Genel Kurula Eskişehir'den tam katılım
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 76. - 77. Genel Kurulu, Kovid-19 tedbirleri nedeniyle elektronik ortamda gerçekleştirildi. Eskişehir Ticaret Borsası Başkanı Ömer Zeydan ve delegeler kurula tam kadro katıldı...
TOBB ikiz kulelerde ve Türkiye’de ilk kez online olarak gerçekleştirilen genel kurula, 365 Oda ve Borsaların Meclis Başkanları, Yönetim Kurulu Başkanları, Delegeleri ve Genel Sekreterleri katılım sağladı.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Kurulu’na Eskişehir Ticaret Borsası’nı temsilen TOBB Genel Kurul Delegeleri tam katılım sağladılar. Delegeler, Eskişehir Ticaret Borsası hizmet binasında kurulan sistem ile elektronik ortamda oylamalarını gerçekleştirdiler.ETB Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Zeydan, toplantıya fiziken Ankara’da iştirak etti.
İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan’ın divan başkanlığında gerçekleştirilen ve TOBB’un kısa film gösterimi ile başlayan toplantı, Yönetim Kurulu Faaliyet Raporlarının Genel Kurula sunulması, müzakeresi ve onaylanması ile devam etti.
İlgili gündem maddelerinin ardından Hesapları İnceleme Komisyonu, Mevzuat Komisyonu, Ekonomik Raporu İnceleme Komisyonu, Dilekleri İnceleme Komisyonu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu, Dış İlişkiler Komisyonu, Vergi Komisyonu, Ekonomi Politikası Komisyonu ve Basın Yayın Komisyonu tarafından katılımcılara sunuşlar gerçekleştirildi ve oylanarak onandı.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: Kovid, dünya savaşları sonrasındaki, en ciddi sosyal ve ekonomik problem
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Genel Kurulda yaptığı konuşmada şu sözlere yer verdi; " Çok kıymetli dostlarım, Kovid-19'un küresel bir salgına dönüşmesinden bu yana, bir yıldan uzun bir zaman geçti. Dünya savaşları sonrasındaki, en ciddi sosyal ve ekonomik problemler ortaya çıktı. Küresel ekonominin genelinde, 2021'de ve 2022'de toparlanma öngörülüyor. Ancak bu toparlanma, belirsiz, dengesiz ve kırılgan. Dünya çapında etkili aşılamaya bağlı. Öte yandan bu toparlanmanın, bölgeler ve ülkeler arasında farklı olması da bekleniyor. Gelişmiş ekonomiler arasında, Amerika Birleşik Devletleri'nin, bu yıl Kovid öncesi milli gelir seviyesine ulaşacağı tahmin ediliyor.
Yükselen pazarlar ve gelişmekte olan ekonomiler arasındaysa, Çin, daha 2020 sonunda, Kovid öncesi düzeyine geri dönmüştü. Ancak diğer ülkelerde, 2023'e kadar bunun gerçekleşmesi beklenmiyor. Ülkelere göre farklı iyileşme süreçlerinin, küresel gelir dengesizliğini daha da artırmasından endişe ediliyor. Salgınla birlikte, dijitalleşmenin ve otomasyonun da hız kazandığı görülüyor. Bu durum sektörleri, firmaları ve işleri hızla dönüştürüyor. Yeterli eğitimi alamayan gençler ve görece düşük becerilere sahip olanlar açısından, iş olanakları daralıyor. Diğer taraftan, evden çalışmayı destekleyen ürünlere yönelik, güçlü talep geliyor. Dayanıklı tüketim mallarına ve özellikle otomobillere yönelik bastırılmış ve ertelenmiş talebin ortaya çıkmasının, 2020'nin ikinci yarısından itibaren, küresel toparlanmanın arkasındaki temel faktörler olduğu düşünülüyor.
