Neo AKP'liler
Yıl 2010... Tunus'ta başlayan olaylar Arap ülkelerine özgürlük, demokrasi ve barış getirecektir. ABD Dışışleri Bakanlığına bağlı Diplomasi ve Kalkınma İnceleme (QDDR) Kurulu'nun 2009 yılında hazırladığı rapora göre 29 ülkenin sınırları değişecektir.Tarihe bakılınca bölgemizde sınırların değişimi sonrası kan, ölüm ve göç vardır. Kahrolası ABD bölgemizi kana bulayacağını gözümüzün içine sokmaktadır.
ABD yapacaklarını gözümüze sokarken, Türkiye'de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'dur.Abdullah Gül NATO toplantısında Libya'nın bombalanmasını kabul eder. Türkiye de operasyonlara katılacaktır. AKP'nin genetiğinde bulunan İHVAN damarı coşar. Tayyib Erdoğan Tunus ve Mısır'daki İHVAN'ın en büyük destekçisidir. Ali Babacan Libya'ya çantalarla 500 milyon dolar gönderdik, diye övünür. O günlerin en büyük günahkarlarından Ahmet Davutoğlu, Hillary Clinton ile çak yaparlar. Türkiye son sürat Davutoğlu'nun isim babası olduğu Stratejik Derinlikte boğulmaya doğru gitmektedir. Olaylar sınırımızdaki Suriye'ye sıçrar. Ortak Bakanlar Kurulu yapılan Suriye’deki iktidar sahibi "Kardeşim Esad, Katil Esed"e dönüşür. Esad düştü düşecektir. Davutoğlu da Emevi Camii'nde cuma namazı kılacaktır. Suriye'de iç savaş patlar sınırlarımızdan milyonlarca mülteci Türkiye'ye giriş yapar. Geçmişlerini, kim olduklarını bilmediğimiz milyonlar.
Bunları anlatmamın iki nedeni var. İlki Cumhurbaşkanı "Biz iktidarda olduğumuz sürece hiçbir mazlumu katillere teslim etmeyeceğiz" söylemi. Çok şükür "Onlar muhacirrrrr, biz ensarrrr" dan kurtulduk. Şimdiki argümanımız da bu. Bu iş mazlum ve merhamet hadisesini çoktan geçti. Hiçbir göçmen entegrasyonu politikan olmasın. Geleni içeri al, toplum içerisinde erisinler diye toplumun ortasına bırak. İktidarın bu kanuda yaptığı yanlışları anlatmaya günler yetmez. Ülkenin sınırları delik deşik. Gelen kim, katil mi, sapık mı, hasta mı, casus mu, kim. Mazlumluk kriteri nedir. Savaşın gazabından kaçan, çocuk, yaşlı ve kadınlar mı yoksa,20'li yaşlarda güçlü kuvvetli eli silah tutabilen genç erkekler mi?
İstanbul çoktan İstanbulluktan çıkmış, Ankara'da Suriyeli, Somalili, Iraklı, Afgan, İranlı ve Afrikalının kendi gettoları oluşmuş. Eskişehir'de Erenköy, Huzur, Kırmızıtoprak, Yeşiltepe, Esentepe, Sütlüce bitik halde. Sayın Cumhurbaşkanının kontrolsüz içeri alınan mazlumları ile içiçe yaşıyoruz.
Devlet yönetiminde hayaller, hülyalar yer almaz. Dünyada hiçbir ülke bu kadar mülteciyi taşıyamaz. Hep boş gaz mazlumların sesi, dünya Müslümanlarının hamisi, Osmanlı coğrafyasının babası. Maalesef bu boş hayallerin, gazların bedelini Türk toplumu ödüyor. Bizi stratejik derinlikte boğan Cumhurbaşkanının, Abdullah Gül'ün ve en büyük günahkarlardan Davutoğlu'nun, Babacan'ın konforunda rahatında bir sıkıntı var mı??? Korumalarla gezip, özel mülklerinde rahat bir şekilde oturuyorlar. Artık yeter.
İkinci neden, Türkiye'yi bu türbulansa sokan AKP'nin öngörüsüz hayalperest kadrosudur. Ülkemizin kaynaklarını tüketen, evlatlarımızın şehit olmasına neden olan bu politikanın siyasi bedelini Tayyip Erdoğan ve AKP sandıkta mutlaka ödeyecektir. O günlerde bu günahın ortakları, politika yapıcıları olan Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun umut olarak siyaset alanına sürülmesini şiddetle reddediyorum. AKP'den oy alma ihtimali ile bu günahkarların Katolik inancına göre günah çıkarmalarını reddediyorum. Abdullah Gül, Babacan ve Davutoğlu'nun yeri ilk seçimde iktidarı kaybedecek olan Tayyib Erdoğan'ın İhvan'ı yerine Davutoğlu-Gül İhvanına ihtiyacı yoktur.
AKP'den kopanlar Neo-AKP olarak sahneye sürülürken enteresan hadiseler de yaşıyoruz. Biz çok zor şartlar altında siyaset yapmaya çalışırken..... Türkiye'yi uçurumun kıyısına sürükleyenler parti kurup siyaset sahnesinde hiçbir utanma duygusu taşımadan beş yıldızlı otellerde bol para ile siyaset yapıyorlar.