Üçüncü yol - 3
Genel Başkanımızın ifade ettiği gibi şu an sandığa giden seçmenin yüzde 50'si oy verdiği partiden memnun değil. Toplum ikiye bölünmüş vaziyette AKP ve Tayyip Erdoğan kalsın diyenler ve gitsin diyenler.
AKP ve CHP bölünmüş, ayrılmış cephenin başatları, diğerleri de eklemleri. AKP ve CHP de birbirlerinin velinimeti hiçbir politika üretmeden karşıtlık üzerine politika yapıyorlar. Aklımızın ve irademizin AKP ile CHP arasında tercihe zorlanmasına, tahakküm altına alınmasına isyan ediyorum. Evet 20 Yıldır iktidarda ki çürüyen, yozlaşan AKP gitsin istiyorum. Ancak makyevelist değilim. Siyaset matematik değildir, insandır, ruhtur, inançtır.
2002 yılından 2015 senesine kadar Bakanlık yapan yozlaşan ve çürüyen iktidarın en önemli parçalarından Ali Babacan'ın tekrar umut olarak pazarlanmasını reddediyorum. Ülkemdeki 5 milyon göçmenin sorumlularından, Kürt devleti kurulacaksa biz kurdurturuz diyen, Habur’da terörist karşılayan, açılım açılım diye hendeklerde 900 yiğidimizi toprağa verdiğimiz dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun kurtarıcı olarak sahneye sürülmesini reddediyorum.
Bunlar birer küçük Tayyib Erdoğan, üstüne üstlük çakması. Gerçeği çakması aynı bunlar, hep inkar daima inkar. Kötü bir şey oldu mu ben yapmadım, o yaptı. Yozlaşmış ve çürümüş bir iktidarda birisi 13 yıl bakanlık yapmış, diğeri 16 yıl bakanlık ve Başbakanlık yapmış. Aynı Tayyip Erdoğan'ın Fettulahçılarla ortaklık sonrası dediği gibi diyorlar. "YANILDIK", ben yemiyorum yiyene afiyet olsun. Siyasi mühendislik 2002 yılının bir benzeri. Yine birileri sağ siyasette, yapay kendi adamlarının önünü açmaya çalışıyor. Biz elektriği zor ödüyoruz, kongre yapmak için yer dilenirken, bunlarda para sınırsız maşallah. 5 yıldızlı otellerde kongre yapıyorlar.
Evet yozlaşmış ve çürümüş AKP gitsin, fakat gitme isteğim Kazım Kurt'un mentalitesini taşıyan bir CHP iktidara gelsin diye değil. AKP mutlak gitsin fakat HDP’ye 'Kürt siyasi hareketinin temsilcisi' diyenler de gitsin.
Ülkemizde modernleşmeyi kentsel dönüşüm olarak algıladığımız için geleneksel olanı beğenmiyoruz. Kurumlar da insanlar gibidir, genetik taşırlar. Demokrat Parti geleneği, insan, demokrasi, özgürlük ve adalet taşır. Biz sisteme isyan ediyoruz. Bu sistem ve sistemin taşıyıcıları siyasi partiler anti-demokratikdir. Kendi temsilcisini belirleyemeyen insan hürriyet içerisinde yaşayamaz. Demokrasi, tercih haklarının özgürce kullanılması ile tesis edilebilir. Ha insanın kafasına silah dayamışınız, ha AKP ve CHP bloklaşmasına mecbur bırakılmışsınız. Onun için AKP ve CHP bloklaşmasını reddediyorum.
Üçüncü Yol nedir...
Biz 1946 yılında ne diyorsak aynısını söylüyoruz. Demokrasi ve özgürlük. Sistemi değiştireceğiz. Birer Hükümdar olan Genel Başkan düzenine sahip siyasi parti düzenini değiştireceğiz. İnsanların kendi temsilcisini seçme iradesini teslim edeceğiz. Meclisi Monarkların atadığı Lordlar kamarasından, tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisi haline getireceğiz.
Hiç kimsenin, dini, mezhebi, meşrebi ile uğraşmayacağız. Kin, nefret üzerine siyaset yapmayacağız. Herkesin her kurumun hesap vermesini sağlayacağız. Demokrasi ve özgürlükle fırsat eşitliği sağlayacağız. Mutlak adaleti tekrar tesis edeceğiz. İnsanı, insan olduğu seveceğiz. Ey halkım, biz üçünçü yol değiliz aslında. Bir tarafta AKP ve CHP bloklaşması ile insanların özgür iradelerinin teslim alındığı, birinin diğerini ötelediği, birinin diğerini tepelemek için her şeyi mubah saydığı, o arada birilerinin cebini doldurduğu sistem, diğer tarafta adalet ve hürriyet.
Artık yeter, son 20 yıldır AKP ülkede iktidar, 25 Yıldır da belediyelerde AKP ve CHP iktidar. Birisinin diğerinin alternatifi algısı artık yeter.
AKP ve CHP tıkanmış sistemin ana parçaları, bunlar tıkanmışlıktan hayat bulurken, biz boğulduk nefes alamıyoruz.
Bu kokuşmuş düzeni değiştireceğiz. Artık yeter...
Hüseyin Özcan'ın "Üçüncü yol" başlıklı yazısını okumak için tıklayın...
Hüseyin Özcan'ın "Üçüncü yol - 2" başlıklı yazısını okumak için tıklayın...