"Özetle küresel ekonomik görünüm, virüs ve aşılar arasındaki yarışa bağlı"
Küresel bazda sanayi üretimi, hızla salgın öncesi seviyelere geri dönerken, turizm ve seyahat başta olmak üzere, pek çok hizmet sektöründe, pandemi kontrol altına alınmadan kalıcı toparlanma beklenmiyor. Uluslararası mal ve emtia ticareti hacimleriyse, salgın öncesi seviyelerine yaklaşıyor. Özetle küresel ekonomik görünüm, virüs ve aşılar arasındaki yarışa bağlı. Aşılarla ilgili yeni ilerlemeler olumlu etkiyi artırırken, yeni virüs varyantlarının ortaya çıkması bu görünümü olumsuz etkileyecektir. Uluslararası arenada her şeyden önce, ülkelerin aşı üretimi ve dağıtımı konusunda birlikte çalışması gerekmektedir. Tüm dünyada normal bir yılda üretilen aşı seviyesinin, üç katından fazla aşı üretilmeye çalışılıyor. Ayrıca dünya nüfusunun beşte birini oluşturan ülkelerin, üretilecek dozların yarısını şimdiden satın almış olması da, aşıya erişimde problemlere yol açıyor.
Salgının 5 önemli dersi
Salgınla mücadele sürecinde, öğrenmiş olmamız gereken 5 önemli ders var. Birincisi; kalıcı bir ekonomik iyileşme, ancak pandemiyi her yerde kontrol altına alırsak mümkündür. Bu nedenle, özellikle aşı geliştirme, üretme ve dağıtımında güçlü bir uluslararası işbirliğine ihtiyaç vardır.
İkincisi, pandemiden kalıcı bir çıkış olana kadar, çalışanlara ve işletmelere destekler sürdürülmelidir.
Üçüncüsü, insanlara, yani beşeri sermayeye daha fazla yatırım yapılmalıdır.
Dördüncüsü, iyi çalışan bir sağlık sisteminin gerekli olduğunu anladığımız gibi, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini de görmeliyiz.
Su kıtlığı ve kuraklık her tarafta hissediliyor ve büyük bir soruna dönüşüyor. Karbon bazlı ve çevreyi kirletmeye dayalı ekonomik büyüme modelleri, artık sürdürülebilir değil. Bu da daha yeşil bir ekonomi anlamına geliyor. Yeşil dönüşüme hazır olmak gerekiyor.
Son olarak, daha adil ve küresel bir ticaret mimarisine ihtiyaç duyuluyor. Kurallara dayalı uluslararası ticareti güçlendirmemiz gerekiyor. Çünkü kalkınmak ve yoksulluğu azaltmak için en önemli araç ticarettir. Küresel ticaretin dengeli artması, çatışma olasılığını azaltacaktır. Bu da, açık ve öngörülebilir uluslararası ticareti gerektirir.
"Pozitif büyümeyi başaran az sayıda ülkeden biri olduk"
Türkiye ekonomisi, salgından önce zaten düşük büyüme temposundaydı. Salgınla birlikte sıkıntılar da büyüdü. Hem yurtiçi ekonomik hareketlilik, hem de uluslararası ticaret hacmi daraldı. Buna rağmen, özel sektörümüzün dinamik ve yeni koşullara hızlı adapte olan yapısı sayesinde, 2020 yılını pozitif büyüme ile kapattık. Bunu başaran az sayıda ülkeden biri olduk. Ancak bu büyüme, her sektörde ve her firmada yaşanmadı, büyümenin bereketini herkes hissetmedi. Ayrıca ülkemiz ekonomisini olumsuz etkileyen ve kırılgan hale getiren faktörlerle de karşı karşıya kaldık.
