Solcu Kazım Kurt emekçi gazetecileri savundu aslında!
Burada daha önce de tartışmıştık bu konuyu, hani Büyükşehir ve Odunpazarı Belediyeleri AK Parti Grup Başkan vekili Murat Özcan'a atılan iftira sonrasında: Gazetecilik başka şey, tetikçilik başka şey...
Gazeteci belge ve bilgi ile yazı yazar, haber yapar; tetikçi ise emir alır almaz başlar çemkirmeye!..
Mağdur Murat Özcan, dünkü Odunpazarı meclisinde bu konuya değinmiş: "İftira atmayı gazetecilik zanneden, gazetecilik mesleği onuruna leke düşüren bazı kişilerin, anladığım kadarıyla sadece Odunpazarı Belediyesi'nin Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü giderleri ile ilgilenmediği, aynı zamanda seçim bütçesinden aslan payı alabilmesi adına, herhangi bir parti, bu CHP veya AK Parti de olabilir, insanların şerefiyle, haysiyetiyle oynamaya çalışan bir güruhla karşı karşıyayız. 'Biz, Odunpazarı Belediyesi'nin çalışmaları ile ilgili bir bütçe oluşturabiliriz, ama kimseye iftira attı diye ekstra bir para vermeyi düşünmüyorum' diye bir beyanatınız olursa, belki bu sahtekarlıklarına son verirler diye düşünüyorum. Bu haseten bir ricamdır. Siyasal nezaketin devam etmesi adına söylüyorum. Yoksa gazeteciliğe yakışmayan şekle dönüştürecek ve siyaseti çamur siyasetine dönüştürecek şekilde bazı gelişmeler olacağından da endişelerim var."
Murat Özcan mağduriyetinden aldığı güçle ve tabii ki nokta atışla konuşmuş, hangi zihniyeti, kimleri kastettiğini açık etmiş...
Ve fakat Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, sanki, 'birisi konuyu açsa da ben de ileri geri konuşsam' der gibi, neredeyse Eskişehir'de bulunan bütün gazeteciler için atıp tutmuş: "Gazetecilikle ilgili eleştirilerinize aynen katılıyorum. Gazetecilik mesleğine ihanet edenlere yazıklar olsun, lanet olsun. Yanlış haber yazanlara, uydurma haber yapanlara yazıklar olsun, politikacıların emriyle çalışan gazetecilere yazıklar olsun. Olmayan şeyi varmış gibi göstermek için internet sitesi kuran gazetecilere yazıklar olsun. Bunları destekleyenlere de yazıklar olsun. Odunpazarı Belediyesi'nden bu tür destek yoktur. Bu tür destek olmadığı için de Odunpazarı Belediyesi'ne saldırılmaktadır. Bunu da adınız gibi biliyorsunuz. Kendi kontrolünüzdeki internet sitelerine bakın. Kendi kontrolünüzdeki gazetecilere bakın ve ona göre değerlendirme yapın. Bizim kontrolümüzde hiç kimse yok. Biz Eskişehir'de gazetede yazanın doğru kabul edildiği gazetecilik anlayışındayız. Gazeteci belgesi olmadan yazı yazamaz. Gazeteci ilgilisine, muhatabına soru sormadan yazı yazamaz. Gazeteci bir konuda araştırma yapmadan yazı yazamaz. Hele hele iftira hiç atamaz. Bu arkadaşlardan ben de çok şikayetçiyim. Çünkü ben yasal olmayan hiçbir şeyin içine girmem. Ama ne yazık ki Eskişehir'de en çok saldırılan politikacı benim. Ben de sizden ricacı olayım. Yaptırmayın. Değerli arkadaşlar, Eskişehir'de gazeteci arkadaşlarımızın kendi çevrelerini, kendi camialarını uyarmaları ve kontrol etmeleri gerekir. Burada biz sıkıntılıyız. Gazetecinin ya da kendini gazeteci zannedenin haberinin altına, yazısının altına kendi ismini koymaya cesaret edemeyenlerin adam gibi durması lazım. Mahlas kullanır filan, onu geçeceğiz. Eskişehir'de biliyorum. Şu an pek çok adam uydurma takma isimlerle politika yapıyor. Bunu siz de biliyorsunuz, ama bu insanlar kamuoyu önünde adam diye gezerse, gazeteci diye gezerse bize de yazıklar olsun. Dersini vermeliyiz. Ne yazık ki ben bu konuda çok şikayetçiyim. Sizden daha çok şikayetçiyim. Gelin birlikte yapalım. Gelin birlikte engelleyelim. Kapalı zarflar vermeyelim haber başına şu kadar para vermeyelim. Eskişehir'deki tüm politikacılara sesleniyorum. Eskişehir'deki tüm kurumlara sesleniyorum. Patronun ayrı desteklediği politikacı var köşe yazarının ayrı desteklediği politikacı var. Böyle olmaz. Bunu da herkes biliyor, selamı keselim. Ben hazırım. Ve pek çoğuna selam vermiyorum. Amma siz de aynısını yapın. Siz de aynısını yapmadığınız için bu iş çoğalıyor. Ben şunu biliyorum. Bürosunun kirasını politikacının biri veriyor, bürosunu biri döşüyor, maaşını biri veriyor. Sonra da gazeteci diye karşımıza çıkıyor, sonra da yaz babam yaz. Böyle olmaz. Madem siyasi ahlak diyoruz, gelin buyrun hep beraber. Beni Eskişehir'de bu konuda yalnız bırakmayın. Yanlış adama neden selam verirseniz. Yalancı, ben biliyorum. Böyle olmamalı. Ben hiç kimseye ekstra para vermedim, vermem."
