Tramvaya karşı olan yok! Eleştirdiğimiz Eskişehir’e uygulanan DRAMVAY!
Eskişehir’deki trafik keşmekeşinin her geçen gün artmasının birçok nedeni var. Tek bir nedenle bunu açıklamak elbette sığ, yüzeysel ve gerçeklikten kopuk samimiyetsiz bir eleştiri olur.
Kente kayıtlı araç sayısı şu an 300 bin rakamını aşmış durumda. Geçmiş yıllardan bu zamana kadar aylık Eskişehir’e kayıtlı araç sayısında ortalama olarak 1000-1200 arasında artış oldu. Bu artış bazı dönemler dışında bu rakamların altını neredeyse hiç düşmedi. Artan araç sayısı verilerini ise ne yazık ki bu konularda hizmet üretmek durumunda olan kurumlar dikkate almadılar. Mesela en basitinden bu artış hızıyla paralel olarak otopark üretmek gibi ciddi bir girişimleri olmadı. Bunun yanında kentin tüm trafik akışını planlayan Master Trafik Planı konusunda kimse bir güncelleme yapmayı ve artan araç sayısı ve kent hareketliliğini dikkate alacak önlem konusunda dişe dokunur bir çaba dahi harcanmadı ne yazık ki!
Elbette araç sayısının artması, ihtiyacın karşılamayı bırakın araç sayısı ile karşılaştırdığınız çok komik rakamlarda kalan otopark eksikliği, yeni bulvarlar ve yollar açılmaması, mevcut yolların ihtiyaca göre planlanarak mümkün olduğunca genişletilmesi yerine daraltılmasının seçilmesi gibi bir yığın neden bugün geldiğimiz sıkıntının sebepleri arasında. Elbette herkesin atladığı bir diğer konu ise toplu taşıma sisteminin vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde organize edilememiş olması. Öyle ki bugün sorunları dile getirdiğinizde bu konuda savunma adına “herkes toplu ulaşımı kullansın” diye yapılan savunmalar da gerçeklerle örtüşmüyor. Bugün özel araçlarının kullananların yarısı bile bunu bırakıp toplu ulaşımı kullanmaya kalksalar Toplu Ulaşım sistemi şu haliyle büyük olasılıkla çökecektir. Çünkü mevcut hatların bir çoğu pandemi öncesinden de hatırlayacağınız gibi balık istifi yolcu taşıyor. Bazı hatlarda bir çok duraktan tramvaylara binmeniz bile mümkün değil, kaldı ki diğer araç sürücülerini de tramvaya binmeye teşvik etmeye çalışmanızın anlamı nedir?
Yolcu kapasitesine tramvaylar yanıt veremediği için Eskişehir Büyükşehir Belediyesi çılgınlık peşinde bile gitmeye kalkmıştı. Tabii her zamanki gibi plansız ve ödevlerine çalışmadan yola çıktıklarını gösteren bu durumu müjde olarak duyursalar da aslında bunun uygulanamayacağını gördükleri için yapamışlardı. Peki siz de şimdi hangi akla hizmet özel araç kullanmasın vatandaş diyebiliyorsunuz. Vatandaş özel araç kullanmasa tramvayların yeterli gelebileceğini mi sanıyorsunuz?
Tramvayların ek uzatmalarından sonra bildiğiniz gibi Batıkent ve Çamlıca hattı zaten yoğun olan Tepebaşı Durağına aktarma yolcu taşımaya başlayınca ne oldu? Bırakın tramvayları mevcut durak bile yetersiz kaldı ve durağı bile büyütmek genişletmek zorunda kaldılar ve tramvaya paralel çalışan bir otobüs hattı açmak zorunda kaldılar..
Tepebaşı'nda yaşanan bu yoğunluk sonrası ek otobüs hattı konuldu ve durak büyütüldü..
