Pahalılık...
Son zamanlarda herkes fiyatların aşırı yükselmesinden şikayet eder oldu. Resmi enflasyon rakamlarına falan gerek yok, eğer hayatınızı sürdürmek için alış-veriş yapıyorsanız fiyatlardaki hızlı artışı fark etmemeniz mümkün değil. Çok uzun yıllar enflasyon belasına yabancı olduğumuz için enflasyon canavarının hayatımıza yeniden girmesi hepimizi şoke etti...
Genç kuşaklar bilmezler; 90'lı yıllarda enflasyon o kadar yüksekti ki biz devlet memurları maaşlarımızı çeker çekmez hemen gider döviz alırdık. Yatırım yapma durumu olmayanlar bile maaşlarının ilk günü gider döviz alırlar, sonra harcamalarını aldıkları dövizleri peyderpey bozdurarak yaparlardı. Elde Türk Lirası'nı bir gün bile tutmak kayıp sayılırdı.
Taksitle bir ürün alındığında satıcı ürünün fiyatına muhtemel enflasyon hesabını da yapıp eklerdi. Ama aldığımız malın son taksidini ödeme zamanımız geldiğinde ürünün yeni fiyatı bizim almış olduğumuz fiyatın iki katına yaklaşırdı. Çok kötü günlerdi...
Yıllardır böyle bir durumu unutmuştuk. Pandemi olayının dünya ekonomilerine verdiği zarar birçok ülkede enflasyon artışı olarak gerçekleşti. Ülke Pandemi sonrasında ekonomilerini yola sokmak için neler yapmaları gerektiğini planlamaktalar... İklim değişikliklerinin tarım üretimine negatif etkisi bir yandan, orman yangınları ile elden çıkan tarım alanlarının-seraların ve tarım ürünlerinin, sellerin fiyatlara etkisi bir yandan... Gerçekten zor bir dönemdeyiz...
Tüm bu faktörlerin yanında ben ülkemizdeki fiyat artışlarında bilinçli yapılmış bir tercihin de etken olduğunu düşünmekteyim. Birkaç defadır yazıyorum, oluşan ortam cari açık kapatılması ve ihracat patlaması için fırsat olarak kullanılmak istendi. Ekonomi yönetimi dövizin yükselme kırılganlığını avantaja çevirmeye karar verdi ve bir noktada değil dövizi düşürmek, yükselmesi için çalışıldı.
Sık sık faizlerin düşeceği yönünde oluşturulan söylemi duyan yatırımcı faizden de borsadan da parasını çekip döviz almaya koştu. Talep yüksek olunca döviz fırladı. Dövizin yükselmesi ihracatı cazip hale getirdi. Üretilen mallar para etmeye başladı, ihracat patladı. İhracat patlayınca büyüme rakamı yükseldi. Cari açık azaldı...
Peki tüm bunlar ne pahasına göze alındı? Yüksek enflasyon pahasına göze alındı... Ekonomi yönetimi kâr-zarar hesabı yaptı ve bu yolu seçti. Fabrikalar çalışsın, işçi çıkarmasınlar, ülkeye döviz girsin, cari açık kapansın diye düşündüler. Düşündükleri gibi de oldu. Fakat enflasyonun bu derece yükseleceğini hesap etmişler miydi bilmiyorum...
Şimdi AK Parti'ye yakın isimler bile açıkça hükümeti uyarıyorlar. Vatandaşın tahammül sınırlarının fazla zorlandığını düşünüyor herkes. Eğer acil önlemler alınıp işleyiş tersine döndürülemezse Cumhur İttifakı'nın bir sonraki seçimi kazanması zor görünüyor...
Bugün resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren hububat ve baklagillerdeki ithalatda gümrük vergisininin sıfırlanması fiyatları düşürecektir. Yeterli düşüş sağlayıp sağlamayacağını göreceğiz. Fakat eğer vatandaşın alım gücü bir şekilde yükseltilemezse önümüzdeki seçimlerin sonucunu bilmek için bence anket firması sahibi olmaya gerek kalmayacak...