Millet İttifakı, Cumhur'u da kenetliyor bir güzel
Yıllardır yazar, hemen her ortamda söylerim, Türkiye'de FETÖ hangi tarafta yer aldıysa o taraf ülkeyi kutuplaştırmak için ne gerekiyorsa yaptı; aynı ülkede yaşayan, aynı ülküyü paylaşan insanların birbirleriyle aynı sofrada dahi oturmalarını engellemek istedi. 2010 yılına kadar AK Parti'nin aktörleri hemen her konuda 'biz-siz' diye başlıyordu konuşmasına. "Biz derken kimi kastediyorsunuz" diye sormaya görün, hemen 'siz' oluveriyordunuz, en küçük bir 'milli birlik'ten bahsetmek imkansızdı. CHP ve MHP'ye hakaret etmek, aşağılamak adeta anlık faaliyetler arasındaydı...
Sonra birkaç yıl içinde AK Partililerin söylemleri de davranışları da yumuşamaya, daha kavrayıcı, kapsayıcı konuşmalar, 'hepimiz kardeşiz, bu kavga ne diye' söylemleri vücut bulmaya başladı. Ne yalan söyleyeyim çevremdeki birçok kişi, bu durumu "AK Parti'nin kan kaybetmesine" bağlıyor, 'iyiden iyiye yumuşadılar, Kürt probleminin çözümü için de adım attıklarına göre bir sonraki seçimi kesin kaybediyorlar' yorumları havada uçuşuyordu. Gerçi 2007 seçiminden beridir her seçim öncesi 'bu kez gidiyorlar' denildi ve hiçbir zaman gitmediller, ancak umut fakirin ekmeğidir galiba, muhalefetin her zaman 'bu seçim o seçim' tavrı hiç değişmedi.
2013'ten itibaren başlayan ve 2016'dan sonra iyiden iyiye netleşen şekilde FETÖ, AK Parti'den umudunu tamamen kestikten sonra, bu kez kutuplaştıran-kamplaştıran taraf değişti. CHP'nin başını çektiği grup inanılmaz şekilde rijitleşti, zaten nefret ettikleri AK Parti tabanına karşı aşağılayıcı tavırları hem bulaşıcı hastalık gibi yayıldı hem de muhalef anlayışı 'hastalıklı' denilebilecek şekilde, içi boşlaştı...
Geldiğimiz noktada Millet İttifakı'nı oluşturan ögeler öyle katı, öyle sert ki, 'Teröristler, AKP'den daha iyi' diyecek seviyeye ulaştı maalesef. Doğalgaz bulunması, ülkenin savunma sanayisinde ardı ardına başarı elde etmesi, askerlerin hem terör mücadelesinde hem de Libya, Azarbeycan, Suriye gibi mücadelelerde üstün başarı göstermesi, 'ülkesini seven insanlarda' sevinç yaratması gerekirken, Millet İttifakı'na oy verenlerin neredeyse tamamında üzüntü y, garip, doğuruyor, anlaşılmaz, yetmez kabul edilemez tepkilere neden oluyor...
Ve fakat Millet İttakı, ne yaparsa yapsın birlikte yapıyor, asla fire vermiyor, yek vücut halinde hareket ediyor. İYİ Partililer, HDP ile işbirliği yapmaktan en küçük bir rahatsızlık duymazken, CHP'liler, mütedeyyin Saadet Partililer ile can ciğer kuzu sarması...
Peki bu durum karşı tarafta nasıl bir etki oluşturuyor?
Çok ilginçtir, Millet İttifakı'nın 5 benzemez bileşenleri ne kadar birleşip bütünleşirse, Cumhur İttifakı'nı oluşturan ve dünya görüşleri çok yakın AK Parti-MHP-BBP tabanında da aynı ve hatta daha büyük bir 'bütünleşme' etkisi oluşuyor...
Pandemi dünyanın her iktidarını yıprattı. Türkiye'de de iktidar bazen çok doğru, bazen de yanlış işlere imza attı ve fakat Cumhur İttifakı'nı destekleyenlerle konuştuğumda, "Biz şimdi kendi partimizi eleştirip oy vermekten vazgeçersek, bu şer ittifakı iktidarı ele geçirir. Ülkeyi FETÖ-PKK'nın el ele yönetmesi anlamına gelecek bu durum, Türkiye'nin bölünmesiyle son bulur" diye konuşuyor...
Ekonomide icraat ve üretim müthiş gelişme kaydederken, enflasyon yükü altında ezilen dar gelirli kesimin gıkı çıkmıyor. "Varsın ben biraz az kazanayım, ama devletim savaşlardan muzaffer çıksın. Bunlar giderse gelenler bizi bölecek" diyor asgari ücretle evini geçindirmek zorunda kalanlar...
"Pandemi bahane edilerek yaşam şekline müdahale ediliyor. İçki satış yasağı nereden çıktı?" diye sorup çok sinirlenenler, hemen ardından, "Bütün yanlışlarına rağmen bunlara destek vermek gerekir. Biz, 'ders alsınlar' diye oy vermesek, yerlerine gelecek olanlar Türkiye'yi 30 yıl öncesinin pısırık haline geri döndürecek belli ki" diyor...
Çevremde ne kadar AK Parti'yi eleştiren AK Parti seçmeni varsa...
Önce AK Parti'yi eleştirip, "Ancak asla karşı taraftan bir partiye oy vermem. Karşı taraftakiler ne olursa olsun kendi partilerini destekliyor. Karşı taraftakiler içinde kendi partilerini gram eleştiren yok" diye konuşuyor...
"Bu ülkeye üçüncü bir ittifak lazım" diye düşünüp, yazıp duruyorum, ama emin olun son günlerde ülkedeki rijit kamplaşmayı gördükçe "üçüncü bir ittifak kurulsa, eksi oy alır" diye düşünmeye başladım maalesef...
Bir tarafta CHP'ye kızıp İYİ Parti'ye oy vereceğini söyleyenlerle, diğer tarafta AK Parti'ye kızıp MHP'ye oy vereceğini söyleyenler çarpışıyor...
Bizler de "Türkiye'de milliyetçilik yükselen değer" diye düşünüyoruz...
Hayır aslında...
Büyük çoğunlukla FETÖ ve biraz da "yüzde 50+1" diye tanımlanan yeni sistem, ülkeyi jiletle keser gibi ikiye böldü...
Çok net, şüphesiz bir bölünme...
Bu durum siyasetçilerin işine mi geliyor, yoksa siyasetçileri önemsizleştiriyor mu şimdilik bilmiyorum, ancak şunu söyleyeyim, şöyle 20-30 yıl gibi uzun bir süre iktidar değişikliği falan beklemeyin!
Yüzde 52-48 bandı, kaya gibi oturdu Türk Siyaseti'nin merkezine...