Yılmaz Büyükerşen’in heykeline beton nasıl yetti?
Eskişehir Kent Konseyi'ne Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in heykeli hediye edildi.
Heykelin Sazova Bilim, Kültür ve Sanat Parkına konulması, Eskişehir Kent Konseyinin oy birliği ile kabul edilmiş ve Büyükerşen’e iletilmiş.
Büyükerşen de ısararları kıramamış, kabul etmiş.
Uzun bir süredir yapabileceklerini en minimalize seviyede tutan, ihalelerde yerlilerin ve millilerin önüne geçmek için epey çaba gösteren bir belediye başkanının heykeline beton nasıl yetti?..
“Güzel İstanbul” heykelini bilirsiniz. İdeolojik bir tezahürün müthiş eseri.
Eskişehir teşekkülünü Yılmaz Büyükerşen ile taçlandırmaya çalışan heykeltıraş da kıyafeti unutulan “Güzel İstanbul” gibi…
Baston eklemeyi unutmuş eserine…
Ya da beton yetmemiş.
Ha gönül isterdi heykeltıraş gittikçe yalnızlaşan Eskişehir’i, tabir-i caizse demanslaşan bir sistemi tasvir etsin.
Sonuçta “sanat sanat için midir, toplum için midir, estetik kaygısı ile anlam kaygısı arasındaki denge ne olmalıdır” gibi sorular bir yana sanat kesinlikle “güzelleyici politik” olmamalıdır.
Güçlüdür çünkü…
Kafa yordurur insana anlamak için, yordurmalıdır.
Bir baston aradım açıkçası heykelde. Bastonun arkasına ufacık da, “Made in Czech Republic (Bilmeyenler için dünyaca ünlü ‘Skoda’ markasının ülkesi Çek Cumhuriyeti)” yazabilirdi.
Dolu dolu bir eser olur, kafa da yordururdu.
Zira…
Politikayı okumakta ve strateji kurmakta usta olan, ikişkilerinde akıl almaz derecede başarılı olabilen, neyi ne zaman yükseltip ne zaman yerle bir edeceğini çok iyi bilen, önümüzdeki belediye seçimleri için genel merkezine “Quentin Tarantino”yu aratmayacak türden kadrajlar çıkartabilen, çok olmasa da fena değil derecesinde zumba yapabilen bir insanı sade bir heykelle anlatmak nasıl mümkün olabilir?
Böylesine dopdolu bir insanı sade işleyişle “tevazu” sahibi gibi göstermeyi; sanatçının hayatın, çevrenin ve işleyişin farkına varamamasıyla mı yoksa esere konu olanın ustalığıyla mı açıklayabiliriz?
Siz karar verin.