AK Parti millete kumarı bıraktırdı ya la!..
Neredeyse 50 yaşına geldim, kendimi bildim bileli güzel ülkemdeki “yeni yıl kutlaması ile noel kutlaması aynı şey mi” ve “milli piyango bileti almak günah, ama millet niye alıyor” tartışmalarına şahit olmaya devam ediyor, zaman zaman Türkiye’deki siyasetin neredeyse bu iki konu ekseninde yaşanan tartışmalar minvalinde şekillendiğini görüyorum…
Hıristiyanların 25 Aralık tarihinde kutladığı “Noel” ile sadece kullandığımız takvimdeki “yıl dönümünü” birbirine karıştırıp bir mahallenin öbür mahalleye, “Yeni yıl kutlamak gâvur âdetidir. Münafıklaşmayın” deme durumu son hızıyla devam ediyor. Bu tartışmadaki tek değişiklik, entelektüel seviyesi yüksek kişilerin, “Arkadaşlar sadece takvim değişikliği gibi soyut bir kavram nedeniyle sabaha kadar içip gece yarısında insanların birbirlerini kutlaması, birbirlerine sarılmaları tam bir lümpen tavrıdır, yapmayın!” cümlesini artık daha az ya da hiç sarf etmediklerini söylemeliyim. Belki de ‘yeni yılı kutlamak’ ülkemizdeki kutuplaşmada artık çok net bir çizgi oldu, entelektüel seviyesi yüksek olanlar “karşı mahallede” görünmemek için dile getirmiyor bu düşüncelerini, bilemem…
Bu tartışma tam gaz sürüyor, diyeceğim odur…
Ancaaaak…
Türkiye’nin belki de en büyük “kumar etkinliği” olup zamanında, toplumsal histeriye dönüşecek şekilde konuşulan, uğrana şiirlerin, romanların yazıldığı, filmlerin çekildiği “yılbaşı çekilişi” tartışmasında, yani “Milli Piyango bileti aldın mı, almadın mı?” kavgasında çok, hem de çok büyük bir değişiklik yaşıyoruz…
Hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum, ama sosyal medyada Cumhuriyet Halk Partisi’ne gönül ya da oy vermiş kişilerin başlattığı bir kampanya var: “Ben bu yılbaşında bilet almıyorum, sen de alma, yandaşa para kazandırma…”
***
Milli Piyango, özelleştirildi biliyorsunuz ve özelleştirme ihalesini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen “Demirören Ailesi” kazandı…
Milli Piyango’nun sahibi devlet iken başlayan, “Çekilişler ayarlanıyor mu? Kazananlar önceden belirleniyor galiba” tartışmaları, özelleştirmeden sonra ayyuka çıktı ve şu anda neredeyse nüfusun dörtte üçü, Milli Piyango’nun düzenlediği “şans oyunlarında” büyük ikramiyeleri kazananların ayarlandığı görüşüne hâkim…
Son bir yılda sepetten düşen rakamın önceden söylendiği ve duyulduğu görüntüler ile 5 hafta üst üste aynı ilçeye çıkan büyük ikramiyeler, bu teze sahip kişilerin düşüncelerinin geniş kitleler tarafından benimsenmesine neden oldu tabii ki…
Bilmem kaç hafta boyunca kazananı olmayan büyük ikramiyenin bir süre sonra “şirkete” bırakılması da şikâyetlerin artmasına neden oldu…
Neyse derdim tabii ki “Milli Piyango” çekilişlerinin gerçek ya da düzmece olup olmadığını tespit etmek değil…
Derdim ve tespitim şu ki…
Sosyal medyada son zamanlarda birçok CHP’linin, “Bu yılbaşında bilet alıp da yandaşları zengin etmeyin. Hep birlikte Milli Piyango bileti almıyoruz” diye yazması ve kampanya başlatması…
***
Yıllardır…
Evet, evet yıllardır, dindarların, bilet alan Müslümanlara, “Yav kardeşim siz nasıl Müslümansınız? Size ‘şans oyunu’ diye yutturdukları bu iş, bildiğin, basbayağı kumardır. Haramdır. Günahtır. Almayın şu bileti, günaha girmeyin” dediklerini hatırlıyorsunuz değil mi?
O sözlere muhatap olanlardan bir kısmı da, ya “Bu normal kumar gibi değil. Hem ben buraya yatırdığım parayı kaybetsem bile paranın büyük kısmı Çocuk Esirgeme Kurumu gibi hayır işlerine kalıyor” diyordu ya da “Ben satın alır, ben kaybederim, günah benim kime ne”…
Bu tartışmalar zaman zaman “siyasi kimliği test aracı” olarak da görüldü güzel ülkemde, az önce söyledim ya…
Neyse…
Milli Piyango’nun özelleşmesi ve ‘yandaş’ bir işadamı tarafından satın alınmasından sonra bu ülkenin mütedeyyinlerini kıskandıracak, coşturacak bir gelişme yaşandı: CHP’liler, “Milli Piyango bileti almayın” demeye başladı. Yani, artık toplumumuzun diğer mahallesi de insanlara “kumardan uzak durun” demiş oldu!
Yok yok…
“Milli Piyango’yu satın alan Demirören’ler bu yaşananları özellikle böyle ayarladı, böylece insanımızı kumardan uzak tutmayı başardı” demiyorum. Adamlar para kazanmak ister, manyak olabilirler mi…
Ve fakat…
Şunu diyebilirim…
Acaba, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP’lilerin büyük çoğunluğundaki “karşıt olalım, her şeylerine, her yaptıklarına” duygusunu çözüp acaba bazı “karşı hamlelerle” CHP’ye oy verenleri de yönetmeye, yönlendirmeye başlayabilir mi?
Bunu yapıyor olabilir mi?
Yani…
Yakında, “HDP aslında demokratik bir partidir ve PKK ile ilgisi yoktur” dese CHP’lilerin büyük çoğunluğu, “Ne demek kardeşim, HDP, bal gibi de PKK’nın partisidir ve Selahattin Demirtaş da teröristtir” der mi?
Der mi, der!..