Ömer Çelik: Ukrayna'ya kapılar açılıyor, Yunanistan ise Suriyelileri ölüme terk ediyor
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik gündeme dair açıklamalarda bulundu...
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Gelinen noktada dünya düzeninin dikişlerine, uluslararası sistemin dikişlerine jilet atan bir tablo söz konusu. Türkiye bu prensipleri hatırlatarak siyasetine devam etti. Bizim siyasi bakış açımızda nasıl darbeye karşıysak, işgal ve savaş girişimlerine de karşıyız" dedi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Milletvekilleriyle olan seri toplantılarının birini daha gerçekleştirdiklerini ifade eden Çelik, 3. toplantının yapıldığını, bunun 4, 5. seri toplantının da yapılacağını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaşanan gelişmelerle ilgili bir değerlendirme yaptığını kaydeden Çelik, ”Yakın bölgemizde savaş var ve bunun doğurduğu çeşitli gündemler var. Cumhurbaşkanımız Türkiye’nin pozisyonunu açıkladı, Türkiye ve bölgemize olabilecek etkileri değerlendirildi. Turizmden çeşitli sektörlerin durumuna, sanayiye, bölge ve illerdeki yatırımlara kadar vatandaşlarımızın talepleri tartışılıyor.
Cumhurbaşkanımızın 2023’e dönük olarak, 2023 seçimlerine dönük olarak talimatları var. Hepimizin sicil amiri vatandaşlarımızdır. Bu demokratik talepleri siyasi temsile dönüştürmedeki temel duruşumuz devam etmektedir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna krizi ile ilgili yoğun bir mesaisi olduğunu söyleyen Çelik, ”Cumhurbaşkanımız burada halen ateşkes sağlanması ve barışın korunması için muhataplarıyla görüşmelere devam ediyor. Bugün de görüşmeler olacak. Gelinen noktada dünya düzeninin dikişlerine, uluslararası sistemin dikişlerine jilet atan bir tablo söz konusu. Geçmişteki tarihsel iddiaları dile getirerek bir ülkenin diğer ülkeyi işgal etmesi ile ilgili bir tablo çıkarsa dünyanın yakın tarihle ilgili birçok iddiası var. Türkiye bu prensipleri hatırlatarak siyasetine devam etti. Bizim siyasi bakış açımızda nasıl darbeye karşıysak, işgal ve savaş girişimlerine de karşıyız. Tarafımız prensiplere dayanmaktadır. Dünyanın her tarafında her türlü işgal girişimini, haksız, hukuksuz savaş açılmasını, meşru hükümetin egemenlik haklarının yok sayılmasını hukuksuz buluyoruz” ifadelerini kullandı.
Hala Türkiye’nin kıymetini bilmeyen, sığ politikaları devam ettirmeye çalışanlar var
Ukrayna’nın egemenliğinin, toprak bütünlüğünün hedef alınmasının yanlış olduğunun sürekli ifade edildiğini belirten Çelik, ”Ukrayna’nın saldırıya uğramasını, haksız ve hukuksuz bulduğumuzu, yanlış olduğunu söylüyoruz. Bu tartışmalar sürerken bedeli Ukrayna halkı ödüyor. Hala Türkiye’nin kıymetini bilmeyen, sığ politikaları devam ettirmeye çalışanlar var. Görüldü ki Cumhurbaşkanımızın diplomasi trafiği, Türkiye’nin durduğu nokta, güçlü NATO ülkesi, Rusya ve Ukrayna’yla yakın ülke olması, Türkiye’nin anahtar ülke olduğunun da altını çizmiştir" dedi.
Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna ile aynı anda iletişim kurabilme vizyonunu hiçbir ülkenin ortaya koyamadığını ifade eden Çelik, ”Savaş başlayana kadar müttefiklerimiz büyük bir vizyonsuzluk ortaya koydu. Türkiye’nin anahtar ülke olma konusuna destek verilmemesinin de maliyetleri oluyor. Şimdi aradıklarında Türkiye’nin pozisyonlarının kıymetli olduğunu, Türkiye’nin ilkeler üzerinden hareket etmesinin kıymetli olduğunu ifade ediyorlar. Müthiş bir akıl tutulması yaşanıyor. Türkiye’nin Batı perspektifi ve Doğu birikimine sahip olması iyi değerlendirilmeli. Biz hem Batı’yla konuşabilen hem Doğu’yla konuşabilen bir ülkeyiz. Etrafımızda kriz hiç eksik olmamıştır. Krizlerle yaşamaya, çatışmaları yönetmeye son derece hazırlıklı, her zaman deneyimli bir ülkeyiz. Bundan sonrasında Türkiye’nin bu birikiminin anahtar ülke konumun öne çıkacağı açıktır. Saldırılardan sonra Cumhurbaşkanımızın görüşmeleri oldu. Bütün taraflarla bu süreci devam ettiriyor” dedi.
Rusya-Ukrayna müzakerelerinde umutlu olmayan bir tablonun ortaya çıktığını kaydeden Çelik şunları söyledi:
“Önemli olan ateşkesin sağlanması. İlk seferde umutlu olmayan bir tablo ortaya çıktı. Kırım’ın işgal edilmesinin tanınmasını istemek irrasyonel, egemen devletin silahsızlanmasını istemek irrasyonel bir yaklaşım. Biz işgale karşıyız derken ne Ukrayna’nın ne Rusya’nın zarar görmesini istemiyoruz dedi Cumhurbaşkanımız. Bütün bu tablo Rus halkına da zarar verecektir. Rus halkının da zarar görmesini istemeyiz. Cumhurbaşkanımızın diplomatik görüşmeleri ateşkesin sağlanması yönündedir.”
