Uykusuzca ebeveyn olmak
Çocuklarımız için kendimizi değiştirme gücümüzün ölçüsü nedir acaba? Pandemi süreci ile birlikte biraz daha fazla budaklanan bir sorun haline gelen iletişim becerilerimizi bir daha gözden geçirmemiz gerekiyor.
Mecburi bir sosyal yalıtıma maruz kalan çocuklarımızın bu zorlu süreçte tercihlerine saygı göstermek başarısızlıklarından daha çok başarılarına odaklanmak durumundayız.
Onlara sürekli olarak nutuk çekmeyin, yargılamayın, eleştirmeyin, suçlamayın, alay etmeyin, oyalamayın, sorgulamayın, devamlı ahlak dersi vermeyin, gözdağı vermeyin.
İçsel dinamiklerimizi kontrol etmemiz çok önemlidir. İlk önce kendimize nasıl tepki verdiğimiz, çözüm üretmeye, değişime olan inanç ve kararlılığımız onların bu zorlu sürecinde çok işine yarayacaktır.
Onları iletişime davet eden akşam yemeklerini birlikte yemek bile çok önemli bir sembolik yapıştırıcıdır. Bu çeşit örneklerle dolu Leo Buscaglia’nın "Sevgili Babam" kitabını okumanızı mutlaka tavsiye ederim.
Uzaktan eğitim döneminde çocuklarınıza yakın kalmalısınız, onların gelecek planlarında sizin bulunduğunuz konum nedir, bunu kendinize sormalısınız. Yeterlik algısı ve benlik saygısı yüksek bir birey yetiştirmek için tüm iletişim süreçlerinizde bir düşünce yaratmalı, davranışlarınız ile onlara yol açmalı ve örnek model olmalısınız.
Onları siber alan sorunlarından uzak tutmak için okumaya yönlendirmelisiniz.
Francis Bacon ne diyor: 'Kurnaz adamlar okumayı anlamsız bulur basit insanlar hayran kalır bilge kişilerse okuduklarından yararlanır'
Kendi değişiminize korkusuzca ilerlemelisiniz.
Onlara ne düşünmeleri gerektiğinden ziyade nasıl düşünmeleri gerektiğini öğretmek zorundasınız. Artık Sadece problemlere çözüm değil cevaplara soru üreten düşünce yapıları inşa edebilmelisiniz.
Özdemir Asaf'ın bir dizesi ile bitirmek istiyorum sevgili okurlar:
“Her tomurcuk bir çiçeğin uykusuna,
Her çiçek bir yemişin kuşkusuna,
Her yemiş bir böceğin korkusuna
UYKUSUZCA, KUŞKUSUZCA, KORKUSUZCA yürür"