Sorun, Büyükşehir'in 20 milyonu heba etmesinden daha büyük
Çevre yolunda gidip gelirken sıra sıra bembeyaz binalar dikkatinizi çekmiştir.
Alan çok büyük, yapılar sıra sıra ister istemez insanın dikkatini çekiyor, merak uyandırıyor.
Zira o binalar öyle bomboş duruyor.
Binalar bembeyaz, fakat onları oraya inşa eden anlayış o kadar aydınlık değil.
Binalar ticaret yapılsın amacı ile Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından inşa edilmiş. Ciddi de bir para harcanmış. 20 milyonun üzerinde olduğu söyleniyor.
O binaların artık ticaret amaçlı kullanılması mümkün değil. Hatta binaların üzerinde olduğu alanın mülkiyetini dahi kaybedebilir Büyükşehir Belediyesi.
Zira Belediyeye ait taşınmazın Belediye Hizmet alanı olan fonksiyonu, ticaret alanı olarak değiştirilmiş.
Olur mu?
Oluyor mu hemen öyle?
Ya da olsun mu? Ne olacak nasılsa belediyenin mi?
Kamunun kullanımına ayrılmış bir alan kime ait olursa olsun, ticaret alanı oluverir mi?
İşte bu değişikliğe ilişkin imar planı İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmiş.
Plan değişikliği, imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine, planlama tekniklerine aykırı…
Bu alanı imar planlarında belediye hizmet alanı olarak planlandığı için farklı kamu kuruluşlarından devir alıyorsunuz.
Devir amacı dışında başkaca kamusal amaçla dahi kullanılamaz şerhi ile devir alıyorsunuz.
Kullanılırsa geri alınır şerhi ile devir alıyorsunuz.
Sonra tüm planlama ilkelerini göz ardı edip, sonra plan bütünlüğünü, teknik ve sosyal donatı dengesini bozup,devir şartlarını tanımayıp alanın niteliğini ticaret alanına çeviriyorsunuz.
Olur mu?
Olabilir mi? Ya da olsun mu?
Şartlı devre rağmen, farklı amaçla kullanılırsa geri alınacaktır şerhine rağmen böyle bir plan değişikliğini gönül rahatlığı ile yapabilir misiniz?
İşte harcanan 20 milyondan, heba olan kaynaklardan da önemli olan buradaki gönül rahatlığı.
Hukuku çiğnerken öylesi rahat ki birileri, bu insanı korkutuyor.
Mahkeme yaptığı incelemede, bütünsellikten uzak ayrıntı ya da analiz içermeyen bir anlayış ile değişiklik yapıldığını, kamu kaynaklarının etkin kullanılmasının amaçlandığının iddia edildiğini, fakat bu amaç ile ticaret alanı arasında nasıl bir ilişki olduğunun açıklanamadığını belirtmiş.
Neden eğitim tesisleri alanı değil,
Neden sağlık alanı değil, neden kreş alanı değil, neden park alanı değil de ticaret alanı.
Nasıl bir anlayış bu?
Hem de “plan uygulanması sonrası kamu alanının özel mülkiyete dönüşebilme olanağı yaratan ticari kullanıma dönüştürülmesinin, kamu kaynağının etkin ve verimli kullanımı bağlamında nasıl bir zorunluluk içerdiği de açıklanmamış” gerekçesine haklı olarak yer vermiş mahkeme.
Taşınmaz kamu mülkiyeti dahi olsa, planlamanın en temel ilkelerine, eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur demiş haklı olarak.
İptal kararının gerekçesine göre hukuka aykırılıkların ardı arkası kesilmemiş. İmar planı tüm bu gerekçelerle iptal olmuş.
Dolayısı ile orada artık ticaret yapılamaz. O bembeyaz binalar her ne planlandı ise onun için kullanılamayacak.
Uzun süre daha atıl kaldıklarını göreceğiz. Devir şartlarına uymadınız diyerek Maliye araziyi geri almak adına dava da açabilir. Görünen o ki alır da.
Heba edilen kamu kaynağı, inşa edilen binalarla sınırlı kalmaz bu durumda. Belediye araziden de olur.
O anlayış... Ben yaparım olur. Alırım. İmar planlarını dilediğim gibi değiştiririm nasılsa yetki bende diyen o anlayış. Bir tür ayrıcalık zırhı ile donandığını hukuka uymak zorunda olmadığını, planlama ilkelerine uymak zorunda olmadığını düşünen o anlayış. Eşitler arasında daha eşit olduğunu düşünen o anlayış. Kamu kaynağının ticaret alanı olarak en iyi şekilde değerleneceğini iddia eden o anlayış. İşte o, kamu kaynaklarının heba edilmesinden de tehlikeli, daha çürük...