Muhalifler Erdoğan'a çalışıyor
Çevremde çok fazla AK Partili ve CHP'li var doğal olarak, gazeteciyim ya. Buradan hareket ile söyleyebilirim ki, hem sosyal medyadaki yanıltıcı ortamdan hem de insanların küçük gruplar içindeyken takındıkları 'çekingen' durumdan başka halleri, düşünceleri de ölçüp biçme şansına sahip oluyorum. Bundan 15 yıl önce 'duymak istediklerimi duymaktan' vazgeçtiğim için de şimdiye kadar çok fazla yanılmadım. Beni yakından tanıyanlar bilir, öyle tahminler yaparım ki bazen şaşırtıcı derecede yaklaştığım olur sonuçlara...
Derdim ne kadar doğru tahminler yaptığımı anlatmak değil, tahminden çok tahlillerim ile ilgilenilmesini isterim ki, zaten beni okuyan 'birkaç kişi' de sanırım bu yüzden yazılarıma tıklıyor ve zahmet edip okuyor...
Sık sık yazarım, Türkiye'nin yüzde 80'i, oy vereceği partiyi, seçimlerden, hizmetlerden, liderlerden, vaadlerden bağımsız olarak belirliyor. Bir partiyi kafasına yazıyor, o partiden başka hiçbir partinin ne söylediğiyle ne de yaptığıyla ilgileniyor.
Kendi partisini 'en iyisi' bulmasa da kendisini 'en iyi' bulduğu için bırakın tercihlerini değiştirmeyi, kendi tercihini benimsemeyenleri neredeyse 'düşman' ilan ediyor.
Bu sebeple aşağıda anlatmak istediğim mevzuları lütfen bu yüzde 80'lik kesimin dışında kalan kesim ile ilişkilendirin. Eğer siz, bu yüzde 80'lik kısımdaysanız lütfen yazdıklarımı üstünüze almayın...
***
Cumhur İttifakı'na oy veren 40 puanlık bölüm, ister AK Parti ister MHP'ye oy versin, emin olun seçimler ne zaman yapılırsa yapılsın kararını vermiş durumda. Bu sebeple hangi taraftan gelirse gelsin Cumhur İttifakı'nı oluşturan bileşenlere yönelik eleştirilerden zerre etkilenmiyor.
Beri yandan zamanında Cumhur İttifakı'nı oluşturan partilere bir şekilde oy vermiş 15 puanlık bir kitle var ki, şu sıralarda kafalarının karışık olduğunu tespit etmek için allameyi cihan olmaya gerek yok.
Bu kesimde yer alan seçmenlerin büyük bölümü son zamanlarda ara ara şiddetli şekilde AK Parti'yi eleştirmeye, yaptıklarını beğenmemeye meyilli...
Ve fakat Erdoğan ya da AK Parti'nin yöneticileri ne zaman eleştiriye müsait bir hareket yapsa ağızlarından böyle bir söz çıksa muhalif tarafta olanlar öyle işlere imza atıyor ki, bahsettiğim kitleyi oluşturan birbirinden bağımsız kişiler hemen konsolide oluyor ve başlıyor, "Ben ne kadar eleştirsem de çok garip işler oluyor. Bu kadar organize ve sert saldırılar başka şeylere gebe. Ben yine konumumu koruyayım, en iyisi yine Erdoğan" diye düşünmeye ve çok dar çerçevedeki yakınlarıyla bu minvalde konuşmaya...
Sakın, "Bu kişileri ben neden görmüyorum, benim çevremdeki herkes AKP'ye etmediği küfrü bırakmıyor" demeyin. 2007 seçiminde AK Parti'nin yüzde 20'lere düşeceğini sanıyordum, çevremde dinlediğim insanlar öyle şeyler söylüyordu ki, seçimden sonra çıkan yüzde 45 oy oranına "Yok yok bu kadar oy alamazlar, kesin çaldılar" diye yorum yapanların arasına katılmadım ve kendimi sorguladım: "Nasıl bir çevrem var ki, hemen hepsi AK Parti karşıtlarından oluşuyor. Bu çevre ile bir gazeteci olarak doğru tahlil yapmam imkansız. Ben en iyisi çevremin değil, geniş kitlelerin ne düşündüğünü öğreneyim..."
Hani bana "dönek" diyorlar ya, belki de bu "dönme" işi o tarihte başladı, ne bileyim!..
***
Bakın son günlerde yaşananlardan yola çıkarak birkaç konuyu konuşalım.
Yangınlar başladı, bu, 15 puanlık, 'oyu sabit olmayan' kitle başladı homurdanmaya...
"Kardeşim yeter artık bu THK takıntısı. Sırf yıllar önce takıntı yaptığınız için Türkiye'yi yangınlarda uçaksız bıraktınız. Denize yakın yerlerde uçakların, helikoptere göre daha etkin birer söndürme aracı olduğu muhakkak. Neden hiç uçak almadınız? Eğer bize uçak lazım değilse yangınlar başlayınca neden uçak kiraladınız, başka ülkelerden gelen uçak yardımlarını neden kabul ettiniz? Paramız var, niye uçağımız yok?"
Bu, oyu sabit olmayan kitle, yapılan hizmetlere ya da yapılan yanlışlara göre oy verme tercihlerini değiştirdiği için bu türden eleştirileri biriktiyor ve sandık önüne geldiğinde oyunu yıllar içinde yaptığı bu eleştirilere göre kullanıyor.
O sebeple bu türden eleştirileri her zaman sekter muhaliflerin eleştirilerinden daha fazla önemserim...