Aslında işin ucu buraya gidiyor. Zira Eskişehir’in tercih ettiği ve şuan kullandığımız ray aralığında çalışan tramvayın bir benzeri Linz de çalışıyor. Benim bu durumu ilk fark edip bu konuyu araştırdığımda Linz nüfusu 195 bindi. Kullandıkları tramvay ise bizim tramvayımızla aynı boyutta ve aynı renkteydi. İncelediğiniz de böylesine küçük bir yerde bile tramvay öyle bir organize edilmiş kiayrı kendilerine ayrılmış alanlar kullanmanın yanı sıra alt geçitlerle oluşturulmuş güzergahları kullanıyorlar.
Şu an son günlerde trafikle ilgili konu çok daha sık sosyal medyada tartışılır hale geldi. Hatta öyle ki kral çıplaktır diye bu konuları eleştirdiğiniz de Büyükerşen savunucuları tarafından şehri terk et demeye kadar giden bir mahalle baskısına maruz kalıyordunuz. Ancak artık sıkıntılar öyle çekilmez hal aldı ki bu baskı bile vız gelir oldu. Üst üste paylaşımlar, eleştiriler gelir oldu. En son seçim öncesi başlatılan ve geçtiğimiz aylarda kullanıma başlayan yeni tramvay hattının neden olduğu ve trafik kuyruğunun haller gençlik merkezine kadar uzayıp gittiği görüntüler paylaşılıyor. Burada bazı arkadaşların tramvay olmasaydı gibi yorumlarını görünce biz de bu konuda aslında kimsenin tramvaya karşı olmadığını ve hatta tramvayın avantajlarını herkesin gayet iyi bildiğinin altını çizmek istedik.
Bir kentte tramvay gibi bir proje kullanıldığında 3 temel avantajın ortaya çıkması beklenir.
1. Toplu ulaşım süresini kısaltır yani lastik tekerlekli araçlara gibi trafik içinde değil kendi özel hattında gittiği için daha kısa sürede ulaşırsınız gideceğiniz yere
2. Toplu ulaşım maliyetlerini düşürdüğü ve çevreci olduğu, daha fazla yolcuyu aynı anda taşıyabildiği için daha ucuza yolculuk edersiniz
3. Toplu ulaşım yukarıdaki nedenlerle cazip hale geldiği ve çok daha fazla yolcu taşıdığı ve kendi özel hattında gittiği için şehir trafiğini rahatlatır.
Toplu ulaşım sistemi vatandaşın ihtiyaçlarını tam göremiyor
Peki biz de bunlardan hiç birisi neden gerçekleşmedi. Aslında Eskişehirliler tramvay öncesi dönemde özel araçlarını gündelik hayatlarında çok sık kullanmazlardı. Ancak tramvayın hayatımıza girdiği dönem hatırlayacağınız gibi tramvaya binelim diye bir çok otobüs ve minibüs hatlarını değiştirdiler ve mevcut toplu ulaşım ne yazık ki bir çok vatandaşın işini göremez hale geldi. Bilet ücretleri arttı, aktarma çilesi ortaya çıktı, ulaşım süresi uzadı. Ne oldu? Bu hatalarla vatandaşı kendi aracını kullanmaya biz kendimiz ittik.
İlk tramvay başladığı günleri hatırlarsınız, birçok insan o gün hareket dahi edemeyen tramvay ve diğer toplu ulaşım alternatifleri iptal edildiği için ya yürüyerek gitti işine, ya taksi tuttu ya da özel aracı olan da kendi aracını kullanmak zorunda kaldı. Özellikle aktarma yapmak zorunda kalan bölgelerdeki vatandaşların imkanı olanları kendi özel araçlarını kullanmaya yöneldi. Sonuç olarak o alışkanlık hala devam ediyor.
