Kafeste büyüyen kuşlar uçmayı hastalık sanır
Bir futbol maçı düşünün, rakip takımın seyircisi ve yedek kulübesi sizin takımınızın bir oyuncusu için “sahaya” diye tezahürat yapıyor. İlginç değil mi? Siz de takımınızın kazanmasını istiyorsunuz ama bu işe de bir anlam veremiyorsunuz. Tam da adına tezahürat yapılan oyuncuyu oyuna almak üzeresiniz ama midenize bir de ağrı saplanmıyor değil. Futbolda garip de siyasette değil mi? Değil. Siyasette galiba pilavın ne kadar su götüreceği gibi bir dert yok. Kazanı değiştirirsin olur biter!
Tuhaf işler oluyor. Siyasette şişkinlik var. CHP-İYİ Parti krizi dondurucuda. Bakalım ne zaman dışarı alınacak. Seçim öncesi mi sonrası mı? Düğüm orada ve AK Parti de bunu çok iyi biliyor. Doğrusu Sayın Cumhurbaşkanı anketlerdeki gidişi tersine çevirmeyi başardı gibi görünüyor ama ekonomi de zorlamıyor değil. Önümüzdeki kışın ne getireceğini kim bilebilir? Bakarsınız Nisan ayında sandık konuvermiş milletin önüne. 6’lı masa da adayını mart ortasında belirler artık.
İktidar olmanın getirdiği avantajı AK Parti iyi kullanıyor ve seçim öncesi en hazır parti konumunda. Eskişehir merkez belediyelerinde iktidar olan CHP’de sessizlik var. Bakalım CHP merkezi Yılmaz Hoca ne derse o olur mu diyecek, yoksa yine başka arayışlara mı girecek? Yaşayıp göreceğiz ama Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi sonuçlarına göre tavır alınacak gibi. CHP’nin bir mağlubiyeti kaldıracak mecali kalmadı. Ne Sayın Kemal Kılıçdaroğlu kalır ne de ekibi. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuğuna göz dikenlerin tek istekleri Sayın Cumhurbaşkanı’nın seçimi bir kez daha kazanması. Yoksa bu tuhaf haberler, işler, açıklamalar ne için ola. Bu pasları gol yapmaya ne var. Eski futbolcu Sayın Cumhurbaşkanı da gereğini yapıyor.
Şimdi derler ki “Politik Önderlerin her süreçte mutlaka bir öngörüler vardır”. Doğru ise zor soru şu: “Sn. Kemal Kılıçdaroğlu tam da seçim önü ülkemizde siyasetin ısındığı bu günlerde Amerika Birleşik Devletleri’ne neden gitti? Eee işte orada yaşayan Türk Bilim insanlarını ziyaret ediyor. Ama bu bilim insanlarını Türkiye’ye görüşmek için davet etse gelmezler miydi? Gelirlerdi herhalde zamanları varsa. Tabi başka planlanmış görüşmeler varsa onu bilemeyiz. ABD’de düşünce kuruluşlarının önemini söylemeye gerek yok sanırım. Aş oralarda pişer ya da PİŞMEZ.
Şimdi başlığa bakıp da ne alaka diyebilirsiniz. Bence anlayan anladı.