Başta döviz kurları ve faizler olmak üzere, hepimiz bunların farkındayız ve ilgili yerlerle paylaşıyoruz. Tüm bunlar, risk alma ve yatırım yapma iştahını azaltmaktadır. Bunun için de reformlara odaklanılmalı. Hem salgın sonrası döneme hazır olmamızı sağlayacak, hem de yatırımcılara güven verecek bir program tasarlanmalı. Çünkü talih hazır olana güler. Güven sağlanır ve geleceğe ilişkin belirsizlikler azalırsa, risk algısı olumlu değişir, enflasyon ve faiz düşer, yatırımlar ve istihdam artar, ekonomi büyür. Nüfus yapımız, üretim kapasitemiz, merkezi konumumuzla, büyüme potansiyeli en yüksek gelişmekte olan ülkelerden biriyiz. Riskleri değil, fırsatları ön plana çıkaracak adımlara odaklanmalıyız. Evet, kritik virajları aştık. Ama önümüzde, inişli-çıkışlı uzun ve zor bir yolculuk var. Temkinli ama kararlı bir şekilde ilerlemeyi sürdürmeliyiz.
"Bu sıkıntılı dönemde üyelerimizi yalnız bırakmadık"
TOBB ve Odalar/Borsalar olarak, bu sıkıntılı dönemde de, üyelerimizi yalnız bırakmadık. Takip ediyorum, hepiniz canla başla çalıştınız. Ve sizler bu imtihanı başarıyla verdiniz. Odalarımızla ve Borsalarımızla gurur duyuyorum. Hepinizle iftihar ediyorum. Sizler, üyelerimizin sorunlarını yakından takip ettiniz. Onların sesi oldunuz, sıkıntılarını dile getirdiniz, çözüm aradınız. Biz de, sizlerle birlikte tüm bu meseleleri, ilgili yerlere ilettik. Geride bıraktığımız 14 ay zarfında, online veya yüz yüze, 700’e yakın, toplantı yaptık. Sıkıntıları ve önerileri, ilk elden bakanlarımıza aktardık. Cumhurbaşkanımız ve 8 Bakanımızla Türkiye Ekonomi Şurası’nı gerçekleştirdik. 365 Oda ve Borsamızdan gelen talepleri kendilerine ilettik. Hazine ve Maliye Bakanımız başkanlığında, 6 Bakanımızla Sektörel Ekonomi Şuramızı düzenledik. Sektör Meclislerimizin hazırladığı 300’ün üzerinde sektörel talebi, çözüm önerilerimizle birlikte sunduk.
Reform önerilerinde olumlu sonuçlar alındı
Yine aynı toplantıda hukuk ve vergi alanlarındaki 40 maddelik reform önerilerimizi de paylaştık. Her gün bize iletilen sorunları, ilgili bakanlıklara iletip çözüm aradık. Büyük kısmında olumlu sonuçlar aldık. İrili ufaklı yüzlerce soruna Hükümetimizle birlikte çözüm bulduk. Vergi ertelemeleri ve indirimleri sağlandı. Kamuya olan borçlar için vadelendirme imkânı getirildi. Ciro kaybı yaşayan küçük işletmelerimize destek ödemeleri verildi. Kredi Garanti Fonu’nun kefalet kapasitesi 500 milyar TL’ye yükseltildi KGF teminatıyla Kamu Bankalarından düşük faizli kredi paketleri çıkarıldı. Böylelikle 200 bin işletmeye 150 milyar lira kredi desteği sağlandı. Yatırım Teşvik Belgelerinin süreleri, Turizm sektöründeki çeşitli ödemeler ve Geri kazanım payı (GEKAP) beyannameleri taahhütleri 2020’de ertelendi. Kısa Çalışma Ödeneğinden yararlanma şartları iyileştirildi, gerekli belge sayısı 10’dan 2’ye düşürüldü. Müfettiş incelemesi yapılmadan ödemeler gerçekleştirildi.