Yıllarca öğrencilik hayatında İstanbul’da tramvay kullanmış ben, ilk kez Eskişehir’deki durakları gördüğümde bu işi yanlış yapıyorlar diye düşünmüştüm. Hatırlarsanız tramvay duraklarında turnike yoktu. Bileti tramvaya binişte basıyordunuz. Bu da tabi tramvay iniş ve binişlerde ciddi sorunlara neden oluyor, tramvaylar inen binenleri beklemek zorunda kalıyorlardı. O zamanlar sosyal medya da yoktu ve biz de eskisehirliyiz.biz sayfasındaki haber bölümünde yazıyorduk bu sıkıntıları ve nasıl çözülmesi gerektiğini. Neyse sonrasında hatalarını fark ederek bu sorunu düzelttiler ve tramvay duraklarına turnikeler konuldu.
Bu ilk uygulamadan da anlayacağınız gibi aslında ciddi bir planlama yapmaktan uzak şekilde hayatımıza sokulan tramvay projesi aslında ilk kez Eskişehir’in ilk Büyükşehir Belediye Başkanı rahmetli Aydın Arat tarafından projelendirildi ve onayları alındı. Ancak onun da uzun bir hikayesi var.
Tabi onu anlatmadan aklımdayken bizim tramvaylarımızın standart kent içi ulaşımda kullanılan tramvaylardan küçük olduğunu biliyorsunuz. Yukarıda da yazdığım gibi Linz gibi nüfusu 200 bin altında yerler için uygun şekilde dizayn edilmiş. Sonuç olarak yolcu taşıma kapasiteleri daha az. Bunun yanında ikinci bir fark da bizim Estram tramvayları tek yöne gidebiliyor. Yani en son durakta bir dönüş alanına ihtiyacı var ve diğer bir dezavantajı ise hatta meydana gelen bir sıkıntıda ileri gidemiyor ve geri de hareket etmesi mümkün olmadığı için tüm sistem durmak zorunda kalıyor. Oysa standart kullanılan tramvaylar da çift yöne gidebildikleri için bir dönüş alanına ihtiyacı yok ve hat üzerinde bir sıkıntı olduğunda tekrar aynı şekilde geri gidebiliyor.
Bu kısa dipnotumuzdan sonra Aydın Arat ve ekibinin projesinden bahsedelim. DYP belediye başkanı olarak göreve başlayan Arat, ilk kez tramvay için başvurduğunda projesine aynı hükümetin belediye başkanı olmasına karşın onay alamıyor. Eskişehir nüfusunun hala olduğu gibi o yıllarda da 1 milyon altında olması gerekçe gösterilerek, tramvay sisteminin kent için stabil olmayacağı yanıtı veriliyor.
Böyle olunca ne yapalım diye kafa yoran ekip, projeye ilave bütçe ve hat çiziyorlar. Tülomsaş projeye dahil ediliyor ve bakım merkezinin burada olması planlanıyor. İlk setleri dışarıdan alır sonrasında da yeni tramvay üretimleri Tülomsaş’ta gerçekleştirilir şeklinde bir vizyon projesine dönüşen Eskişehir Tramvay Projesi bu kez Ankara’dan onay ALIYOR. Hedef Eskişehir’i ve Tülomsaş’ı bu işin merkezi haline getirmek. Türkiye’de bu işi yapmak isteyen tüm yerel yönetimlere yurtdışından değil Eskişehir’den tramvaylarını temin etmelerini sağlamak gibi yerel ve milli bir vizyon konuluyor ortaya. Ayrıca buradan belediyeye de ek bir gelir elde edilmesi de planlanıyor. Ancak malumunuz bu süreç sırasında hastanede tedavi gören Aydın Arat, projeyi duyurmak için taburcu sonrasına bırakıyor. Fakat, hastaneden taburcu olamadan vefat edince proje tanıtımı bile yapılmadan kalıyor. Sonrasında ise halefi olan Orhan Soydaş bu projeyi gündemine almadan kalan 1,5 yıllık başkanlık sürecini tamamlıyor.
