Kılıçdaroğlu Goebbels'den golü yedi...
Altılı masa Meral Akşener’in masadan kalkması ile dağıldı.
Düne kadar hem masanın bileşenleri hem de masanın çoğu seçmeni tarafından övgü dolu sözlerle anılan Akşener, şimdi ise en suçlu ve kötü kişi oldu.
Kimi gazetecilere göre Meral Akşener’in yaptığı “hainlik, vefasızlık”.
Kimileri de “Seçime bu kadar süre kala bu yapılır mı?” diye sitem ediyor.
Halbuki günah keçisi ilan edilen Akşener masadaki aristokrat yapıyı halk için terk etti.
Sokağa çıkıp gözleri muhalif seçmene çevirdiğinizde iki ismi çok net duyarsınız; Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş.
Meral Akşener masa etrafında türemiş aristokrat tercihleri bir kenara bırakıp vatandaşın talebinde ısrarcı oldu.
Şimdi “vatandaşın” talebini masaya dikte etmeye çalışan Akşener, masanın diğer bileşenleri tarafından hainlikle suçlanıyor.
Ama bu olgu zaten en başından beri belliydi.
Zira masa ve bileşenleri kendi seçmenini en başından bire tiye aldı.
“Adayımız yıpranmasın diye açıklamıyoruz” söylemleri ile seçmenine boş umutlar verdi.
Hâlbuki yine bugün görüyoruz ki bundan aylar önce, “adayımız belli” söylemi bile doğru değilmiş.
Son ana kadar ortada aday maday yokmuş.
Seçmeni oyalama ve kamuoyunu meşgul etme girişimleri dışında hiçbir şey yokmuş.
Hatta en başından beri asgari zeminde akıl ve mantık dahilinde seçmenini ikna edemeyen bu masanın ikna edebildiği tek girişim, “Erdoğan düşmanlığı ve ne olursa, hangi koşulla olursa olsun Erdoğan’ın gitmesi gerektiği” oldu.
Bu düşünce muhalif seçmene o kadar yoğun empoze edildi ki tuvalet terliğine dahi oy verecek bir kitleyi defaatle oluşturdular.
Peki neden Kılıçdaroğlu bu kadar iddialı ve inat?
Cevap çok basit aslında…
Altı dolu olmayan zannetmeler ile Erdoğan’ın kesin bir şekilde gideceğini zannediyor…
Ve CHP’de bir kahraman olarak sahneye çıkıp 20 yıldır kimsenin yapamadığını, “bakın ben yaptım” demek istiyor.
Kılıçdaroğlu, çok net bir şekilde Erdoğan’ın bu seçimi kazanma şansının olmadığını görüyor.
Erdoğan’ın umutsuz vaka olduğu yanılgısına kendini çok kaptırmış.
Ortaya çok büyük gerçek olmayan bir söylem atın. Sonra bu söylemi kitlelere daha fazla ulaştırmak için sık sık tekrar edin. Bir süre sonra o sık sık tekrar ettiğiniz gerçek olmayan söylemlere kendiniz de inanırsınız.
"Tekrarlanan yalan gerçeğe dönüşür"…
Bu söz çoğunlukla Nazi propaganda bakanı Jospeh Goebbels'e atfedilir ve propagandanın temel kuralı olarak bilinir.
Kılıçdaroğlu ve çevresindekiler propagandayı halka yutturması gerekirken kapıldıkları rehavet gösteriyor ki bu propagandayı kendilerine de yutturmuşlar.
Aksi halde bu cesaret Kılıçdaroğlu’nun boyunu aşar!