Gençlere kıymayın efendiler
Türkiye'yi 20 yıldır yöneten Cumhurbaşkanının kendi ağzından eğitim konusunda çuvalladıklarını ikrar ettiği gibi eğitim politikası rezalet… Üniversitelerimiz yüksek lise haline gelirken, liselerimiz ortaokul, orta okullarımız da ilkokul seviyesine gerilemiş durumda. Bu durum, Türkiye'nin kurtuluşunu herkesin İmam-Hatip tedrisatından geçmesinde gören zihniyetin eseridir. Böyle bir enkazı ülkemize kazandıran AKP iktidarı sayesinde, çok az derdimiz var gibi rektör ataması yüzünden ülke yay gibi gerildi.
Dünyada sayılı üniversitelerin yer aldığı ülkelerde rektörlerin kimi seçimle kimi atama ile belirleniyor. Fakat bu rektör atamaları hiçbir ülkede, bizim ülkemiz kadar tartışılmıyor. Bu tartışma ortamının nedeni 12 Eylül kalıntısı YÖK ve onu kaldırmayan bütün siyasi partilerdir.
Üniversiteler iktidarın arpalığı ve rant alanı olurken, bir taraftan da cemaatlerin kavga sahası oldu. Rektörlük, işi bilim olan Hocalar tarafından angarya olarak görülmesi gerekirken, rektörlere olağanüstü yetkilerle sunulan güç ve para herkesin aklını başından aldı. Para ve güç, bilimi zehirledi. Bunların üstüne çuvallayan eğitim politikasının bir numaralı sorumlusu AKP iktidarının rasyonaliteden kopan akıl dışı kadrolaşma ısrarı eklendi.
YÖK'ün pozisyonunu, demokratik teamülleri, rektör seçim usullerini bir tarafa bırakıyorum. Boğaziçi Üniversitesine bu kadar tartışılan bir isim neden rektör olarak atanır... Çok mu zaruri bir ihtiyaçtı. İktidar denge ve yönetme sanatıdır. Rasyonellik, akıl ve sağduyu gerektirir, amiyane tabirle her şey kanırta kanırta yapılmaz. Sağduyuyu, aklı terk ederseniz patojen grupların ve terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürersiniz.
Gösteri ve yürüyüş hakkı Anayasal teminat altındadır, herkesin anayasal sınırlar içerisinde yürüyüş ve gösteri hakkı meşrudur. Ancak her türlü şiddet ve terörü reddediyoruz. Maalesef öğrencilerin meşru haklarına gölge düşürmeye çalışan, terör artıklarının, PKK’nın siyasal kanadının ve dumanlı havayı seven Kurtların tahrik ve tedhiş çağrıları meşru hakları terörize etmektedir.
Tuzları kuru dumanlı havayı seven Kurtların hepsinin ellerinde viski Boğaziçi’nde rektör kim atanmış, İstanbul'da üniversitede okuyan benim kızım ve bizim gibi insanların çocukları ne olacak, umurlarında bile değildir. Nasıl olsa hepsinin evladı dizinin dibinde veya tatildedir. Kafalarını dumanladıkları Amerikan viskisi ellerinde, devrim hayalleri kurarlar.
Ülkenin gençleri birbirini kıracaktır umurunda bile değildir. Zübük haklıdır, devrim hiç kansız olur mu, ama kendi ve evladının kanı değildir o kan. Kan, garip ve onların çocuklarının kanları ve umutlarıdır. Ülkeyi 1970 muhtırasına götüren gençlik hareketlerine, ideolojik yön veren Türkiye Komünist Partisi’nin ve Türkiye İşçi Partisi’nin lider kadrosu olan Mehmet Ali Aybar 87 yaşında, Çetin Altan 88 yaşında, Behice Boran 77 yaşında, İlhan Selçuk 85 yaşında, Nihat Sargın 81 yaşında vefat ederken, Haydar Kutlu 77 yaşında ve hala hayattadır. Çocukları da hiçbir eyleme katılmazken, ideolojik ve lojistik destek verdikleri, sokak eylemlerinin lider kadrosuna ne olmuştur... Deniz Gezmiş 25, Yusuf Aslan 25, Hüseyin İnan 23, Mahir Çayan 27 yaşında hayatlarını kaybetmişler.
Ağa babalar 80 yaşını görmeden ölmezken, isimsizlerin çocukları 30 yaşını bile görememiştir. Kimsenin gençlerimize kıymasına müsaade etmeyelim. Allah bu ülkeyi dumanlı havayı seven Kurtlardan ve aklını kaybetmiş iktidardan muhafaza etsin. Bizi bütün zübüklerden korusun…