Kayıt dışı ekonomi bir savunma silahı mı?

İkinci Dünya Savaşı sonrası iki kutuplu dünyada taraf olmak bir zorunluluk olmuş…
Taraf olmayan yok olmaya mahkum edilmiş…
Savaşın kibirli galibi Stalin büyük bir küstahlıkla Türkiye ‘den toprak istiyor…
Tek başımıza karşı koyma gücümüz yok…
Mecburen batıya yanaşıyoruz…
Batı aslında daha ahlaksız…
Kesip yemeyeceği kuzunun önüne ot koymaz…
Tüm kurumlarımıza vesayet yolu ile el koyma şartı ile kendi ittifakına kabul ediyor…
Savunma, eğitim, bürokrasi, ekonomi…
Devlet aklı; ikilemde kalsa da, sonu belli olmayan bir maceraya ülkeyi atma kararı vermek  akılcı da değil, kolay da değil…
Üstelik coğrafi konumumuz ne Kore ne de İskandinavya…
Devlet mecburen Batı'ya yanaşıyor…
Ama Batı’nın da kendisini yok etme ihtimallerine karşı kendini savunma tedbirleri alıyor…
Mesela Kıbrıs Harekatı…
Mesela Ege Ordusunun kurulması…
Mesela BOP'ta biçilen “Bölgesel Süper Güç" rolünü kabul etmiş ve benimsemiş tavrı…
Ve kayıt dışı ekonomi…
1950’ye kadar ne kadar denetimli ve kayıt altında bir ekonomi varsa, batıya yanaşmak zorunda kaldığımız süreçten sonra ülkede ekonomi o kadar karmaşıklaştırılmış ve kayıtdışı ekonomiye neredeyse özellikle prim verilmiştir…
Bunun bir akıl tarafından özellikle planlandığı bence çok aşikardır…
Çünkü vahşi kapitalizmin iktidarını gitgide sağlamlaştırdığı son yüzyılda ülkelerin en kolay dizginlenme yolu ekonomiden geçer…
Bunu ne kadar uluslarası kayıdın dışında tutarsan nispeten o kadar bağımsız ve güçlü olabilirsin…
Kayıt içinde tutulan, 80'li yılların uluslararası rekabeti hedefleyen Toprak gurubu girişimleri bugünkü virane halleri ile özellikle biz Eskişehirlilerin gözü önünde anıt gibi durmaktadır…
TÜİK verileri gerçekleri yansıtır mı?…
Hayır, TÜİK verileri kayıtlara giren verileri yansıtır, gerçekleri yansıtmaz…
Gerçekler nedir peki?…
Bu ülkede ekonominin gerçeklerini herkes bilir ama hiç kimse açıkça ve yüreklice dillendirmez…
Aslında bu da ekonomiyi dış etkilere karşı ciddi ölçüde korur…
Bazı ekonomi bilmişleri ekonomide yüzde otuz civarında kayıt dışılık olduğunu filan söylerler…
Ama mevcut ekonominin en az iki katı kadar daha kayıtdışı ekonomi varlığı gözümüzün önündeki açık gerçektir…
Ev satışlarının reel fiyatları ile tapudaki kayıtları arasında en az üç  kat fark vardır….
Hele arazi satışlarında bu fark onlu sayılara çıkar…
Her üreticinin faturasız mal çıkışı vardır…
Yüz kişinin çalıştığı restoranın vergi levhasına bakın, matrahı yüzbindir…
Milyonluk arabaya binen avukatın tahakkuku ellibin ancak vardır…
Kuyumcunun beyanı asgari ücret kadar değildir…
Doktorun beyanına göre çöpten hurda toplayarak kazananlara eş bir geliri vardır…
Komisyonlu işlerin, aldım verdim ticaretlerinin yüzde doksanı kayıtta değildir…
İran, Gürcistan, Suriye, Irak ve daha bir çok ülke ile kayıtdışı ithalat ihracat ve sınır ticaretimizin boyutunu TÜİK değil ancak milli istihbaratımız bilir…
Bu tablonun bugüne kadarki en iyi tarafı şuydu: ekonomik olarak ülkeyi hedefe koyanlar dalacakları suyun derinliğini bir türlü doğru hesaplayamadılar…
Dolayısıyla hiç bir saldırıları da ölümcül olamadı, yıkıcı olamadı…
BOP eşbaşkanlığını kabul etmiş, uysal Türkiye numarası 2011'de nasıl deşifre olduysa Türkiye'nin gerçek ekonomik büyüklüğü de 2023'te iyice deşifre olmuş olacak…
Batı bu duruma yavaş yavaş uyanıyor…
Mesela: "İngiliz finans kuruluşu Standard Chartered, 2030 için ekonomik tahminlerini raporlaştırdı. Rapora göre, 11 sene sonra dünyanın en büyük ekonomisi Çin olacak. Onu Hindistan takip edecek. ABD ekonomisi ise 3. sıraya gerileyecek. 
Türkiye 5. sıraya yükselecek
Standard Chartered'ın raporuna göre, 2030'da Türkiye dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında 5. sıraya yükselecek. “
Aslına bakarsanız yıllık 9,1 trilyon dolarlık bir ekonomi öngörüyorlar…
Bugün 1 trilyon ancak olan bu rakam (!) 8 yılda on katına nasıl çıkacak?..
İşte bugünkü rakamın aslında kaç olduğu kısmı burada çok önemli…
Bugün üç trilyon civarında olan  bir ekonominin sekiz yılda üçe katlaması o zaman daha kabul edilebilir görünüyor…
Zaten artık o ekonomideki heybeti gizli tutmanın lüzumunu kaybettiği zamanlara girdik diye düşünüyorum….
Yeniden  Büyük Türkiye'nin inşasında ekonominin akılcı bir şekilde kayıt altına alınması da en önemli gündemlerden olacaktır…
İncitmeden…
Yıkmadan…