Ayrıca TOBB ve 365 Oda-Borsa olarak yine elimizi taşın altına koyduk. Ekonomik sıkıntıların en yoğun hissedildiği dönemlerde Nefes Kredisi kampanyaları yaptık. Elimizdeki tüm kaynakları, bankaların kaynaklarıyla birleştirip, üyelerimize düşük maliyetli kredi destekleri sağladık. Son 4 yılda düzenlediğimiz kampanyalarla 150 bin firma, uygun koşullarla 15 milyar lira finansmana kavuşmuştu. Sadece geçen seneki Nefes Kredisi kampanyasıyla, 50 bin firma 3 milyar lira kaynağa ulaştı.
"Zorunlu arabuluculuk sisteminin başlatılmasını sağladık"
İşte birkaç gün önce de, yeni Nefes Kredisi adımını duyurduk. Böylece elimizdeki mali kaynakları, üyelerimizin kullanımına sunmaya devam ettik. Yine Ziraat Bankası ve Halk Bankasıyla birlikte, Tedarik Zinciri Finansmanı Projesini başlattık. Böylece üyelerimizin çek-senet takibi yapmadan, mal ve hizmet alım-satımlarını kolaylaştırdık. Devamlı gereğini vurguladığımız ve takipçisi olduğumuz, kamu alacaklarına ilişkin yeni bir yapılandırma, matrah ve stok artışı ile sicil affı da yakında çıkıyor. Yargı süreçleri ve özellikle İş Mahkemeleri de çok uzun sürüyor, geciken adalet herkesi mağdur ediyordu. Bunu değiştirmek üzere zorunlu arabuluculuk sisteminin başlatılmasını sağladık. İş uyuşmazlıklarından sonra ticari uyuşmazlıklarda da öncelikle arabulucuya müracaat şartı getirildi. Aylar hatta yıllar süren davalar, artık günler-haftalar içinde çözülüyor. Ticari uyuşmazlıklarda üyelerimize hizmet etmek amacıyla, TOBB UYUM Arabuluculuk ve Uyuşmazlık Çözüm Merkezi’ni faaliyete geçirdik. Türkiye'nin Otomobili TOGG’un Bursa Gemlik’teki üretim tesislerinin temelini attık.
Anadolu'da ve Amerika'da yeni ofisler
İhracata yeni bir ivme kazandırmak ve yeni ihracatçılar bulmak üzere, çok önemli bir adım attık. Yeni Ürün, Yeni Pazar, Yeni İhracatçı hedefiyle Anadolu’da İhracat Destek Ofisleri açmaya başladık. Böylece şirketlerimizin sadece yurtiçinde değil, yurtdışında da yanında olduk, Şirketlerimizin ABD pazarına girişini kolaylaştırmak, ihracatımızı artırmak üzere, bir ilki gerçekleştirdik ve Şikago’da Türkiye Ticaret Merkezini açtık. Bu merkez sizlere, satış, pazarlama, depolama ve dağıtım alanlarında hizmet verecek, ürünlerinizin ABD pazarında tutunmasını kolaylaştıracaktır. Firmalarımızın yurtdışına çıkışını hızlandırmak, lojistik maliyetleri düşürmek üzere başlattığımız, Kara Gümrük Kapıları modernizasyonuna devam ettik. Böylelikle hem devletimizin kasasından tek kuruş çıkmıyor, hem de devletimizin vergi geliri katlanarak büyüyor.
Mesleki Eğitimde özel sektörün katkısını artırdık, 112 meslek lisesini gençlerimiz ve iş dünyası için uzmanlık kapısı yaptık. Öte yandan Oda ve Borsalarımız Coğrafi İşaret alarak, yerel değerlerimize ve lezzetlerimize de sahip çıktı. Ülkemizdeki coğrafi işaret tescillerinin yüzde 40’ı Oda ve Borsalarımız tarafından yapıldı. AB’de tescilli ürün sayımız 7’ye yükseldi. Tarıma destek vermek üzere, Ürün İhtisas Borsası’nın kurulmasını sağladık, Lisanslı Depoculuğu yaygınlaştırdık.
