Teröre bağımlı yargı bağımsızlığı mı istiyorsunuz?
Türkiye gerek jeopolitik gerek jeostratejik olgularından dolayı tarihi boyunca hep terörle karşı karşıya gelmiş.
Bir türlü siyasi istikrarın sağlanamadığı koalisyonlar döneminde devlet sürekli bir darbe tehdidi ile de karşı karşıya kalmış…
Darbe krizleri ve askeri vesayetin hakim tuttuğu katı yargılama ve yaklaşım usulleri terör örgütlerinin krizi fırsata çevirme zeminini hazırlamış.
ASALA, sağ-sol ideolojisinin zeminini hazırladığı ideolojik terörizm, 80 darbesi sonrası daha da güçlenen PKK, bu devlete ve millete milyarlarca dolarlık maliyet ile birlikte asla telafi edilemeyecek binlerce canın kaybolmasına da sebep oldu.
Sadece bugünün değil, ayrılıkçı, ırkçı ve bölücü temeller üstüne inşa edilmiş ve Kürt vatandaşlarımızın duygularını suiistimal eden, yeri geldiğinde tehdit eden PKK oluşumunun kökenini ta 19. yüzyılda bile görmek mümkün.
Bunlar Türkiye’nin gerçekleri ve hepimiz bunu biliyoruz.
Şimdi ise terör örgütlerine açıktan destek veren ve Türk Silahlı Kuvvetlerine asılsız iddialarda bulunan Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın gözaltına alınmasını garipseyenler, eleştirenler var.
Neymiş…
Yargıya siyaset müdahale etmiş de Şebnem Korur Fincancı öyle gözaltına alınmış.
Yargının, TSK’ya asılsız iftiralarda bulunan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefine, onuruna dil uzatmaya çalışan ve teröre açık destek vermekten çekinmeyen birisini gözaltına alması için siyasi bir baskıya ihtiyacı mı var gerçekten?
Yargının ve diğer tüm işlevsel sistemlerin çok büyük oranda FETÖ’den arındırılıp, karar verme yetkisi olan kurumların da vicdanında “devleti yaşatma ve huzurunu koruma” arzusunun daha ön plana çıkması kimseyi rahatsız etmemeli.
Tabii, her şey birbirine de karışmadı değil.
Bir kesim, “yargı bağımsız değil” diyerek samimi ve art niyeti olmadan tedirginliğini ve birtakım süreçlerin geliştirilmesi gerektiğini öneriyor.
Bir kesim “yargı bağımsız değil” diyen de terör ve destekçilerini savunuyor.
Her şey birbirine karıştı fakat biz herkesi birbiriyle karıştırmayalım.
***
Bence de sokak röportajları yasaklansın
Son günlerde sokak röportajları arttı.
Özellikle YouTube’de iyi bir kitlesi var bu röportajların.
Fakat dikkat edin, “röportaj” mantığına temeliyle uyup iş yapan insanların izlenme sayıları epey bir düşük.
Kavga eden insanları gösteren, hatta insanların birbiri ile kavga etmesi için çaba sarf eden sokak röportajları YouTube’de izlenme rekorları kırıyor.
Hala konuşup, sakin bir şekilde tartışmayı öğrenememişiz…
İzlenme sayılarına da bakarsak…
Hala kaostan beslenmeyi tercih eden bir milletiz.
***
En azından bardak fırlatmadı!
FOX Tv spikeri Selçuk Tepeli bardak fırlatma fantezilerini bir köşeye bırakıp bu sefer de “Zonguldak Valisi kim ya!” diyerek bağırdı, çağırdı.
Bu bağırışların sebebi, Bartın’da maden ocağında yaşanılan acı olay sonrası Zonguldak Valisi’nin 29 Ekim’de düzenlenmesi planlanan konseri iptal etmesi.
Selçuk Tepeli bir gazeteci. Televizyonda reyting uğruna havalı hareketlerde bulunmak yerine Zonguldak Valisi’nden ricada bulunup programına davet etse ve samimi bir şekilde eleştirilerini, sorularını yöneltse, vatandaş da istifade etse…
Fena mı olur?
Fena olur tabi!
Çünkü doğru olan yapılmış olur.
