Taşra politikacılarına
ABD Ankara Büyükelçiliği 19 Şubat 1945'te, tek parti altında yönetilen Türkiye'nin siyasal ve ekonomik durumu hakkında 10 maddelik rapor gönderir.Yüksek bürokrasinin zenginliği, orta sınıfın yoksullaşmasına neden olan enflasyon sarmalı, halkın ekonomik şartları kötüleşirken, küçük bir azınlık olan hükümetin bakanlıklarında çalışanların, devlet kurumunun başında bulunanların ve milletvekillerinin avantajlı durumda olmaları, yaygın olan rüşvet ve yolsuzluk, basın ve konuşma özgürlüğünün olmaması rapor edilir.. Aradan geçen 76 sene sonra aynı yerdeyiz. 1945'de yoksul ve garip milletin üstünden devletin üstüne çöken bir avuç tek parti CHP, bugün yoksullaşan, ezilen, hayat pahalılığının yaktığı milletin üzerine çöken AKP.
Sadece zaman ve isimleri değişik yöntemleri aynı.
AK Parti her sıkıştığında rahmetli Menderes ve Demokrat Parti'ye öykünür. Bunda Merdan Yanardağ gibi takoz kafaların, Menderes düşmanı yobazların katkısını da yabana atmamak gerekir. Ancak bizim geldiğimiz gelenek ve AK Parti'yi kuran, yöneten, ondan ayrılan, vırtı cırtı ile hiçbir benzerliğimiz yoktur. Demokrat Parti ve AK Parti birbirinden siyahla beyaz kadar ayrıdır. Eğer bir benzerlik varsa 1945 tek parti CHP'si ve bugünün Ak Parti'si arasında yönetim tarzlarında benzerlik vardır.
Biz tarihimize sadığız ve gurur duyarız fakat Cumhuriyetçiyiz. Onlar hala Cumhuriyet öncesindedirler.Biz milli bağımsızlık liderinin Gazi Mustafa Kemal olduğunu kabul ederiz, onlar kabul etmez. Biz ırkçılığı reddeden Türk Milliyetçiliğini kabul ederiz, milliyetçilik onların ayakları altındadır çünkü 19. yüzyıldan kalan İslam milliyetçiliği rüyasındadırlar. Bizim kuruluş felsefemizin refaransı demokrasi, Cumhuriyet ve Atatürk'dür, onların referansı Mısırlı Hasan El Benna ve İhvandır. Bizim iktidar sahiplerinin çocuklarının ön plana çıktığını, zenginleştiğini göremezsiniz, onların çocuklarının işi zenginleşmektir. Fevzi Yalçın'ın, İbrahim Dedelek'in çocuklarının isimlerini cisimlerini bilemezsiniz, onların çocuklarının şımarıklıklarından yaka silkersiniz. Görüldüğü gibi hiçbir benzerliğimiz yoktur. Buna mukabil bugünün tek partisi AK Parti ve 1945'in CHP'si arasında da milim fark yoktur. Devlet ve hükümet küçük bir azınlığın elinde. Ne İmam Hatip'e karşıyım ne de İmam'a fakat bu ülkede yükselmek için illa ki imam hatipli olup imamlık yapmak şart mıdır. Malum bir Vakfın her dediğinin, her söylediğinin emir kabul edilmesi mi gerekir. Yolu AK Parti'den geçmeyen hiç kimsenin, hiçbir hayat hakkı yok mudur. Liyakat ölçünüz, kendinize yakın sendikadan iyi hal kağıdı almak mıdır, seçim kaybeden beceriksiz eski Belediye Başkanı olmak, Belediye Başkanının arkadaşı olmak mıdır. Milletvekilinizin yakını mı olmaktır. Hiç mi izanınız, vicdanınız, adalet teraziniz yok. Biz bunlarla nasıl benzeyebiliriz. Hakkaniyetiniz, dilinizden düşürmediğiniz Hz. Ömer adaleti nerede.
Biz taşra politikacılarıyız, Ankara politikasının oynaklığının, kaypaklığının yanında bizim samimi ve dürüst olmamız gerekir. Ankara politikacıları gibi davranışlar, ciddiyeti samimiyeti kaybettirir. Herkes aklını başına toplasın.