O malum projede planlanan güzergah Hasan Polatkan Bulvarından şimdiki adıyla Atatürk Bulvarından geliyor, Odunpazarı'nda yer altına iniyor ve Alanönü'ne kadar yer altında devam ediyor. Sonrasında o alandaki kanalın üstünden Organize'ye doğru gidiyor ve ring hattı gibi kent etrafında trafikle de fazla kesişmeden devam ediyor. Projede, kurulan duraklar aracılığıyla ise diğer ulaşım araçları ile şehir merkeziyle bağlantı sağlanıyor.
Ancak daha sonrasında 1999’da göreve başlayan Yılmaz Büyükerşen projeyi belediye başkanlığının ilk döneminin ortasında hayata geçirirken farklı bir güzergah tercih ediyor ve tramvayların ray aralığını daraltarak Tülomsaş’ın üretim standartları dışına çıkıyor ve Tülomsaş da projeye böylece dahil olmuyor.
Bazı meslek örgütleri o dönem bu belirlenen güzergahlar konusunda tereddütlerini dile getirseler de, söylemleri pek dikkate alınmıyor. Sonrasındaki ek uzatmalarda da benzer süreçler işliyor tabii. Uzatma hatları konusunda meclisten geçmediğinden yakınılmasına rağmen meclisten geçtiğinde ise hattın daha hangi güzergahları kullanacağının bile belli olmadığı anlaşılıyor.
Tramvay gibi daha çevreci ve aynı anda çok daha fazla yolcu taşıyan bir sisteme kim neden itiraz etsin veya eleştirsin. Eleştirinin temel nedenleri kentin gerçekleriyle örtüşmeyen bir projenin kente kimseye de danışıp istişare edilmeden dayatılmasıdır. Sonuç da maalesef ortadır. Özellikle son yerel seçimlerden önce hayata geçirileceği vaat edilip de daha geçtiğimiz aylarda faaliyete geçirilen hatlardan kaynaklı sorunlar son günlerde ciddi olarak tepki çekmeye devam ediyor. Sıkıntı kaynağının tramvay olduğunu söylemek abartı olmaz. Hatta bu yeni güzergahta tramvay da trafiğe takılıp ilerleyemiyor. Kentin bir çok kesişim noktasında da benzer durumlar uzun süredir yaşanıyor aslında. Tramvay geçmek için akan trafiği durduruyor. Kırmızı ışık nedeniyle duran araçlar bu kez tramvayın ilerlemesini engelliyor, tramvay ilerleyemediği için trafik ışığını yeşile çevirmiyor. Işık kırmızı kaldığı için araçlar gitmiyor, araçlar gitmediği için tramvay da beklemek zorunda kalıyor. Garip bir paradoks gün içinde farklı noktalarda defalarca tekrarlanıp gidiyor.
Aslında özetle biz ve bu durumu eleştiren herkes, Çevreci, çok daha fazla yolcuyu daha az maliyetle taşıyan, daha hızlı ulaşım sağlayan, kaliteli ve ucuz olduğu için tercih edilen bu sayede kent trafiğini de rahatlatan TRAMVAYA KARŞI DEĞİLİZ.. Bizim karşı olup eleştirdiğimiz, Eskişehir’imizde uygulanan, katılımcı anlayıştan uzak, istişare kültüründen uzak, daha bir çok projede olduğu gibi BEN YAPTIM OLDU mantığı ile şehrimize dayatılan ve bu haliyle artık DRAMVAY haline dönüştürülen sistemi eleştiriyoruz.
Oysa, bu hatlar yapılırken konu uzmanı meslek odalarına, bölge sakinlerine danışmak fikir almak çok da zor olmasa gerek. Diğer kentlerde olduğu gibi bir internet anketi ile rengini bile vatandaşın belirlemesine tercih beyan etmesine dahi izin verilmedi ne yazık ki! Çok daha iyi olabilecekken, bugün ne yazık ki bu günü kurtarma anlayışı ve ben yaptım oldu alışkanlığına kurban edilen bir sistemin çilesini çekiyoruz.