***
Önce şöyle özetleyelim mi?
* Yanlış haber yazanlara, uydurma haber yapanlara yazıklar olsun...
* Olmayan şeyi varmış gibi göstermek için internet sitesi kuran gazetecilere yazıklar olsun. Bunları destekleyenlere de yazıklar olsun.
* Gazetecinin ya da kendini gazeteci zannedenin haberinin altına, yazısının altına kendi ismini koymaya cesaret edemeyenlerin adam gibi durması lazım. Eskişehir'de biliyorum. Şu an pek çok adam uydurma takma isimlerle politika yapıyor.
* Kapalı zarflar vermeyelim, haber başına şu kadar para vermeyelim.
* Patronun ayrı desteklediği politikacı var, köşe yazarının ayrı desteklediği politikacı var. Böyle olmaz.
* Bürosunun kirasını politikacının biri veriyor, bürosunu biri döşüyor, maaşını biri veriyor.
* Yanlış adama neden selam verirsşniz. Yalancı, ben biliyorum. Böyle olmamalı...
Bunlar çok hem de çoook ağır ithamlar ve mutlaka, ama mutlaka ispatlanması gereken iddialar...
Kazım Kurt, hemen, derhal bu iddialarına vücut vermeli ve tek tek isim isim, belgelerini suna suna açıklamalı. Eğer açıklamaz ise o çok tepki gösterdiği, gazeteci kılığına girmiş iftiracılarla aynı seviyeye iner zira...
Kazım Kurt'un, belgesiz, yalan yanlış haber yazanlara yönelik beddualarına ben de katılıyorum. Bu beddualar inşallah tutar!
Beri yandan dün Cihan Yıldırım da tweet atarak aynı konuya değinmiş, zamanında Başkan Kurt'un rakibi Volkan Doğan hakkında olmadık iftiralar yazan sahte isimli "Hakkı Yılmaz"ın yazılarına neden tek bir kelam etmedi? Birileri sahte isimle Kazım Kurt'un rakipleri hakkında atıp tutabilir, ancak hiç kimse aynısını Kazım Kurt için yapamaz, öyle mi?
"Sen bu yolu açarsan, gün gelir aynı şey gelir seni vurur. Men dakka dukka" derler adama!
Bir de "böyleleriyle selamı kesin" demiş ya...
Murat Özcan da söylemiş, "Ben de şikayetçiyim" dediği iftiracı gazetecilere de 'hayırlı olsun' ziyaretine gittikten hemen sonra üstelik!
Pes ki hem de şeddeli pess!
Kazım Kurt, patronun başka, gazetecinin başka politikacıyı desteklemesinden şikayet ediyor bir de sıkılmadan!..
Yani şey mi diyor, "Biz adamın patronuna 'kaynak' oluşturuyoruz, onun çalışanının başka bir siyasi görüşü var, bu sefer o gazeteciye de 'bir şeyler' yapmak zorunda kalıyoruz, böyle şey olmaz" anlamadım.
Kazım Kurt'un anlamadığı, bilmediği bir konu vardır ki, gazetelerde 'editöryal bağımsızlık' diye bir şey vardır. Hiçbir gazeteci, bire bir patronuyla aynı şeyleri düşünmek zorunda değildir. Siz, bir gazeteye reklam verince orada çalışan bütün gazetecileri satın almış olmuyorsunuz. Mesela medyamidas.com'da çalışan hiçbir arkadaşımla benim siyasi görüşüm uyuşmuyor...
Başkan Kurt bu konuları bilmek zorunda değil, eğer öğrenmek istiyorsa Özel Kalem Müdürü'ne bir sorsun, iletişim mezunudur, ona bunları anlatır!
Kazım Kurt, siyasetçilerden para alarak internet sitesi kuranlara da çatmış. Özel Kalem Müdürü'ne soru sormaya başlamışken, birkaç soru daha sorsun: "Bizim belediyede çalışıp da internet sitesi kuran kaç kişi var? Bu kişilerin bürosunu kim kurdu? Bu kişilere kim para veriyor? Sen bugüne kadar kaç internet sitesi kurdurdun? Kurdurduğun bu haber sitelerine eskiden belediyemizde çalışan kaç kişiyi istihdam ettirdin?"
La havle la havle....
Bütün bunları duyunca...
Özdemir Asaf'ın şu sözü geldi aklıma: "Kendi bahçesinde dal olmayan biri, girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor..."
Kazım Kurt, Eskişehir Basını'ndaki kirlenmişlik durumunu çözmek istiyorsa önce kendi önünü süpürsün, emin olun kirlenmişliğin çok hem de çok büyük bölümü halledilmiş olur!
Neyse...
Yazıyı biraz da espriyle bitirelim, acı espriyle...
Kazım Kurt, "Gazetecilere kapalı zarfla para vermeyin" diyor ya...
Şöyle bir düşündüm de!..
Acaba, "Arkadaşlar, gazetecilere kapalı zarfla para veriyorsunuz, olmaz! Onlar emekçidir. Kapalı zarfa ne kadar para koyabilirsiniz ki! Siz de ya patronlara milyonlarca lira aktarın ya da gazetecilerin ev taksitlerini kapatın, hesabına para aktarın, açık zarfla verin paraları. Kapalı zarf, az para alır. Ben solcu adamım, emekçilere çok para verin" mi demek istiyor!..
Tövbe estağfirullah tövbe!..
İnsanda biraz utanma, biraz sıkılma olur ya...