Yıllardır halkın içinde hep konuşulan konudur aday listeleri…
Parti ayırmaksızın…
Herkes kendi içinden, kendi referans olduğu , dokunabileği adayları görmek istediğini söyler…
Neredeyse de bu hiç gerçekleşmez…
Tepeden adaylar dayatılır…
Seçmene de bu adaylara sandıkta şekilsel bir onay vermek düşer…
Türk Milleti zekidir…
Feraset sahibidir…
Sandıklardan bu tepe yönetimlere anlamlı dersler verir…
Ancak siyaset baronları sandıktan çıkan sonuçları anlasalar da anlamazlıktan gelirler…
Hizmet iştahından daha çok ihtiraslarının peşinden giderler…
Enaniyet hissini bir türlü terk etmezler…
Meşhur Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidinin üçüncü basamağında aidiyet ihtiyacı yer alır…
Aidiyet duygusu, insanlarla sadece tanışıyor olmanın ötesinde bir olgu olarak biliniyor. Aidiyet duygusu sosyal bir grubun içerisinde olduğumuzda grup üyelerinden kabul, ilgi ve destek görebilmeyi de içeriyor…
Bu kabul görme, ilgi görme ve destek görme ihtiyaçları çok önemli…
Ülkemizde neredeyse tüm siyasi gruplar bir siyasal oligarşi oluşturma çabası içerisinde…
Oligarşi;siyasal gücün birkaç kişiden oluşan küçük bir grubun elinde bulunduğu yönetim biçimi demek…
Bu konuda hemen hiçbir siyasi platform ya da parti farklılık göstermiyor…
Zihnen ait hissettiği grupta fiilen yer almak, grupta aktif olmak, söz sahibi olmak aidiyet duygusunu pekiştirecek süreçlerdir…
Ak Parti özelinde Erdoğan tek başına bu yükü göğüslemeye çalışıyor yirmi yıldır…
Zaten halkın içinden gelmesi, samimiyeti, sosyal konum değişikliklerine rağmen sınıf aidiyetini değiştirmemesi geniş kitleler ile samimi bir aidiyet bağı oluşturmasını sağlıyor…
Bunun karşılığı da o geniş kitlelerin kendisini “Erdoğan’cı” olarak tanımlaması oluyor…
Kendisini Erdoğan ile özdeşleştiren kitleler siyasi platform olan AK Parti’yi ancak Erdoğan ile oluşan bu aidiyet bağının hatırına destekliyor…
Teşkilatlardan, seçilmişlerden aynı samimiyeti ve özdeşleşmeyi alamamasına rağmen Erdoğan hatırına bir tür kerhen destekliyor…
Bu seçimlerde sanki bu konu daha bir önem kazanıyor…
Adaylar daha bir dikkatli inceleniyor ve bekleniyor…
Erdoğan bugüne kadar bu süreci sürekli kendine özel kamuoyu yoklamaları ile bizzat takip ediyordu…
Bu şekilde seçmen kitlesi ile pek de ayrı düşmüyordu…
Ama sanki gündem ve iş yoğunluğu bu konuyu delege ettiğini yani kendince güvendiği bir ekine havale ettiğini düşündürtüyor…
Bu ekip her ne kadar doğru bir ekip olsa da…
En isabetli seçimleri yapsa da…
Millet nezrinde Erdoğan’ın gönül ve samimiyet kredisine asla sahip değil…
Bu konuda bu sefer seçmeninin aidiyet hisleri sanki boşlukta kalacak gibi…
Bu boşluk hissi her ne kadar karşı cepheye oy verdirecek kadar kırıcı olmasa da Cumhur İttifak’ı içindeki diğer alternatifler üzerinden Erdoğan ‘a mesajını göndermeyi planlıyor sanki…
CHP bu konuda nobranlığını ve aymazlığını sürdürmeye devam ediyor…
Kendi seçmenine değer vermeyip; “kime istersek ona TIPIŞ TIPIŞ" oy vereceksiniz tavrı aynen devam ediyor…
İYİ Parti sanki bu konuda biraz daha farklı bir yöntem uygulayacak…
2 Nisanda delegenin değil üyelerin katılım ile yapacağı temayül veya önseçim ile kendi seçmeninin aidiyet duygusunu tamamlayıp konsolide etmeyi planlıyor gibi gözüküyor…
Bu seçimde sanki seçmen sandıktan ilginç sonuçlar çıkartacak…
Sanki herkes mecburen kendine ve kalıplaşmış davranışlara reform olmasa bile revizyon yapacak…
İlk aşamada hepimiz aday listelerini merakla bekliyoruz…
Aday listeleri...
Paylaş