Yirmi yıl önce gelecek projeksiyonu yapmamı isteselerdi çizeceğim tablo ne acıdır ki bugün ile uyuşmazdı…
Bilim kurgu filmlerinden esin ile dünyanın bugünkü teknolojik seviyesini üç aşağı beş yukarı tutturmak mümkündü…
Ama Türkiye özelinde yapmam istense idi …
Olumlu bir yorumu AB üyesi olabilmemiz kaydı ile ancak bugünkü Bulgaristan, belki Macaristan kıvamında bir ülke tasavvur edebilirdim…
Bitmek tükenmek bilmez enflasyon…
Olmayan altyapı…
Bir türlü oluşamayan siyasi iktidar…
Kısa sürelerdeki hükümet değişiklikleri ve yap boz oyunu kıvamında projeler…
Kaynağında çalınan ülke gelirleri…
Üretemeyen bir ülke…
Bütün bunlar ancak AB üyeliği ile ve AB nin yapacağı ekonomik yardımlar ile ancak belki bir miktar yoluna girebilir gözüküyordu…
Hele ki uluslararası siyaset ve dış politikada en büyük muhatabımız ve rakibimiz Yunanistan idi…
AB’ye üye olamazsak da hızla bölünmeye, küçülmeye doğru koşan, üniforma giymiş satılıkların irtica sakızı üzerinden ülkemize darbeler ile batı tasmasının ipini sıkılaştırmaya çalıştığı bir üçüncü dünya ülkesi olma yolundayız diye düşünürdüm…
İleriye doğru değil geriye doğru gidiş kaçınılmazdı batının ipine tutunmazsak…
Kopenhag ve Maastricht kriterlerine uyum sağlamazsak kurtuluş ümidi yoktu…
Hele ki SSCB’nin de yıkılıp, batının tek kutup olduğu dünyada batının dayattığı çizginin ötesini hayal etmek bile çok zordu…
Neredeyse tamamen öğrenilmiş çaresizliğin pençesine yakalanmış ve başka çıkış yolu göremez durumda idik…
Aradan yirmi yıl geçti…
Yirmi yıl önce Erdoğan önce yoksulluktan, yolsuzluktan ve yasaklardan kurtuluşu vaad ederek iktidara geldi…
Öğretilmiş yolları kullanacağını söyledi…
AB üyesi olacağız dedi önce…
Yoksulluktan kurtulmamız çok uzun sürmedi…
Bugün en muhalifler bile Erdoğan ‘ı eleştirmek için Almanya, İngiltere, Fransa ile kıyaslıyorlar ülkemi…
Yasaklardan kurtulmanın miladı başörtüsünün normalleşmesidir ki, o biraz zaman aldı…
Bugün ülkenin bölünmesini talep edenlerin siyasi partisi Meclis’imizde siyaset yapıyor ve muhalifler gece gündüz her platformda bırakın iktidarı eleştirmeyi, açıkça sövüyorlar…
Açıkça dünyanın en ileri demokrasisine sahip ülkeyiz…
Yolsuzlukla mücadele ise insan ve nefis varoldukça kıyamete kadar devam edecek bir süreç…
Yolsuzluk ile mücadelenin başarılı sayılacağını ise ülkede 70 yılda yapılamayan her şeyin aynı kaynaklar ve aynı insanlar ile yapıldığını görünce anlamamak mümkün değil…
Ve…
Bugün ne AB üyesi bir ülkeyiz ne de Bulgaristan kıvamında bir ülkeyiz…
Ne de satılık vesayetçilerin ellerinde irtica satırı ile ali kıran başkesencilik oynadığı bir ülkeyiz…
Yirmi yıllık Erdoğan yönetimi ülkeyi bambaşka bir konuma ilerletti, geliştirdi…
Ülkenin kendine olan güvenini geri getirdi…
Siyaseti yoksullukta adalet tartışmalarından refahın eşit paylaşılması taleplerine evriltti…
Dünya siyasetinde Türkiye ‘yi AB, nin ABD, nin kuyruk takipçiliğinden çıkarıp ne tavır göstereceği merakla beklenen ülke haline getirdi…
“Adriyatik’ten Çin Seddine “ söylemini hamasetten çıkarıp bir gerçekliğe dönüştürdü…
30 yıl önceki Karabağ işgalinde sivillerin tahliyesi için helikopter gönderemeyen ülkeyi, işgali Karabağ zaferinin mimarı haline getirdi…
Libya’da meşru hükümetin ayakta kalmasını sağlayıp vahşi sömürgeci ülkeleri başta Fransa olmak üzere eli böğründe bıraktı…
Sorun olan Güney sınırlarımızı genişleterek ve sorunlara kaynağında müdahale ederek ülkedeki huzur ve güveni maksimize etti…
Hele ki 2016 sonrasında MHP ile oluşan milli mutabakat ve Cumhur ittifakı milletin önüne konan 2023,2053,2071 vizyonları korkulardan ve kaygılardan arınıp geleceğe güvenle bakmamı sağladı…
Bütün milliyetçi fikriyatıma ve altyapıma rağmen bugünkü durumu yirmi yıl önce öngöremiyordum…
Elbette ki gönül çok şeyler istiyordu…
Elbette ki imanım, itikadım, umudum vardı…
Elbette bu necip milletten beklentilerim çok büyüktü…
Ama bu kadar kısacık bir sürede bunların gerçekleşebileceğini öngöremiyordum…
Şimdi ise…
Balkanlar’dan Karadeniz ‘e , Afrika’dan Ortadoğu’ya, Kafkaslardan Orta ve Uzak Asya’ya neredeyse sınırların kaldırılacağı bir dünyayı bugünden görüyorum…
Bu dünyanın merkezinde ise rol model ve lider ülke Büyük Türkiye oturuyor…
Sömürü kaynaklarını bir bir elinden kaybeden Batı iyice küçülüp kabuğuna çekilecek…
20. Yüzyılın ortasında kalan ve galiplerin kurduğu bu zalim ve köhne dünya düzenine ilk başkaldırı ve ilk alternatif ve adil bir yeni dünya düzeni önerisi gururluyum ki benim ülkemden geldi…
Bugün bu düzenin ilk harcını atan, isyanın ilk kıvılcımını parlatan Türkiye yeni ve daha adil bir dünya düzeninin de önderi olacak…
Sömürü ve zulüm düzeninin tabutuna son çiviyi de bu ülke koyacak inşallah…
Bize öğretilenlerin ( zorla) dışında da bir medeniyet hatta aslında gerçek bir medeniyet olduğunu göreceğimiz günler çok uzak değil…
“İyiliği emret, kötülüğü yasakla..”
İşte esas medeniyetin temel mottosu bu olacak…
Bu yeni medeniyet ise yine Anadolu topraklarında ve bizler tarafından kurulacak inşallah…
Bugün artık 20 yıl sonrası için bunları görerek, inanarak, gönülden söyleyebiliyorum…
20 yıl sonra dünya nasıl olacak?..
Paylaş