduğum kadarıyla. Volkan Bey bir veriyorsa iki verdi, iş oraya geldi, şiraze kaçtı maalesef. Bugün de maalesef yaşadığımız en büyük sorunlardan biri bu. Ben olayı hep şöyle tabir ederim. Siyasetçi bir müzayedeci değildir. Yani açık artırmayla siyaset yapılmaz. Siyasetçi aynı zamanda bir moderatör de değildir. Bir spiker de değildir. Yani olanı anlatmaz siyasetçi. Siyasetçi teknik direktör gibi başarıya giden planı yapan adamdır. Şimdi Odunpazarı'nın üç mahallesi zaten üstelik köyden mahalleye katılmış olanları da çıkartırsan yarı yarıya düşer. İşte tarihi bölgede nüfusu 800 olan, 500 olanları da çıkartırsan ya 37, 38 düşer, ya 40 düşer. Şimdi bir kere sen kalkıp Emek Mahallesi'yle Gazi Mahallesi'ni aynı kefeye koyarsan, yani 15 hane olan bir köyümüzü aynı kefeye koyarsak o da bir kreş, o da bir kreş olursa o zaman geçmiş olsun derler adama. Şimdi bunların tabii çok abartılı bir seçim vaatleri olduğunu kendisi de kabullendi. Şimdi buradan nasıl dönebilirim, onun derdine düştü.
Şimdi sayın Yılmaz Büyükerşen’i vaatleriyle eleştiremem ben. Neden? 2009’dan sonra hiçbir seçiminde vaat veren birisi değil. Şimdi vaat vermeyen bir belediye başkanını vaatleriyle eleştiremezsin.
“2014’te tek projem var. O da Kazım Kurt” demişti kendileri.
Hayırlı olsun Kazım Beye. O gün akşam biraz keyifli bir ortamdaydık, efendime söyleyeyim bunun da vaatlerini buna göre yaptık deme hakkı yok, siyasetçinin böyle bir bahanesi olamaz. Bunu Büyükşehir Belediyesi'nde de hissediyoruz. 4 yıl boyunca bütçe açığını, borçlarını kapatan hiçbir hizmet yapmayan sadece seçime bir yıl kala kurdele kesme yarışına girecek şekilde hizmet yapma yarışına düşen, nasıl olsa seçimle kazanırsak, bir 4 sene daha bahaneyle borç öderiz diyen... Zaten biz kazanamazsak da gelen AK Partili dört yıl boyunca borç ödesin diye... Bakın 2023 yılının bütçelerini hep beraber gözden geçireceğiz. 4 kat, 5 kat artan bütçeler, hadi bunun iki katını artan ham madde maliyetleri, enerji maliyetlerinden oluşan enflasyona sayın. Şimdi pandemiyi bahane ettiler. Ya pandemi senin kâra geçtiğin bir yıl. Hiçbir hizmet maliyetin yok. Pandemiyi bahane ediyorsun, en ufak alacaklarında bir şey olmamış. Eksiğin olmamış. Fazlalaşma var. Çok hizmet yapmak zorunda kalmamışsın. Ekonomik kriz diyorlar. Ya arkadaşım, o gün mazot 25 ile 26 liraya kadar çıkmış. Bugün yüzde 30 gerilemiş. Şimdi sen yüzde 30 yapmış olduğun zamları geri mi alacaksın? Örnek veriyorum. Yani sana kriz var da, hükümete yok mu kardeşim. Ben Çanakkale Köprüsü'nü tamamlamışım. Üç yılda, dört yılda... Sen üç-dört yılda bir tane kreş yapamamışsın. Her şeyi geçtim. Ben seni hangi konularda eleştiririm? Bütçendeki paraya göre eleştiririm . Bu bütçedeki paraya göre senin bu hizmeti yapma zorunluluğun var. Bütçen buna müsait. Bana kriz edebiyatı yapamazsın. Üstelik şimdi bunu anladığı için birçok iş adamının hayır olarak yapmış olduğu yaşlı bakım merkezi ve kreşleri de büyük ihtimalle kendi hizmetiymiş gibi de lanse edecek sayın Kazım Kurt. Bir okul sözü var. Teknik anlamda, yer bulamadım, kusura bakmayın, dedi. Bir spor tesisi yapma düşüncesi vardı. Onun aslında vaadi daha büyüktü, uygun imarlı arsa bulamadık, dedi. Şimdi önümüzdeki yıla Yenikent Kapalı Pazar Yeri yapılacak... Bir kapalı pazar yeri projeleri de vardı ama en azından bir tanesi. Çünkü biz devamlı şöyle eleştiriyoruz. AK Parti'nin iki döneminde üç kapalı pazar yeri yapıldı. CHP'nin iki döneminde bir tane yok, diyoruz.