İşte bu bahsettiğimiz kitle bu eleştirileri yapınca eş zamanlı olarak sekter muhalif kesimin eleştirileri de başladı: "Türk Hava Kurumu'nu, Atatürk kurdu diye bitirdi bu akp..."
O kadar büyük ve yoğun yapılıyor ki bu eleştiriler, oyu sabit olmayan kitle bu kez düşünmeye, kendi eleştirilerini revize etmeye başlıyor...
"Türk Hava Kurumu'nu, o kadar kurban derisi gelirine rağmen 1 milyar liraya yakın borçlandıran Atatürkçüler mi bitirdi, yoksa AK Parti mi? Türk Hava Kurumu'nun elindeki uçaklar yeterli mi? Yangınların bu kadar uzun sürmesinin tek nedeni kıçı kırık iki tane THK uçağının kullanılmaması olabilir mi? Bakın Avusturalya'ya, bakın ABD'ye, bakın İtalya'ya, bakın Yunanistan'a..." diye konuşmaya başlayan, oyu sabit olmayan kitle birden Erdoğan ve Cumhur İttifakı'nı savunma aşamasına geçti...
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kimsenin anlamlandıramadığı şekilde Rize'deki sel felaketinden sonra vatandaşa çay 'fırlatmıştı' anımsarsınız...
Aynı hareketi bu kez yangın bölgesinde de yapınca, oyu sabit olmayan kitle başladı yine homurdanmaya: "Kardeşim nedir bu ya, insanlarla dalga mı geçiliyor! Felaketlerle uğraşan insanlara çay fırlatmak nedir kardeşim? Türkiye tarihinde bu seviyede bir aşağılamayla karşılaşmadı..."
Tabii bu kez de sekter muhalifler girdi devreye...
Bu kesimden hiç de azımsanmayacak sayıda, "İnşallah ölürsün. Sabah uyandığımda ölüm haberini alırsam benden mutlusu olmayacak. Geberdiğin gün çocuk sevindireceğim. Öl artık demiyorum, ölebilmek için yalvardığın günleri yaşamanı istiyorum" türünden paylaşımlar başladı...
Bu kez yine düşüncelerini revize etmeye başladı oyu sabit olmayan kitle. Bu iğrenç paylaşımlar fikirlerini değiştirmese de konu hakkında yeniden düşünmelerine neden oldu.
"Siz çay dağıtılan bir tek kişinin tepki gösterdiğini gördünüz mü?" demeye başlayan kitle, "Kardeşim bu yanlışı Erdoğan'a yaptırsa yaptırsa liyakatsiz danışmanları yaptırıyor. O kadar maaş almayı biliyorlar, vermesinler Erdoğan'ın eline o çayları" diye konuşur hale geldi, iyi mi?
***
Yangınların söndürülmesinde geç kalınması karşısında sinirlendi ve fısır fısır konuşmaya başladı bu 'oyu sabit olmayan kitle'yi oluşturan insanlar...
Sonra birden, yurt dışından organize edildiği ortaya çıkan, Türkiye Cumhuriyeti'ni aciz göstermeye çalıştığı çok belli bir "help Turkey" kampanyası peydahlandı...
"AKP gitsin de isterse ülkeyi PKK yönetsin" diyen kitle ile "AK Parti'nin hiç, ama hiçbir doğru işi olmadığına, her şeyi berbat yönettiğine inandırılmış" kitle de kampanyaya katılınca...
Bu, oyu sabit olmayan kitle başladı bu kez tersten homurdanmalara...
"Bunlar zaten yangınlarda PKK'nın payı olma ihtimalini baştan reddetmişlerdi, şimdi de vatanıma, dış güçleri davet ediyorlar" demeye başlayan insanlar, "strong Turkey" kampanyasına katılmasa da Erdoğan ve Pakdemirli hakkında yaptıkları eleştirileri gözden geçirmeye başladı...
Sonra "Kardeşim adamlar bir haftada çıkan 160'dan fazla yangını söndürdü. Devam eden 10 yangın öyle hiçbir ülkenin kolay kolay söndüremeyeceği yangınlar. Çalışıyorlar, uğraşıyorlar. Ülkemin bağımsızlığı, devletimin, milletimin bekası için her ne kadar eleştirsem de yine de en iyi Recep Tayyip Erdoğan" diye konuşmaya başladı...
Neyse...
Örnekleri çoğaltabilirim, ama yazı, yazı boyutunun çok üstüne çıkacak...
Diyeceğim şu...
Sekter muhalif kesim, bazen sosyal medyada tepkisini göstermek için, çokça sosyal medyada tepki gösterince AK Parti'nin hemen istifa edip ülke yönetimini bırakacağını sandığı için, bazen de sırf düşmancasına kinini kusmak için paylaşımlar yapınca...
Tahmin ettikleri etkinin oluşmasından çok, tam tersi bir etki oluşturuyor ve bu sebeple Erdoğan'ı sorgulamaya başlayan kitleyi aslında konsolide etmiş oluyorlar istemeden, farkında olmadan...
Ne diyeyim, bu yazıya da küfürle yaklaşacak bu kitlenin akli melekelerini iyiden iyiye yitirdiğini düşündüğüm için bu huylarından vazgeçeceklerini sanmıyor ve "siz zannetmeyin ki twiter kaynıyor diye bu ülkede yakın zamanda iktidar değişecek" diyorum...
3 gündür etrafıma söylediğimdir. Türkiye muhalefeti diye birşey yoktur. İktidar biraz toparlarsa yine alır seçimi bu kadar dangalak bir muhalefete kimse güvenemez işte net !