Oğuzhan Özen haklıymış, Polatlı için çözüm bulmalıyız
Konu komşu bir gün Nasreddin Hoca'yı samanlığın önünde, yere bakıp sağa sola yürürken görmüş. Hemen sormuşlar: "Hoca ne yapıyorsun böyle?"
Hoca kendinden emin: "Samanlıkta yüzüğümü düşürdüm, onu arıyorum..."
Ahali şaşırmış, ama Nasreddin Hoca bu, nedenini sormasalar olmaz: "Yüzüğü samanlıkta düşürdüysen, neden burada arıyorsun Hoca?"
Nasreddin Hoca: "İçerisi çok karanlıktı, ben de burada arıyorum..."
Geleceğiz tabii!..
Son yıllarda Eskişehir olarak kuraklığın etkisini bir hayli yaşadık. Bu kış ve baharda yağışlar biraz artınca hepimizin neşesi yerine geldi...
Sulama için yapılan gölet ve barajlardaki doluluk oranı da yüzümüzü güldürüyor...
Ve fakat Eskişehir'in kullanma suyu ihtiyacını karşılayan Porsuk Barajı'ndaki doluluk bir türlü eski seviyesine gelmedi, gelmiyor.
Mayıs ayı içerisindeydi sanırım...
ESKİ Genel Müdürü Oğuzhan Özen'i aradım. Kendisi üniversiteden arkadaşım, daha doğrusu üst sınıflardan ağbim olduğu için takılmak istedim: "Çok şanslısın vallahi. ESKİ Genel Müdürü oldun, yağışlar bir türlü kesilmiyor. Porsuk Barajı dolmuştur bu kadar yağmurla..."
Sesi sinirliydi, önce bana sinirlendi sandım, sonra mevzuyu anladım: "Şu anda Barajın yanındayım Hakkı! Sinirim tepemde, tam da dalga geçecek zamanı buldun. Barajın olduğu bölgeye gram yağış düşmüyor. Bir santim yükselmemiş su..."
Açık ve seçik söyleyeyim, inanmadım, bahane üretiyor sandım...
Taaa ki, bu ay başında DSİ'nin yaptığı, "Porsuk Barajı'ndaki doluluk oranı geçen yılın bile altında, bu yıl sulama için su bırakamayız, çiftçimizin haberi olsun" açıklamasına kadar...
Eskişehir'deki küçük baraj ve bentlerin tamamı neredeyse dolmuştu, ancak Porsuk Barajı'nın doluluk oranı yüzde 34 seviyesindeydi...
***
Geçen hafta eşim ve kızım ile İzmir'den Eskişehir'e dönüyoruz...
Gediz'i geçtik, eşime, karşımızdaki simsiyah bulutları gösterdim...
"Birazdan büyük bir fırtınanın içine gireceğiz, hazır olun" diye de ekledim, bilmiş bilmiş...
Kütahya'ya 50 kilometre kala bir yağış başladı, aklımızı aldı adeta. Kütahya'ya 15 kilometre kala da yağmur, doluya döndü ve gündüz olmasına rağmen, iyice gece karanlığına dönmüş yolda bütün araçlar dörtlülerimizi yakıp, sağda durmak zorunda kaldık...
Eşim ve kızım endişeli, biraz da ortamı yumuşatmak için "Dolu birazdan kesilir, biz de yola çıkarız. Size bir müjdem var. Kütahya çıkışından 15 kilometre sonra yağmur biter" dedim...
Eşim, "Bir şey bilerek mi söylüyorsun, yoksa bizi rahatlatmak için mi böyle konuşuyorsun" dedi...
Yanıt vermedim...
Neyse yola çıktık, Kütahya'yı sel götürüyor. Saatte 40-50 kilometre hızla yol alabiliyoruz...
Zor da olsa Kütahya'dan çıktık...
Tam Harlek kavşağına geldik yağmur yavaşladı. Birazdan da yollar kupkuruydu...
Eşim, "Yav nereden bildin, biraz önce ortalığı sel götürüyordu, buralara tek bir damla bile düşmemiş" dedi...
"Bak" dedim, "Kümbet kavşağına gelelim yeniden sel götürecek ortalığı..."
20-25 kilometre sonra gerçekten söylediğim oldu ve hani şu İnönü'nün merkezini çökerten yağmur var ya, işte onun içinden geçerek Eskişehir'e ulaştık...
Tabii yine 50-60 kilometre hızla anca...
Eskişehir'e geldik, yağmur devam ediyor, ancak eşim sorgulamada: "Yav söylesene, yağmurun nerede biteceğini, yağışın nerede başlayacağını nereden bildin?"
Mayıs ayındaki telefon konuşmamızı anlattım: "Oğuzhan ağbiye takılmak için telefon açmıştım. Eskişehir ve Kütahya'yı sel götürüyordu o anda ve kendisi Barajın yanındaymış, 'buraya tek damla düşmüyor' demişti. O zaman inanmamıştım, ancak bu kez gözümle gördüm ve inandım..."
Diyeceğim şu ki...
Bizim Porsuk Barajı 73 yaşında...
1940'lı yıllarda baraj yapmak için ya Nasreddin Hoca'nın yüzüğünü aradığı gibi 'kolay olan yeri' tercih etmişler ya da o tarihte bunu hesaplamak mümkün değildi ve en müsait yere yapmışlar barajı...
O tarihte yapılanlar için şimdilerde yapacak şeyimiz yok...
Belki de var...
Ya yeniden bir baraj yapacağız, 'bunun ömrü doldu' diyerek...
Ya da Polatlı çiftçisinin tarlasını sulaması için yeni bir kaynak yapılması konusuyla, Eskişehir olarak uğraş vereceğiz...
Zira gözümle gördüm, bizim Porsuk Barajı'nın bundan sonra bir daha dolma noktasına gelmesine, imkân ihtimal yok gibi...