Hakkı Kutlu: Şimdi geçen tören yaptılar. Evet. Bir yılda temeli atıldı, bir yıldan biraz fazla sürdü.
Yüklenici firma çok tecrübeli bir firma. Yani eğer ekonomik bir sıkıntı yaşatmazsalar, o firma onu bitirir ama ben bir inşaatçı olarak söylüyorum. Şimdi bunlar nasıl olsa böyle bir cümle kullanacaklar, böyle bir eleştiri yapacaklar bize, biz en azından bir tane yapalım da, işte bir tane de kapalı pazar yeri yaptık, demek için yapacaklar bunu. Ama bu yıl siyasette çok sıcak saatler bizi bekliyor ve dolayısıyla biz bunları tek tek halkımıza her zaman anlattığımız gibi bundan sonra da anlatacağız. Resmi önlerine koyacağız.
"CHP'nin değil, Yılmaz Büyükerşen'in kararı olur"
Son olarak... Bunu da Eskişehir basınında ilk olarak Onur Çavuşoğlu'yla ben, ikimiz dillendirdik. Yılmaz Büyükerşen'in milletvekili adayı olma ihtimali... Tabii bu bir ihtimal, siz de AK Parti Grup Başkanvekili olarak ihtimaller üzerine siyaset yapmazsınız. Yapamazsınız. Böyle bir lüksünüz yok. Sormak istediğim aday olursa ne olacak değil? Büyükşehir Belediye Başkanı milletvekili olmak için istifa etmek zorunda. Istifa ettikten sonra süreç nasıl işliyor? Belediye Başkanı, büyükşehir belediye meclis üyeleri arasından mı çıkıyor? Toplantıyı kim yönetiyor? Bunu sormak istiyorum. Siz ihtimal veriyor musunuz? Onu da sorayım.
Tabii bu ihtimaller arasında konuşuluyor camiada, ama ben tabii Yılmaz Bey'in bu konuda fikrini bilmiyorum. İşin açıkçası olur veya olmaz, şüphesiz CHP’nin kararıdır diyemeyeceğim maalesef. Yılmaz Büyükerşen'in kararıdır o. Yani bunu siz de biliyorsunuz. Ama hani bu söylediğinizi doğrulayan da çok doneler herkesin elinde var, dolayısıyla öyle bir durum oluşursa meclis başkan vekillerinden biri illa ki mecliste başkanlık yapacak. İstifa etmesi söz konusu. Olması gereken o. Tabii seçimde, belki vali de gelip yapabiliyor. Yani o kadar çok teknik kısmını bilmiyorum ama diğer illerde gördüğümüz kadarıyla bu böyle. Meclisten tabii bu konuyla ilgili kendileri bir aday çıkaracaklar. Nasıl bir konsensüs içerisinde olacaklar.
Hakkı Kutlu: Şu anda Cumhuriyet Halk Partisi'nin kaç meclis üyesi var?
DSP'li Belediye Başkanı Haydar Çorum'u da sayarsanız 26 oluyor. Büyükerşen istifa ederse tabii 25'e düşüyor bu denklemde.
Hakkı Kutlu: Ama karşısındaki sizin grubunuzun, Cumhur İttifakı'nın oyu yetmiyor.
Evet, oyu yetmiyor. İki MHP'li, 18 AK Partili meclis üyesi var. Cumhur İttifakı olarak 20 belediye başkanı ve meclis üyesiyiz.
Hakkı Kutlu: Yılmaz Büyükerşen istifa etme kararı alırsa milletvekili olmak için, bir CHP’li meclis üyesinin belediye başkanı olma zorunluluğu da yok.
Hayır, yok.
"Bizim açımızdan iş keşke o noktaya gelse deriz"
Hakkı Kutlu: Ama muhtemelen teamüller gereği başka bir belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen'in yerine Büyükşehir Belediye Başkanı olacaktır. Ama CHP grubu birden fazla aday çıkarırsa o zaman da Cumhur İttifakı'nın çıkarması muhtemel adayının seçilme şansı olur mu?
Yani bu işi o noktaya getirirler mi getirmezler mi... Bizim açımızdan keşke gelse deriz de, kendi içlerinde değerlendireceklerdir.
Programın tamamını aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz