Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz...
AK Parti'nin 20 yıllık geçmişinde Eskişehir’de iz bırakan sadece iki isim var:
-Nabi Avcı
-Rahmetli Kemal Unakıtan
…
Teşkilatlarda, belediye başkanlıklarında, vekillik koltuklarında onlarca isim geldi ve geçti…
Seçmenin ve kentin hafızasında saygın bir yer edinebilen ve hatta yer edinebilen sadece iki isim…
Şehirde de yarım saatlik bir tur atsanız ikisinin de vurduğu damgaları görmek çok kolay…
Nabi Avcı 2011'den beri Eskişehir siyasetinde var…
AK Parti tarihinin yarısı…
İki ayrı bakanlığın başına geçti…
Fetö dersaneleri operasyonu esnasında Reis’in güvenle Milli Eğitim Bakanlığını emanet ettiği isimdi…
Sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptı…
İkisi de yatırımcı bakanlık değildi ama…
Nabi Avcı ağırlığı, işbilirliği ile şehrine büyük katkılar yaptı, kalıcı eserler kazandırdı…
“Az laf çok iş” idi sloganı…
Tevazu sahibi olduğu için hizmetlerini kimsenin gözüne gözüne sokmadı…
Yaklaşan seçimlerde büyük ihtimal ile AK Parti’nin üç dönem teamülü nedeni ile vekil olmayacak…
Eskişehir için kayıptır…
Benim gönlüm sahneden çekilmeyip hizmetlerine devam etmesinden yana…
Nabi Avcı’nın tevazuu ve ağırlığı maalesef ki Eskişehir’in diğer AK Partili aktörlerine gayret, hırs, hizmet yarışında motivasyon olarak yansımadı…
Türkiye genelinde nasıl birçokları Erdoğan gölgesinde kendi çıkarlarını kovaladı ise…
Eskişehir’de de son 11 yılda birçokları Nabi Avcı’ya yaslanarak işine gücüne baktı…
Sokaklarda karşılığı olan hiç kimse yok bu süreçte hizmet veren(!) kadrolar içerisinde…
Genel yönetimde hep Erdoğan'a teveccüh gösteren bu şehir insanı yerel yönetimlerde pek çok kere sandıkta açık mesajlar verdi…
Ülkeye rol model oluşturabilecek Eskişehir'in bu siyasi yapısı maalesef heder edildi…
Ve yaklaşan seçimlerde…
Seçmen bir kere daha mesajını vermeye kararlı…
Erdoğan Başkanlık seçiminde kesinlikle Eskişehir'de ilk sırada çıkacaktır…
Ancak aynı tabloyu Meclis seçimlerinde görebilmek için mevcut teşkilatlar pek umut verici değil…
Sadece Eskişehir değil, pek çok şehir için geçerli…
Parti büyüdükçe bu süreçler siyaset sosyolojisinde aslında bilinen ve beklenen şekilde yürüyor…
Erdoğan bunu fark ettiği içindir ki…
Kızgın ve memnuniyetsiz seçmene bir şans vermek adına Cumhur ittifakını oluşturdu…
Çünkü sağduyu sahibi olan seçmen ders vermek için de olsa milli olmayan unsurları desteklemeye hep imtina etmiştir…
Elbette ki doğrusu şu ki; Erdoğan yeniden Başkan seçildiğinde arkasında kendi genel başkanı olduğu partinin nicelikli bir çoğunluğa sahip olmasıdır…
Bu da teşkilatların baş görevidir…
Zaman çok geç değil…
Teşkilatlar bir an evvel silkinip asli görevlerine aşk ile dönerlerse bu mümkün…
Yoksa milletten ders niteliğinde bir uyarının gelmesi çok da şaşırtıcı olmayacak…