Herkesin üslubuna dikkat etmesinde büyük fayda var
Türkiye açısından Rusya'ya bir yaptırım olup olmayacağıyla ilgili Çelik, Türkiye’nin bugüne kadar BM’nin yaptırımlarına prensip olarak katıldığını belirterek, "Türkiye kendi durumu açısından değerlendirecektir. Bir de her zaman olduğu gibi bir takım psikolojik harekatlar öne çıkıyor. Biz burada Avrupa’nın savaştan kaçan Ukraynalılara sınırların açmasını, kucak açmasını takdirle karşılıyoruz. Ölümden kaçan insanlara sahip çıkması gerektiğinin altını çiziyoruz. İnsan hakları bir bütündür, bir pastanın bütünü gibi birbirinden ayrılamaz. Öte yandan Yunanistan’ın ölüme terk eden, üzerine ateş eden yaklaşımları da aynı şekilde devam ediyor. Bir yandan takdir ettiğimiz insan hakları tablosu çıkarken, diğer taraftan insan haklarını ihlal eden tutum utanç vericidir. Bazı Afrika ülkelerinin liderleri açıklama yapmak zorunda kaldılar. Batılı bazı gazetecilerin Ukrayna’daki meseleyi insanlara sahip çıkılması değil de sarışın ve mavi gözlü Avrupalılar ölüyor gibisinden tutum ortaya koyması çirkin bir yaklaşım olmuştur. İnsan olmanın sarışın, mavi gözlü şekilde alt kriteri ortaya konulamaz. Avrupa’da insan haklarını savunup savunmamak arasında fark kalmaz. Bizim ülkemizde marjinal kesimler son derece çirkin bir dil kullanıyorlar. Ukraynalı mülteciler, Suriyeli mülteciler, nefret söylemi. Bu tip durumlar barışın korunması kadar insan olmanın şerefinin haysiyeti için önemlidir. Herkesin buna dikkat etmesinde fayda vardır” dedi.
Ukraynalı göçmenlere cinsiyetçi yaklaşımda bulunanlara tepki gösteren Çelik, "Bizim ülkemizde de marjinal gruplar Ukraynalı göçmenlerle ilgili olarak ahlaksız yaklaşımlarda bulunuyor. Herkesin üslubuna dikkat etmesinde büyük fayda var” dedi.
Türkiye hiçbir şekilde savaşı derinleştirecek, yoğunlaştıracak tutum içine girmeyecektir
Rusya ve Ukrayna’nın müzakere masasına oturmasının kıymetli olduğunu ifade eden Çelik, “Rusya’nın müzakere masasını oyalama masası olarak görmeyeceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Montrö hükümlerinin nasıl uygulanacağına ilişkin konuşan Çelik, durumu ilk önce Rusya’nın savaş olarak adlandırmadığını, Türkiye’nin durumu savaş olarak tanımladığını belirterek, ”Türkiye Cumhuriyeti kurumları bunu savaş olarak tanımladı. Türkiye, Montrö’nün objektif hükümlerini savaş halinde uygulayacaktır. Türkiye'nin takdirine bırakılmış konular varsa, Türkiye hiçbir şekilde savaşı derinleştirecek, yoğunlaştıracak tutum içine girmeyecektir” dedi.
CHP Grup Başkanvekilinin krizin iyi yönetilmediği eleştirilerine yönelik konuşan Çelik, “Vatandaşlarımızın yalnız bırakılması gibi bir durum söz konusu değildir.
Vatandaşlarımızdan büyükelçiliğin açıklamalarını takip etmesini rica ediyoruz. Bu konuyu yakından takip ediyoruz. Üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Vatandaşlarımızın güvenliği esastır. Biz bu konuyu yakın bir şekilde takip ediyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin tarihi boyunca bir tarafıyla Avrupa devleti olduğuna dikkat çeken Çelik, Türkiye’nin AB’deki muhatapları tarafından hakkıyla değerlendiremediğini belirterek, “Bugün AB ülkesi olan pek çok ülkeden daha çok kriterleri gerçekleştirmiş durumdayız. Türkiye ile fasıl açmayı bile müzakere konusu yapıyorlar. Bugün hangi kriteri getirirseler getirsinler Türkiye bunu birkaç ay içerisinde gerçekleştirebilecektir” açıklamasında bulundu.
Türkiye NATO'da kilit ülkedir
Türkiye NATO ilişkilerine yönelik konuşan Çelik, birkaç sene önce bazı ülkelerin Türkiye’nin NATO üyeliğini tartışmaya açmak istediğini kaydetti. Çelik, "NATO, Türkiye’siz olmaz. Türkiye NATO'da kilit ülkedir. Gerçeklerle tanışmanız için ağır bir insani kriz mi çıkması gerekiyor. Barışa katkı vermeye bütün kurumlarımız açık. Ukrayna etkisi olabilecek ülkelere mesaj gönderiyor. Türkiye’nin birikimi barış için önemli rol oynayacaktır. Ukrayna konusunda yaptıkları tanım için mülteciler konusundaki anlaşmanın tek bir konusu yoktu. Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, fasılların açılması gibi geniş bir anlaşmaya sahipti. Tek maddeye uymadıkları gibi bütün maddeleri gündemden çıkardılar. Sonuçta bir mahalle dayanışmasına döndü AB. Güney Kıbrıs’ın sınır sorunu var, çözüme kavuşturulmadan AB’ye aldılar. Türkiye, Avrupa Birliği'ne yük olacak ülke değil. Türkiye, Avrupa’nın gücünü gerçek yörüngesine oturtacak büyük bir güçtür" dedi.