"Borsa faaliyetlerini dijital ortama taşıdık"
Ticaret Borsaları Bilgi Sistemiyle yine bir ilke imza attık ve borsa faaliyetlerini dijital ortama taşıdık. Yeni normale yolculukta, girişimcilerimize rehberlik etmek için TOBB Dijitalleşme Sanal Fuarını gerçekleştirdik. Sanal fuarda 70 bine yakın girişimcimizi, dijital dönüşümü tetikleyen firmalarımızla bir araya getirdik. Akıllı KOBİ Platformu ile dijitalleşme seferberliği başlattık. Dijitalleşmek isteyen KOBİ’lerin çözüme, çözüm sunan şirketlerinse KOBİ’lere ulaşmasını sağladık. Yapay Zekâ Eğitim ve Farkındalık Projemizle, gençleri ve girişimcileri geleceğe hazırladık. İş dünyasını afetlere karşı hazırlamak için Sağlam KOBİ projesini geliştirdik. AFAD ile birlikte işletmelerimize, afetlere karşı hazırlık eğitimler vermeye başladık. Öte yandan Türkiye’nin 81 ilinde binlerce üyesiyle Kadın ve Genç Girişimci Kurullarımız yereldeki girişimcilik ekosistemini güçlendirmek için canla başla çalışıyorlar.
Kadın Girişimci Kurullarımız dünyanın önde gelen teknoloji şirketleriyle ortak projeler yapıyor. Daha fazla kadının iş hayatında yer almasını ve yükselmesini sağlıyor. Genç Girişimci Kurullarımız gençlere rol model oluyor, yol gösteriyor. İllerinde girişimciliği teşvik edecek yüzlerce faaliyet düzenliyorlar. Sosyal sorumluluk projelerimize de ara vermeden devam ettik. Yassıada'daki “Demokrasi ve Özgürlükler Adasını” tarihi ve kültürel yapılarını koruyarak, yeniledik. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle hizmete açtık.
Ayrıca 81 İl’de 81 okul yapma projemizi de tamamlıyor ve eğitime tarihi bir katkı vermiş oluyoruz. İhtiyaç sahibi öğrencilerimizin uzaktan eğitimlerine destek olmak üzere, Odalarımız ve Borsalarımızla birlikte 30 bin tablet bilgisayar dağıttık. Hatay’da meydana gelen büyük orman yangını sonrasında başlatılan ağaçlandırmada camia olarak yer aldık. 81 İl ve 160 İlçedeki, Oda-Borsa yönetimleri, meclisleri, genel sekreterleri, meslek komiteleri ile kadın ve genç girişimci kurulları ve sektör meclislerimizde yer alan her kişi adına, 1 adet fidan diktik. Böylelikle toplam 27 binden fazla fidan bağışladık.
"Yapılması gereken daha çok iş var"
Tüm bunlar, geçtiğimiz dönem yaptığımız işlerin sadece kısa bir özetiydi. Ama yapılması gereken daha çok iş var. Döviz kurlarındaki dalgalanma ve yükselişler girdi maliyetlerimizi artırıyor. Firmalarımız, finansmana erişim ve yüksek faiz sıkıntısı yaşıyor. Öte yandan, bu sıkıntının önemli bir nedeni de kamuda bekleyen alacaklarımız. Bunlar zamanında ödenmediği için bankaların eline ve insafına kalıyoruz. Başta biriken KDV alacaklarımız olmak üzere kamudan tüm alacakların, bir takvime bağlanarak ödenmesini bekliyoruz. Yine eski dönemlerden miras kalan önemli bir yük olan Peşin verginin kaldırılmasını istiyoruz. Kapanan ve işleri azalan dükkânlara, daha geniş ve uzun süreli kira desteği verilmeli. Hibe desteklerinde gerçek kişi ve tüzel kişi ayrımı kaldırılmalı. Kapanma sürecinde en büyük sıkıntıyı yaşayan yeme-içme sektörümüz, uygun tedbirlerle açılabilmeli. Ciro kaybı yaşayan işletmelerin, vergi ve SGK prim ödemeleri faizsiz olarak ertelenmeli. Öte yandan kamu da ithal malı kullanma merakı sürüyor. Hala pek çok büyük altyapı ve ulaşım projelerimizde yabancı ürünler kullanılıyor. Şartnameler bile buna göre hazırlanıyor.
