Pandemiyi de yerli ve milli yönetsek!
Turkovac acil kullanım onayı ile seri üretime geçti.
Birçok aşı olmayan insan, “Türk aşısını” beklediğini söylüyordu.
Bazıları için ise bu söylem; toplumda aşı olmayanlara karşı gösterilen baskıyı geçiştirme bahanesiydi.
Aşı olmadım, düşünmüyorum. Türk aşısı çıktı, hayırlı olsun ama onu da olmayı düşünmüyorum.
Aşı olmayın da demiyorum aşı olun da demiyorum.
Hassas bir konu olduğunu düşünüyorum.
Zira Yeni Zelanda; 26 yaşındaki bir gencin, Biontech aşısına bağlı kalp zarı iltihaplanması sonucu hayatını kaybettiğini açıkladı.
Yani aşıya bağlı resmen ölüm olduğu açıklandı.
Kuduz köpek tarafından ısırılmış bir kişiye, “git hemen aşı ol” diyebilecek rahatlığı, pandemi sürecinde kendimde bulamıyorum.
Cübbeli Ahmet Hocaya da tavsiyemdir…
Ya bu Yeni Zelanda’daki 26 yaşındaki genç Cübbeli Ahmet’in sohbetlerine katılmış, hocanın sözlerine itibar eden, güvenen birisi olsaydı…
Hoca kul hakkına girmiş olur muydu?
Yoksa Cübbeli Ahmet ahirette kendisinden hesap soran bu gence, “aklının ve mantığının” nerede olduğunu hatırlatır mıydı?
Demek ki akıl ve mantık her durumda geçerli. “Üçüncü şahısların” hayatın herhangi bir noktasında aracı konumda bulunmasının bir anlamı yok!
Türk aşısının seri üretime geçmesine de bir yandan seviniyorum.
Sonuçta belirli devletler pandemiyle birlikte aşı yarışına girip bu durumlardan rant elde ediyorsa, biz neden etmeyelim?
Uğur Şahin, bilim insanlığını bırakıp, çalıştığı firmanın bir tüccarına bürünüp; milyar dolarları hem firmasına hem de Almanya’ya kazandırıyorsa…
Türkiye neden yapmasın?
Doz doz aşı isteyenlere neden bir alternatif de biz sunmayalım ki?
Sonuçta aşı olanın olmayana, olmayanın da olana bir söz söyleme hakkı yok!
İsrail 4. dozu onayladı.
Avrupa Birliği, 3. doz mRNA aşısını olmayanların dijital aşı sertifikalarının geçersiz kılınacağını belirtti.
Anlaşılan bunun bir sonu yok.
En azından ülkemiz yerli aşı ile birlikte Biontech’e para akıtmayı, Sinovac’a para akıtmayı bir nebze durdurur.
Ekonomiye ufak da olsa bir katkı olur.
Tabii “Bilim Kurulu” da bunu desteklerse…
Zira yerli test kitimiz olmasına rağmen hâlâ PCR test kitlerini dışarıdan temin ediyoruz…
Üstelik yerli test kitlerimiz daha pratik ve basit…
Sadece tükürük yoluyla yapılıyor.
Yani burnunuza mızrak etkisi yaratan çubukları sokturma mecburiyetini ortadan kaldırıyor.
Ha tabi hâlâ kapanma önerilerinde bulunan uzmanlar ne kadar yerli ve milli düşünüyor, ben hâlâ araftayım…
Muallak bir konu!