20.02.2021, 15:50

Derhal müdahale edilmeli çünkü bilinçli değiştirilmiş

Dün medyamidas.com’un özel haberini hep birlikte okuduk… 2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen metni ile, Resmi Gazete’de yayınlanan metni arasındaki farklılıklar haberde ortaya konulmuş. Haberin ardından durumun ne şekilde meydana gelmiş olabileceği, olası sonuçları ve sorumluları tartışılmaya başlandı.

Konu ile ilgili bazı hukukçu akademisyenlerimizden görüşlerini sordum. Özellikle uluslararası sözleşmeler ve uluslararası hukuk alanında da uzman bir hocamızın tespit ve yorumlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

İstanbul Sözleşmesi, asıl metin olarak İngilizce ve Fransızca iki dilde yazılmış bir metin. Uluslararası sözleşmelerde asıl bağlayıcı olanın imzalandıkları dillerdeki ana metinler olduğunu söyleyen hocamız şöyle devam etti: “Burada incelendiğinde açıkça görülüyor ki, TBMM'ye başka bir metin sunulmuş, Resmi Gazete'de başka bir metin yayınlanmış"

“Örneğin, İngilizce metinde yer alan “rape”, ifadesi TBMM’de onaylanan metinde “tecavüz” olarak doğru şekilde çevrilmiş, ancak Resmi Gazete’deki metinde “cinsel taciz” olarak yanlış şekilde değiştirilmiş. “Rape”’in, doğru çevirisi “tecavüz” veya “cinsel şiddet”tir. Ancak hukuki anlamda “cinsel taciz” olarak çeviremezsiniz.”

Yine özellikle vurgulanan bir diğer nokta da “cinsiyet” ifadelerinin “toplumsal cinsiyet” ifadesi ile değiştirilmiş olması…

“İncelediğimizde, İstanbul Sözleşmesi’nin İngilizce metninde “gender”, yani “cinsiyet” ifadesi kullanılmış. TBMM’de onaylanan Türkçe metinde de bu ifade “cinsiyet” olarak doğru şekilde geçiyor, ancak Resmi Gazete’de “cinsiyet” yazan yerler, “toplumsal cinsiyet” olarak değiştirilmiş. İngilizce’de de ikisi farklı ifadelerdir. Buradaki doğru çevirinin kesinlikle TBMM’de onaylanan metindeki gibi “cinsiyet” olması gerekirdi.”

“TBMM’den geçen hali son halidir, kimse değiştiremez”

Hocamızın şu tespitleri de çok önemli…

“İstanbul Sözleşmesi, uluslararası bir sözleşmedir. İşleyişte, Türkiye Cumhuriyeti böyle bir sözleşme imzaladığında veya dahil olduğunda, TBMM’den geçen kanun, bu sözleşmenin kabul edildiğine dair kanundur. İstanbul Sözleşmesi özelinde, Dışişleri Bakanlığı metni TBMM’ye gönderir, belirli süreçlerden ve komisyonlardan geçerek TBMM’ye sunulur ve milletvekilleri tarafından oylanarak kabul edilir. Daha sonra, eski sistemde önce Bakanlar Kurulu, şimdi direkt Cumhurbaşkanlığı onayı ile Resmi Gazete’de yayınlanır. Meclis’te oylanarak kabul edilmiş herhangi bir kanunda veya metinde Resmi Gazete’de yayınlanmadan önce herhangi bir değişiklik yapamazsınız. Düzeltme anlamında bile herhangi bir değişiklik yapılamaz. TBMM’de kabul edildikten sonra artık o metin kesin ve son halidir. Arada herhangi bir kurumun, Bakanlığın, Bakanlar Kurulu’nun veya Cumhurbaşkanlığı’nın değişiklik yapma yetkisi yoktur. İstanbul Sözleşmesi metni için de bu geçerlidir. Eğer TBMM’de onaylanan metinde, Resmi Gazete’de yayınlanmadan önce değişiklikler yapıldıysa, bunlar birkaç kelime dahi olsa hukuki anlamda kabul edilemez. Tek bir harfi bile değiştiremezsiniz. Böyle bir durum hukuk ve TBMM’nin güvenliğini tehlikeye atar, güvenilirliğini tartışmaya açar.”

Kimler nasıl ve hangi amaçla değiştirdi? Araştırılmalı…

Uzman bir ismin bu konudaki bu tesptilerine katılmamak elde değil. Toplumsal cinsiyet ve cinsiyet ifadelerinin farklılığı ve bu farklılığın yorumlanmasında doğacak sonuçlar bir tarafa, bu yapılan durum yasalara da uygun görünmüyor. Peki bundan sonra ne olacak? TBMM’de kabul edildiği haliyle Resmi Gazete’de yayınlanmayan bir sözleşme söz konusu… Bu metni kimler, neden ve hangi amaçlarla değiştirdi? Bu konuda kapsamlı bir soruşturma açılacak mı? Görünen o ki, bu sadece basit bir çeviri hatası değil, ortada bilinçli şekilde birilerinin yaptığı değişiklikler söz konusu… Önümüzdeki günlerde daha da çok konuşacağımız bu çok önemli konunun tüm yönleriyle araştırılacağına ve gerçeklerin ortaya çıkarılacağına inanıyorum…

Yorumlar (0)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@