"Kısa Çalışma Ödeneğinin 2021 yılı sonuna kadar uzatılmasını istiyoruz"
Milli ve yerli ürünlerin kullanımını artırmak için yeni düzenlemeler gerekiyor. Yine eski dönemlerden kalan ve istihdamı zorlaştıran çeşitli bürokratik uygulamalar bulunuyor. Firmalarımızda muhtelif mesleklerden kişilerin istihdamı, ihtiyaç olup olmadığına bakılmadan zorunlu tutuluyor. Şirket ölçeği büyüdükçe istihdamı cezalandıran mevzuatlarla karşılaşıyoruz. Ayrıca işçi-işveren uyuşmazlıklarında 5 yıllık dava zamanaşımı süresi çok uzun ve suiistimallere yol açıyor. Bunun 1 yıl gibi daha makul bir seviyeye çekilmesini bekliyoruz. TOBB olarak girişimlerimiz sonucu uzatılan ve 15 aydır uygulanan Kısa Çalışma Ödeneğinin, pandeminin olumsuz koşullarının devam etmesi sebebiyle, 2021 yılı sonuna kadar uzatılmasını istiyoruz. Daha çok işletme ve çalışanın faydalanması için, tarih ve süre kısıtlarının azaltılmasını gerekli görüyoruz. Ayrıca, Asgari Ücret Teşvikinde geciken yasal düzenlemenin de, bir an önce yapılmasını bekliyoruz.
"Vergi politikamız değişmeli, üreticinin, girişimcinin, sanayicinin üzerindeki yükler azaltılmalı"
Kamu müteahhitleri için büyük önem arz eden iki konu bulunuyor. Maliyet artışından dolayı eski sözleşmeler büyük sıkıntıya yol açıyor. Tasfiye-Devir çıktı ama işlemiyor. Ayrıca fiyat farkı kararnamesi de gerekiyor. Küresel rekabeti en yoğun sanayicilerimiz hissediyor. Birçok ülke üretim maliyetlerini düşürerek sanayi sektörlerini desteklemek için birbirleriyle yarışıyor. Zira imalat sanayi, kalkınmanın motoru olarak görülüyor. Ülkemizdeyse sanayicilerimiz üzerinde başta enerji olmak üzere birçok kamusal yük bulunuyor. Vergi politikamız değişmeli, üreticinin, girişimcinin, sanayicinin üzerindeki yükler azaltılmalı. İşletmelerimize ilave yük getiren Kurumlar vergisindeki artış, tekrar gözden geçirilmeli. Üretimin, emeğin değil, rantın vergisi artırılmalı. Hammadde temini ve fiyatlarındaki artış sıkıntısı da büyüyor. Sanayimizin yanısıra inşaat sektörümüz de bundan olumsuz etkileniyor. Konuyu ilgili tüm bakanlarımıza bunları anlatıyor ve önlem alınmasını talep ediyoruz. İhracatta yaşanan konteyner bulma sıkıntısının çözülmesini istiyoruz.
"Turizme özel finansman ve destek paketleri gerekiyor"
Ayrıca, sanayi ihracatımızı büyük ölçüde etkileyecek ve maliyet artışına yol açabilecek, yeşil mutabakat sürecine yönelik, kamu ve özel sektör işbirliğinde yol haritası hazırlanmasını bekliyoruz. Yine küresel arenada öne çıkan iki önemli sektörümüz, denizcilik ve yurtdışı müteahhitlikte, cazip finansman desteğine ihtiyaç duyuluyor. Bir diğer altın sektörümüz olan Turizm zor bir seneyi geçirdi, bu sene de sıkıntılar devam ediyor. Turizme özel finansman ve destek paketleri gerekiyor. Tarım girdi fiyatlarındaki yükseliş ve kuraklık çok büyük bir soruna dönüşüyor. Özellikle ülke çapında ciddiyet kazanan kuraklığa karşı, ürün deseninde değişikliğe gidilmeli, aşırı ve gereksiz su kullanımına karşı acil önlemler alınmalı. Yerel kalkınma için Bölgesel Kalkınma Ajansları, belediye faaliyetlerini değil özel sektör yatırımlarını desteklemeli.
Ekonomiye bir destek de Avrupa Birliği katılım sürecini canlandırarak getirilmeli. Gümrük Birliğini güncelleyecek müzakereler daha fazla ertelenmeden başlatılmalı. Ayrıca, hukuk sistemini güçlendirecek her adım da, ekonomiye destek verecektir. Yüksek teknoloji ve ihracat artışı getirecek uluslararası yatırımları, ülkemize çekmemizi sağlayacaktır. Unutmayalım ki, insanlar birbirlerine güvenirlerse birlikte iş yaparlar. Birlikte yapılan işlerin kıymeti de, başarısı da yüksek olur.
İş insanı olmak kolay değil. Her sabah büyük bir mücadele başlar. Tüm zorluklara karşın, açarız kepenkleri. Duayla, umutla, sebatla devam ederiz. Döndürürüz çarkları. Hiç durmaz, çalışırız. Çalıştırır ekmek kapısı oluruz. İnsanlara iş, aş veririz. Devletimize vergi öderiz. Biz çalıştıkça ekonomi büyür. Türkiye ilerler. Ülkemizin adını 6 kıtaya taşırız. Asla umutsuzluğa düşmeyiz. Mücadele ederiz. Zira Kader gayrete aşıktır. Bizim aklımız, derdimiz iş üretmekte. Görevimizse, memleketimize iş üretenlerin derdini çözmek. Bizim kökenimizde, geçmişimizde ayrılık-gayrılık yok. Doğduğumuz şehirler, inancımız, fikrimiz farklı da olsa, bu ülkenin sorunları da zenginliği de bizim. Türkiye hepimizin.
"TOBB hep yanınızda oldu, her zaman da yanınızda olacak"
Bizim üretenle, alanla, satanla iş birliğimiz var. Akıl terini, alın teriyle birleştirenle iş birliğimiz var. 200 ülkeye mal satanla iş birliğimiz var. Bayrağımızı dünyanın dört bucağında dalgalandıranlarla iş birliğimiz var. Toprağına sahip çıkanlarla iş birliğimiz var. Ekmek kapısı olanlarla iş birliğimiz var. O yüzden gecelere, sabahlara kadar çalıştık. Üretenin, alanın, satanın yüzü yere düşmesin diye dinledik, çözüm ürettik, anlattık, takip ettik. Bu memleketin her işinde “birliğimiz” var. Türkiye’nin 1,5 milyon işletmesinin birliği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’dir Bu kutlu yürüyüşünüzde TOBB hep yanınızda oldu, her zaman da yanınızda olacak Hak ve adaleti mihenk taşı yapacak, vicdana ve ahlaka sarılacak, Vehimlere kapılmayacağız. Fitneyi ve ayrışmayı yanımıza yaklaştırmayacak, kimseyi ötekileştirmeyecek, öteki diye görmeyeceğiz. Tüm farklılıklarımızı zenginlik olarak kabul edecek, bu zenginlikle ülkemizi büyüteceğiz. Allah gönlümüzü zengin emeğimizi ve kazancımızı bereketli, milletimizin birliğini dirliğini ve kardeşliğini daim kılsın. Yolumuz bahtımız açık olsun. Allah yar ve yardımcımız olsun."